Güncelleme Tarihi:
Bir erkeksiniz ve bir sevgiliniz var daha doğrusu vardı. Ancak o sizi “Artık büyümenin zamanı geldi” diyerek terk etti. Kapıyı çarpıp gitmesiyle birlikte siz bir erkek olarak kısa süreli bir şaşkınlık (bakın üzüntü demiyorum) yaşadıysanız da aynanın karşısına geçip kaslarınızı izlemekten geri durmadınız. Çünkü sizde asla suç yoktur. Çünkü kadınlar her zaman saçmalar ve siz neden ‘sorun’u bu kadar büyüttüğünü bir türlü anlamazsınız. Oysa o kapıyı çarpıp çıkmadan bir saat önce uyumasını ne kadar da şefkatle izlemiştiniz...
Henüz 28 yaşındasınız. Bir işyerinde tam zamanlı çalışıyorsunuz ve bankada bir miktar da paranız var. Gerçek bir erkek gibi hissetmenize engel olacak hiçbir şey yok yani. Üstelik bugüne kadar arkadaşlarınız ‘potansiyel’inizden bahsedip duruyordu. Aynaya bakıp, pazularınızı sıksanız, eh fena değiller. Bu pek de orta halli bedeninize hayran olursunuz, sadece biraz spor yapmanız gerektiğini düşünüp umut veren halinizi mükemmele çevirmenin yoluna girersiniz.
Ve aynı günün gecesi… Tekrar piyasaya çıkmanın ve gizlediğiniz meşhur ‘potansiyel’inizi kullanmanın tam zamanı. Giysi dolabına gidersiniz, hızla kapaklarını açar ve giyeceğiniz kıyafetlere bakarsınız.
Bir sevgili tarafından terk edilmek kafanızı karıştırmaz ama tek gecelik aşka yolculuğunda üzerinize ne giyeceğinizle pek bir ilgilenirsiniz.
İki seçeneğiniz var, ya gündelik kıyafet giyeceksiniz ya da takım elbise.
HEY FISTIKLAR HAZIR MISINIZ?
Beyniniz ikiye ayrılır. İki doğru ve iki yanlış çarpışıp durur. Fıstığın biri üzerinizdeki kıyafetlere göre değerlendirecekse sizi o fıstık uygun değildir, böyle düşünürsünüz. Ayrıca neden çok bakımlı bir şıllığın güç bela kazandığınız paracıklarınızı harcamasını isteyesiniz ki?
Salaş mı salaş kıyafetlerinizi giyer, söz dinlemeyen saçlarınıza beyzbol şapkasıyla çözüm bulur dışarı çıkarsınız? Hey fıstıklar hazır mısınız? Serseri mayın geliyor!
Şimdiki soru, ‘bayan bu gece’yle nerede tanışacağınızdır.
April Yayınları’ndan çıkan, Shawn Harris’in kaleme aldığı ‘Bira, Kadın ve Şahane Hatalar’adlı kitapta kafası doğru çalışmayarak güne başlayan ‘erkek’in serüvenine ortak oluyorsunuz.
Bu interaktif romanı okurken, kendinizi zamanlama, kader ve aşk üçgeni üzerine kurulu, Türkçe’ye ‘Rastlantının Böylesi’ diye çevrilen Gwyneth Paltrow’un başrolünü oynadığı ‘Sliding Doors’da zannedebilirsiniz. Ne kadar hareketli olsalar da aslında tekdüze diye adlandırabileceğimiz hayatlarımızda karar verirken birkaç saniyenin nelere mal olduğunu da görebilirsiniz.
Bir bara gidebilir, ‘bira’nızı içmeye başlayabilir, ‘Bir kadınla mükemmel tek bir gece’ mottonuzdan hareketle gözleriniz ferfecir okurken, avınıza yaklaşabilirsiniz. Artan bira tüketiminizden ve arkadaşınızın “O sarışın sana bakıyor oğlum” cümlesinden cesaret alıp serserilik düğmenize basar, ağır ağır sarışın bombaya doğru yürürsünüz.
Heh işte o noktada “Bir kitap okudum hayatım değişti” cümlesini kurabilmeniz için ‘Bira, Kadın ve Şahane Hatalar’ı okumalısınız. Başınıza geleceklerin listesi belki ileriki zamanda anlatılacak ‘şahane anılar’ literatürünüze de girebilir, gençliğiniz bir nebze heba da olabilir.
Örneğin; birlikte eğlenceye çıktığınız arkadaşınızla yüzünüze bakmayan kadınların hüsranına kapılıp bardan çıkar, gece yarısı açık bir dövmecinin kapısından girip sırf ‘kadınlar dövmeye bayılır’ diye hiç olmadık yerlerinize olmadık dövmeler yaptırabilirsiniz. Hatta bu yanınızdaki arkadaşınızın ‘eşek şakası’ bile olabilir.
Kızlara hava atmak için bar çıkışı alkol denizinde yüzüyorken arabanın gazına yüklenenlerdenseniz, yüzü gülüyor gibi gözüken ‘tek gecelik sevgili’nizle gözlerinizi bir hastane odasında açabilir, birkaç ay üç ciddi ameliyat geçirip, tekerlekli sandalyenize gözünüz her iliştiğinde pişmanlık yaşayabilirsiniz.
Takıldığınız kadın da sizin gibi bir geceliğine çapkınlık turuna çıkabilir, ancak iri kocası tüm planınızı mahvedebilir.
Birlikte şuursuzca yediğiniz acılı bir şey midenizi bozabilir, üzerinize kusabilir ya da siz kusarsınız, ‘bir gecelik ilişki’ye tövbe edebilirsiniz.
Kendinizi harika bir libido kralı gibi hissederken, karşınıza çetin ceviz bir Amazon çıkabilir ve size kendinizi süt çocuğu gibi hissettirebilir. Al sana yaşam boyu kompleks ödülü!
Her şeye rağmen “Kadın ve bira varsa bana uyar bebeğim, sen yolu göster” diyenlerden ve bir gecelik müthiş seksin peşinden gidenlerdenseniz siz iflah olmaz bir hayat tutkunusunuz demektir. Yolunuz açık olsun!
NE! SEVGİLİM LEZBİYEN Mİ?
Başka bir senaryo... Sevgiliniz sizi terk etmedi. Birlikte bara gidiyorsunuz. İçiyorsunuz. Sarhoş bir halde müthiş göğüs dekoltesini ortaya çıkaran siyah elbiseli, inci kolyeli kadının masasına yaklaşıyorsunuz. Kadın kayıtsız bir ses tonuyla, “Dinle dostum, buraya arkadaşlarımla geldim. Ayrıca kız arkadaşın da masanızda çok yalnız görünüyor” diyor. İki masa ötede bir kadın daha var. Yanına yaklaşıyor, davet beklemeden oturuyorsunuz. Biraz şaşırmış görünüyor ama aynı zamanda etkilenmiş de… Kadınlar agresif yaklaşıma bayılır diye düşünüyorsunuz, “Hey bebeğim lanet olası bir gondolcu gibi kanalına girmeme ne dersin” gibi bir ‘ahlaksız teklif’ sunuyorsunuz. Cevap, “Defol, pislik, iğrençsin”… Yüzünüzün kadının vurduğu tarafı biraz zonkluyor değil mi?
Hüsran sizi sevgilinizin masasına döndürüyor. Sevgiliniz yalnız değil, yanında bir kadın var, sizi onunla tanıştırıyor. Biraz daha takılmak istediğini söylüyor. E siz dönebilirsiniz değil mi, epey özgür görünüyordunuz. Uzatmayalım, sevgilinizin lezbiyen olduğunu öğrendiğiniz o akşam kendinizi National Geographic’te Afrika konulu emzirmeyi teşvik eden özel bir programı izlerken bulabilirsiniz.