Bayrağı Kazım’dan devraldım

Güncelleme Tarihi:

Bayrağı Kazım’dan devraldım
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2006 00:00

Kazım Koyuncu’nun başlattığı ’Laz Rock’ akımının temsilcilerinden, 150 kiloluk Erdal Bayrakoğlu, ilk albümü ’Zifona’ (Denizden Kopup Gelen Fırtına) ile müzikmarketlerdeki yerini aldı. 13 yaşından beri müzik yapan ve Laz Pavarotti olarak anılan sanatçı, "Amacımız; Laz dilini ve kültürünü layık olduğu yerlere getirmek ve devam ettirmek" diyor.

Nereden çıktı bu Laz Pavarotti? Kim taktı bu isme size? Benzerlikleriniz; hangi özelliklerinizden kaynaklanıyor?

- Önce bir internet sitesi ardından bir gazete, benimle yaptıkları röportajı bu başlıkla kullandı. Benzerlikler; hem ses hem de fizikten kaynaklanıyor. Ben de bir tenorüm. Pavaroetti, hayran olunmayacak gibi değil! Müthiş bir yorumcu.

Kaç kilosunuz?

- Bilmiyorum açıkcası uzun zamandır da tartılmıyorum ama 150 filán olmalı. Aslına bakarsanız 3-3.5 kg filan doğmuşum. 12 yaşımdan itibaren kilo almaya başlamışım. Devamı; şekilde gördüğünüz gibi.

Albümünüze adını veren ’Zifona’ ne demek?

- Zifona; denizden kopup gelen fırtına demek.

Albümde kimler var?

- Öncelikle Karadeniz kültürüne, Laz kültürüne hizmet etmiş bir sürü insan var. İsmail Bucaklişi, Memet Ali Barış Beşli ki rahmetli Kazım Koyuncu’nun uzun süre birlikte çalıştığı Zuğaşi Perebe’nin kurucusudur o var. Maçkalı Pasan Tunç, Tahsin Ocaklı, Helimişi Hasani var. Fuat Saka var. Albümü, müzikseverlerle buluşturan Beyoğlu Metropol Müzik Faruk Altun var. Onların dışında bizim yıllardır birlikte çalıştığımız, aynı sahneyi paylaştığımız müzisyen dostlarım var.

Albümde Türkçe ve Lazca’nın dışında Megrelce (Kafkasya’da yaşayan Hıristiyan Lazların dili) söylüyorsunuz. Megrelce’yi nasıl öğrendiniz?

- Megrelce; aslında Lazca. Lazlar, Megrelya’dan bu tarafa göç ettikten sonra zamanla Lazca diye ortaya çıkmış. Yani kökeni aynı olan dil. Hıristiyan Lazlar’ın kullandığı dille, Lazlar’ın kullandığı dil çok az farklılıklar gösteriyor.

Lazca rock nedir?

- Bu sadece bir tabir. Rock müziğin, Lazca sözlü olanı sadece. Elektro gitarın, davulun, bas gitarın ağırlıkta olduğu otantik sazların ki bunlar tulum ve kemençenin katıldığı ortak bir müzik. Bunları birleştirince Lazca Rock ortaya çıktı.

n Bu türün piri merhum Kazım Koyuncu mu? Kazım’la ortak çalışmalarınız oldu mu?

- Evet. Kazım’la ortak çalışmalarımız ne yazık ki olamadı. Zaman yetmedi. Kazım’dan bu albüme değil de benim hayatıma, benim hayat tarzıma, bu müziği yapışıma yansıyan şeyler var. Ben onun sayesinde Laz Müziği yapıyorum. Ona hayran olmuştum. Aslında benim abimin arkadaşı, oradan tanıştık. Son iki albümünü yaptığı dönemlerde Kazım’la çok sık görüşüyorduk. Kazım Koyuncu; bu ülkede Laz müziğini bir yerlere taşımış bir insan. Ondan devraldığımız bayrağı yere indirmeden yüceltmek, daha ilerilere götürmek de bizim görevimiz.

n Laz dilini ve kültürünü tanıtmak gibi bir misyon üstlenmişsiniz. Bu konuda neler yapıyorsunuz?

- İnsanların üstüne düşen görevler vardır. Benim üstüme düşen taraf da müzik. Bu anlamda ilk olarak bir albüm yaptım. Metropollerde yaşayan bir sürü Laz genci var ama kendi dillerinden haberdar değiller. Onlara da bunu bir şekilde sevdirmenin yolu; müzik. Ben bile 29 senedir İstanbul’da yaşıyorum ve Lazca’yı tam olarak konuşamıyorum. Benim gibi olan bir sürü insan var. Onlara Lazca’yı öğretmeye, sevdirmeye çalışıyorum.

n Kazım Koyuncu da Karadeniz Sahil Yolu Projesi’ne karşıydı ama eylemlerini sürdürebilmek için ömrü yetmedi. Sizin savaşınız ne zamana ve nereye kadar sürecek?

- Bizim savaşımız da ömrümüz yettiğince sürecek. Çünkü doğadır, insanı vareden... İçinde yaşadığı çevredir insanı insan yapan... Bunu katletmeye çalışan herkese her şeye karşıyım.

n Son bir soru; bu güzel ülkenin yan gelip yatanları kimler? Müzikte de bu kişilerden var mı?

Kimler olacak; milletvekilleri. Müzik dünyasında da yan gelip yatanlar çok, yatmayanları saysak daha kolay olur. Müzik emek isteyen bir iş. Üstünde çalışılması, uğraşılması gerekir. Bunu yapmayan da yan gelip yatıyordur. Televizyon kanallarında her gün bunları görüyoruz.

Erdal Bayrakoğlu kimdir?

7 Nisan 1977 tarihinde Rize Ardeşen’de dört kardeşin en küçüğü olarak dünyaya geldi. Öğretmen olan babasının tayini nedeniyle küçük yaşlarda Rize’den İstanbul’a taşındılar. Babası Fatih Ali Kuşçu İlkokulu’nda müdür yardımcısı olarak görev yaptı. Daha sonra yine babasının öğretmenliği nedeniyle Almanya’ya gittiler ve beş yıl orada kaldılar. Erdal, ilkokulu Almanya’da bitirdi. Orada futbol da oynadı. Türkiye’ye döndükten sonra girdiği Bahçelievler Endüstri Meslek Lisesi’nden mezun oldu. Üniversite giriş sınavlarını dört kez kazanmasına karşın vatani görevi nedeniyle kayıt yaptıramadı. Daha sonra da aşırı kiloları nedeniyle askere alınmadı. Müzik hayatı, lise sıralarında başladı. Liseden sonra kurduğu gruplarla müzik yaşamını sürdürdü. Rock festivallerine katıldı. İlk albümü ’Zifona’ 2006 sonbaharında çıktı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!