Güncelleme Tarihi:
Dünyayı etkisi altına alan moda akımları artık geÇici olma özelliklerini kaybettiler. Hal böyle olunca, yeni trendler ardı ardına bombardıman halinde gelirken, eskiler bunaltsa bile hayatımızda kalmaya devam ediyor.
Modanın toplumsal bir olay olduğu gerçek. Çünkü ortaya çıkan yepyeni bir akım bir anda tüm insanları etkisi altına alabiliyor. Bu bir pantolon olabilir, bir koltuk olabilir, ya da herhangi bir aksesuvar olabilir. Bu arada modanın toplumsal bir olay olduğu ne kadar doğruysa, belli bir süre sonunda bu akımın etkisinin kaybolacağı da bir o kadar gerçek. Yani bitmiş bir modayı hala uygulamaya devam ederseniz demode olma tehlikesiyle karşı karşıyasınız demektir. Tabii klasikleri bunun dışında tutuyoruz. Örneğin bir mini ya da maksi eteğin modası asla geçmiyor. Belki kumaşının ya da işlemesinin modası geçiyor ama etek boyu her dönem aynı kalıyor.
İkibin yılı nam-ı diğer ‘‘Milenyum’’ hayatımıza ışıl ışıl, pırıl pırıl ve rengarenk girdi. Hatta bu çok renkliliğin sinyallerini 1999'dan itibaren vermeye başladı. Lilalar, pembeler, şallar, yüze yapıştırılan taşlar, boncuklar, pullar millenyumun getirdikleri... Fakat modayı takip edenler bilirler; modanın kanunu şudur: ‘‘İsterse tüm dünyayı etkisi altına alan bir çılgınlık moda olsun, etki süresi taş çatlasın üç, dört aydır.’’ Üstelik geçen sene başlayan bu akımların modası çoktan geçti. Çünkü seneyi yarıladık bile! Oysa hala birçok insan boncuklu pantolon giymeye, yüzüne ışıl ışıl taş yapıştırmaya ve bıkmadan usanmadan üzerine lila birşeyler geçirmeye devam ediyor.
Ülkemizde bu modanın ilk uygulayıcısı Hülya Avşar oldu. Geçen yıl Altın Kelebek ödül törenine pembe kristal bilezikleriyle katıldı. Ardından birçok ünlü bu modayı takip etti. Hatta erkekler bile bu trendi uyguladı. İlk öncü de Kenan Doğulu oldu. Kristal, tahta, cam derken boncuk bileziklerin plastikleri de çıkıverdi. Bugün ise, kimse ‘‘Kıyafetime uyuyor mu, uymuyor mu?’’ demeden her renk boncuk bileziği geçiriveriyor koluna. Üstelik kristal, cam, tahta ve plastikler birarada kullanılıyor. Öğrencisinden, kaset tanıtımı yapan şarkıcısına kadar herkesin eli, kolu boncuk bilezik dolu.
Silikonlu göğüslere alışmıştık da, son iki senedir herkes birbirinin aynı dudaklarla dolaşır oldu. Yağ ve kollajen enjeksiyonuyla şişirilmiş dudaklar. Bu modanın dünyadaki öncüleri Pamela Anderson, Melanie Griffith, Liz Hurley olurken bizde de Nurşah Okay başı çekti. Ardından da Ebru Şallı, Aysu Kayacı, Demet Şener, Deniz Akkaya gibi en medyatik mankenler geldi. Tabii şarkıcılar ve oyuncular arasında da bu moda çok tuttu. Hande Ataizi, Nükhet Duru, Emel Sayın, Seda Sayan dudaklarına kollajen enjekte ettiren ünlüler arasında sayılıyor. Bu trendin bir özelliği de üst dudağın kolay kolay kapanamaması. Böylece ağız hafif aralık olurken, gayet seksi bir ifade kazanılıyor...
Lila ve pembe tonları hiç olmadığı kadar mutlu bu sene. İç çamaşırından, çantaya; elbiseden, ayakkabıya kadar her şey lila. Neredeyse tüm lila giyenler sokaklarda birbirlerine selam verecekler. Renktaş gibi birşey olmak bu! Tüm Avrupa ve Amerika'da inanılmaz bir renklilik, canlılık söz konusu. Bu canlı renkler modası bizde de en dolu dizgin zamanını yaşıyor. Ne var ki; bu koskoca renk skalasından nedense ülke olarak sadece lilayı seçtik ve aylardır ünlüsünden, ünsüzüne lila, lila dolaşıyoruz.
İlk olarak işleme, boncuk ve payetler kendini jean pantolonlarda gösterdi. Daha sonra da siyah kumaş pantolonlar geldi. Bu pantolonların başlıca özelliği; lasteks olmasıydı. Yani bu dar pantolonları giyebilmek için düzgün basen ve bacaklara sahip olmak ilk kuraldı. Sonra boncuklu, işlemeli ve payetli pantolonlar semt pazarında bile satılmaya başlandı. Böylece bir çok insan gündüzleri pembeli, kırmızılı payetli pantolonlarıyla gündüz dolaştı, alışverişe çıktı, komşusuna oturmaya gitti.
Postişli ve kaynak saçlı ünlüler açısından Türkiye bir cennet. Seda Sayan, Sertab Erener, Özlem Tekin, Yasemin Kozanoğlu, Bülent Ersoy, Hande Ataizi, Deniz Akkaya geçmek bilmeyen bu iki modanın ilk temsilcileri. Son postişli ünlüler Pınar Aylin ve Yeşim Salkım. Pınar Aylin son kaseti için yepyeni bir imaj olsun diye saçlarına postiş taktırmış...
İşte dikkat edilmediği taktirde insanı küçük düşürebilecek bir aldatmaca daha. Parlak kumaşlardan yapılmış pontolon ve ceketi rahat giyebilmek için çok zayıf olmak gerekiyor. Çünkü parlaklığından dolayı üzerindeki ışık oyunlarıyla sizi şekilden şekile sokabilecek bu takımlar, herkesin size gülmesine neden olabilir. Bu senenin hem sade, hem şık modelleri arasında yer alan pantolon-ceket ikilisi vücuda oturan kesimiyle de dikkat çekici.
Eskiden leopar desenli iç çamaşırları ve gecelikler modaydı. Bu moda daha sonra çantalara, ayakkabılara, aksesuvarlara, hatta ev eşyalarına kadar yansıdı. Hollywood ünlüleri arasında leopar desenden vazgeçemeyen isimler Sharon Stone ve Elizabeth Hurley. Biz de ise kendini leoparla özdeşleştiren başlıca isim; Banu Alkan. Özellikle her sene yaz mevsiminde leopar desenli bikinilerinden vazgeçmek bilmiyor.
Milenyumla birlikte hayatımıza girdi şallar. İlk olarak New York modasının ilkbahar defileleri ile geldi. Sonra ünlü Hollywood kadınlarının omuzlarını süsledi. Özellikle Jodie Foster, Elle McPherson, Jerry Hall, Salma Hayek, Julia Roberts, Claudia Schieffer modanın ilk uygulayıcıları oldular. Tabii, bundan bizim ülkemiz de nasibini aldı. Hatta o kadar aldı ki, kadınlar neredeyse bakkala bile şallarla gider hale geldi.