Baykal’la bu kadar...

Güncelleme Tarihi:

Baykal’la bu kadar...
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 10, 2004 00:00

ÖNCE lafa -biraz geciksek de- CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı kutlayarak(!) başlayalım:Kapalı kapılar ardında -kendi beyanına göre aile içinde- bir Olağanüstü Kurultay yaptı. Tek başına yarıştı. 781 delegeden ‘güvenoyu’ aldı.Gerçi, Kurultay’a çağrılan 1293 delegeden 235’i, bu oyunda mızrak tutan nefer rolünü kendilerine yakıştıramamış olmalılar ki, Kurultay’a katılmadı.Kalan 1058 delegeden 258’i bu tepkisini, oylamaya katılmayarak dile getirdi. Etti mi 493... Bunlara, oylamaya katılıp ‘Hayır’ diyen 14 delegeyi de ilave edin. Demek ki 503 delege, Baykal’a ‘Hayır’ mesajı iletmiş.Hem de... Baykal’ın, despotik bir anlayışla düzenlediği, yargısız infaz kurallarını işlettiği, muhalifleri terörize ettiği bir Kurultay’da...Böyle bir siyasi başarı(!) önünde şapka çıkarılmaz da ne yapılır?Hürriyet koleksiyonları tanıktır:Biz, Deniz Baykal’ın aklına koyduğunu yapmak için sınır tanımadığına ilk teşhisi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olduğu 1978-89’da, Türkiye Elektrik Kurumu için yapılan binaya bir gecede el koyup Bakanlık makamını oraya taşıdığı zaman, yine bu sütunlarda dikkati çekmiştik. Demek o tarihten beri hemen her gün herkes tarafından söylenen hukuk devleti ve hukuka saygı kavramları bir kulağından girip ötekinden çıkmış.Yazık... Gerçekten çok yazık...Şimdi Deniz Baykal’a, ona hizmet veren kadrosuna ve CHP’nin haline bakıyoruz.Aklımıza ister istemez Adnan Menderes’teki despotik çizgiler ortaya çıkınca ona ‘dur’ demek için ayağa kalkan önce 11, sonra 19 Demokrat Parti milletvekillinin mücadelesi geliyor.Menderes onları partiden atmak için Ekim 1955’te Büyük Kongre’yi toplamış ama hiç değilse ‘Bu bir aile içi sorundur’ dememişti. Kapıları kendi partililerine ve özellikle basına kapatacak kadar da küçülmemişti.Keza 1979’da Bülent Ecevit’in muhaliflerini tasfiye amacıyla yaptığı CHP Kurultayı’nı anımsıyoruz.O da Baykal gibi partide muhalif ses bırakmamıştı. Ama yine de Kurultay’ı kimseye kapatmamıştı.Ama siyasi deneyimler ve tarih gösteriyor ki, bu tür baskı metotları ona sığınana hiç yarar sağlamıyor. Tam tersine bundan medet umanlar ertelemeyi amaçladıkları sonlarını çoğu kez çabuklaştırıyorlar.Zaten Deniz Baykal’ın çok konuşulan tembelliği ve genel başkanlığını sürdürmekten başka hiçbir konuya ilgi duymayan kişiliği ile CHP’yi bir yere götürmesi mümkün olmadığı gibi, kendi akıbetini -becerebilirse- biraz ertelemekten başka bir sonuç alması da söz konusu değildir.Ne yazık ki CHP sırf Baykal’dan değil, ortalıkta dolaşan ve sadece kendisi için politika yapan lider adaylarından da çekmektedir. CHP için kurtuluş, parti için politika yapan ama partinin kimliğine, temel ideallerine bağlı olan lideri bulup çıkarmaktır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!