Batıl inançsız olmuyor

Güncelleme Tarihi:

Batıl inançsız olmuyor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 2000 00:00

Haberin Devamı

Yüzyıllardır, dünya üzerinde batıl olaylara karşı olan inanç, giderek güçlenmekte. Tahtalara vurmalar, kulak çekiştirmeler, tuz atmalar, söylenen sözler derken, ister istemez herkes bir parça da olsa batıl inançlara saplanmış durumda. Yani, tedbiri elden bırakmamak adına, her tür batıl inanca karışıyoruz...

Siz dostlarınıza, çocuğunuzun ya da bir yakınınızın başarısını ballandıra ballandıra anlatırken, bir ses konuşmanızı böler: ‘‘Aman tahtaya vur. Nazar değmesin.’’ Siz bir an irkilirsiniz. Bu tür boş inançlara önem vermediğinizi açıklamak istersiniz ama birden orta parmağınızı kıvırıp tahtaya vurursunuz. İçgüdüsel bir davranıştır bu. İnsanlık tarihi kadar, hatta ondan bile eski olan bazı inançları saçma bulduğunuzu, teknoloji çağında hiçbir dayanağı bulunmayan iddiaları asla önemsemeyeceğinizi belirtirsiniz. Fakat yine de yüreğinizi bir kuşku sarar ve tedbiri elden bırakmamak uğruna gerekeni yaparsınız. Evet, bilinmeyenlere karşı duyduğumuz şüphecilik bizi inaçlarımıza ters düşecek davranışlara sürükler.

Envai çeşidi mevcut

Boş inanç dediğimiz iddialarda acaba doğruluk payı var mı? Bunlara inananlar, başlarından geçenleri örnek göstererek tarih kadar eski inançların ne derece etkili olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlar. İnanmayanlar ise yüreklerini saran kuşkuya rağmen zaman zaman direniyorlar. Ama ısrarı bırakıp, inançlara saygılı olmayı denedikleri zamanlar da yok değil.

Bir başarıdan söz ederken, nazar değmesin diye tahtaya vurmak, kötü bir olay anlatılırken kulak memesini çekiştirmek, merdiven altından geçmemek, doğum günü pastasının isim yazılı bölümünü kesmemek, önemli bir görüşmeye giderken ilk adımı sağ ayağınızla atmak, yolunuza bir kara kedinin çıkması, tuz dökme, ayna kırmak ve daha nice masum, sıradan olayın uğuru ya da uğursuzluğu tartışılıyor. Mesele bundan ibaret de değil. İnsanlar, renklerin, sayıların, hayvanların hatta bitkilerin kişilere kötülük getirebileceklerine inanmışlar. Bir bitkinin, bulunduğu evde huzursuzluk yaratacağına hiç kimse inanmak istemez. Ama uğursuzluk getirdiği iddia edilen bitkiyi de evinde barındırmaktan kaçınır. Bu çifte standardı yadırgamamak gerek.

Hepimiz, iç yüzünü bilmediğimiz şeylerden haklı olarak ürküyoruz. İnsanlık tarihi kadar eski inançlarda bir doğruluk payı olmasa, bu iddialar unutulur giderdi diye düşünüyoruz. İçimizdeki o bilinmeyene karşı duyulan korku, bizi çoğu zaman saçma bulduğumuz işleri yapmaya zorluyor. Örneğin tahtaya vurmakla, övdüğümüz kişinin başına bir felaket gelmesini önleyeceğimizi düşünmemiz çok saçma. Fakat hepimiz, ikide birde tahtaya vurmaktan da geri kalmıyoruz. Kazandığımız para, evliliğimizde yaşadığımız mutluluk, şansımızın açık olması, sağlığımızdan bir şikayetimizin bulunmaması gibi olaylarda tahtaya vurmak içimizdeki o korkuyu biraz olsun azaltıyor. Tehlikelere karşı önlem almış olmanın huzurunu duyuyoruz.

Boş inançlar, aslında insanların korkularının bir göstergesi. Her an bir kötülükle karşılaşma endişesi bizi bu tür boş inançlara bağlayabiliyor. Bilinmezlerle dopdolu bir gezegende varlığınızı, yakınlarınızı tehlikelerden korumak istiyorsunuz. Bu, son derece doğal. Fakat tehlikelerden korunmak için kimin ne zaman ortaya attığı bilinmeyen iddialara sımsıkı sarılmak yanlış değil mi? Sosyal bilimciler, insanların bilmedikleri, anlamadıkları güçlere ilgi duyduklarını belirtiyorlar.

İşin ciddi zararları da var

Dünyamız evrende, sonsuz boşlukta dönerken, bizler de bu gezegende, bilinmeyenler arasında bocalayıp duruyoruz. Tutunacak bir dal bulmamız bizi bir ölçüde rahatlatıyor. Boş inançlardan yardım umarken kendi dileklerimizi de dile getirmiş oluyoruz.

Bilimin, teknolojinin egemen olduğu bir dönemde bilinmeyen güçlere ya da doğruluğu kanıtlanmamış iddialara inanmak, güvenmek ne dereceye kadar doğru? Bu, tartışılır. Ama belirttiğimiz gibi insanlar çoğu zaman çaresiz kalıyorlar ve panik içinde boş inançlara bağlanıyorlar.

Aslında birini överken tahtaya vurmaktan size bir zarar gelmez. Bu işi yaparken yorulmazsınız da. Buna karşılık övdüğünüz kişinin bir aksilikle karşılaşmamasını dilediğiniz için huzur duyarsınız. Evde aynanın kırılması üzücü bir olaydır. Ayna kırıklarını yerden tam olarak toplayamazsanız, birinin canı yanabilir. Ayrıca kırılan aynanın yerine yenisini almak da pahalıya patlayabilir. Kısacası, gerçekçi bir gözle bakıldığında da ayna kırılması, sizin başınıza iş çıkarır.

Boş inançların bir çoğunun mantıklı açıklamalarını bulmak mümkün. Fakat bunlara inanmanın gizemi, büyüsü insanları öylesine sarıyor ki, mantıklı ve matematiksel açıklamalara rağbet etmiyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!