Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 2004 00:00
Her tarafta, bayram günlerinin neşesi, telaşı. Bir de, o cıvıl cıvıl, kıpır kıpır bayram çocukları olmasa, nasıl yaşanır ki bayramlar. Evet, bence şu anda Şeker Bayramı sürecini yaşayan tüm çocuklar ‘Bayram çocuğu’ olarak kabul edilmeli. Ah! Bayramın şeker rengi yerine, kurşunun kanatan rengini hisseden ve kurşuni kabuslar gören savaş çocukları da aklımda elbette. Hastane odalarında, sargılar içerisinde kocaman olmuş gözleri ve yaşadıkları korkuları anlatan bakışları ile görüntülenen çocuklar... Bayramları hep çocuklarla birlikte düşünürüm. Çocuklarla bütünleşir bayram günlerim. Bayramlar, çocukları çocuklar şekerleri çağrıştırır. Şekerler umutları değil midir çocukların? Rengarenk, pembe, yeşil, sarı, kırmızı, mavi... Hani sevgi en tatlı duygudur ya! Çocuklar şekerin tadında mı hissedip yaşarlar acaba sevgiyi? Bu yüzden mi çocukları çok mutlu eder bayram şekeri? Bayram süresince kapımı çalan, hiç tanımadığım uzak mahallelerin çocuklarına şeker ikram ederim. Gözlerindeki sevinç ışıltısını ve birbirlerinin şekerlerini incelemeleri; ‘Hani acaba onun elindeki başka tatta mıdır ki?’ düşüncesi... Bir tane daha alabilmeleri için izin verirseniz, işte o zaman sevinçleri ikiye katlanır. Minik parmaklarının arasında renkli parlak kağıda sarılmış küçücük, bir yudumluk tat! Dünyanın en doyulmaz ve nefis tadı. O küçücük lezzet lokmasının renkli kağıdını açana kadar, nasıl da uzayıp gider zaman. Her şeker kağıdının açılışı, yeni bir umudun oluşumu değil midir? Her çocuk, eline aldığı şekerin renginde ve tadında hayaller kurar, tatlı ve renkli hayaller. Onların şeker renkli ve sevgi tadındaki düşlerini yorumlamak hoşuma gider. Ve derin derin bakarım gözlerine. Mutluluklarını hissetmeye çalışırım; dokuları kalınlaşmış yüreğimde. Pembe, sarı, yeşil şekerlerin tadını anlatır onların masum bakışları. Şeker rengi ve sevgi tadında şarkılar mırıldanarak inip giderler merdivenlerden. Ve merdiven boşluğu sessizliğe gömüldüğünde, şeker yiyemeyen çocukların kırık ve ürkek bakışları gelir gözümün önüne. Ağzıma attığım şekerin acı tadını hissederim bu defa. Kendi ülkemin ve dünya çocuklarının tüm günlerinin, bayram şekeri renginde, barış ve sevgiyle dopdolu geçmesini dilerim. Değerli okurlarımızın ve tüm dostların Şeker Bayramı’nı kutlar saygılar sunarım. Emel Aygören Şen, Çanakkale Olay Gazetesi Sevgili Emel Hanım, bu güzel ve duygu yüklü köşe yazınızı benimle ve okurlarımla paylaştığınız için sonsuz teşekkürler. Gerçekten bu bayramı savaşın kan ve barut kokan ortamında, acıyla ve göz yaşlarıyla geçiren küçücük çocukları düşünüp, üzülmemek mümkün mü? Charles Aznavour’un ‘Les enfants de la guerre’ (Savaş çocukları) adlı o çok güzel şarkısı geldi aklıma. ‘Savaş çocukları, çocuk değiller artık. Onların oyuncakları bombalar ve silahlar’ der şarkıda. Umarım, gelecek günler tüm dünyaya barış ve mutluluk getirir. Dua edelim, çocuklar hiç savaş görmesinler artık. Rusya’ya geldiğime çok pişmanımGüzin abla, ben şu an Rusya’dan size yazıyorum, burada çalışıyorum. Annemi dört duvar arasında bırakıp buralara geldim ve çok pişmanım. Lütfen bana bir akıl ve. Sevdiğim kızı da çok özledim. Eğer bu yazıyı okuyorsa onu çok sevdiğimi de buradan haykırmak istedim. RUMUZ: GÜNEYEvet, oğlum iş bulup, çalışmak uğruna gurbet ellere gidenlerin hepsi de mutlu değiller elbette. Mecbur kalmadıkça kolay değil, yerini yurdunu terk etmek, sevdiklerini arkada bırakmak. Anacığını, sevgilini memleketinde bırakıp, yaban ellere gitmişsin. Allah sabırlar versin. Biraz para kazan, birikim yap da dön. Dilerim, sevgiline de anacığına da kavuşursun biran önce. Ben onu arkadaş olarak görüyorumSevgili Güzin abla, sizi okumadan evden dışarı çıktığımı hatırlamıyorum. Ben 16 yaşında bir genç kızım. Geçtiğimiz günlerde biriyle tanıştım. Ben onu sadece arkadaş olarak görüyordum. Fakat, tam olarak söylemese de, onun bana karşı arkadaşlıktan öte duygular beslediğini anladım. Bana sinemaya gitmeyi teklif etti. Ama ben istemiyorum. Bana açılmadan onu kendimden nasıl soğutabilirim? RUMUZ: NO NAMEKızım insan arkadaşına sinemaya gitmeyi teklif edemez mi? Sana ‘Eve gidelim, baş başa olalım’ dememiş ya! En iyisi ondan önce davranıp, ‘Seninle arkadaşlık etmek çok hoş, benim sevgiliden çok gerçek bir arkadaşa, dosta ihtiyacım var’ diyebilmelisin. Ama, eğer ona yüz verdinse, sana değişik duygular beslemesine çanak açtın da, şimdi vazgeçtinse, kötü yapmışsın. İnsanların duygularıyla oynamak hiç hoş değil.
button