Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2004 00:00
Yönetmen, senarist ve romancı Handan Öztürk’ün üçüncü romanı ‘Doğu’nun Çıplak Kadınları’ Dünya Kitapları’ndan yayımlandı. Öztürk, iki yıl önce kadın intiharları üzerine belgesel çekmek amacıyla Batman’a gittiğini, karşılaştığı gerçeklik karşısında profesyonel çöküş yaşadığını söylüyor. ‘Belgeselin bu coğrafyaya sinen ölüm duygusunu aktarmada yeterli olmadığını gördüm ve yalın bir dille romanını yazdım’ diyor.Bir röportajda kadın intiharları üzerine Batman’a belgesel çekmeye gittiğinizi, üç kez intihar etmiş bir kadınla tanışınca filmin yetmeyeceğini düşünüp roman yazmaya karar verdiğinizi söylüyorsunuz. Bu itiraf sinema çevresinde infial yaratmadı mı?Belgesel
film, romana ve sinemaya göre çok daha prüten ve sınırlayıcı bir anlayışa sahip. Gerçeklerle örtüşmesi gerekiyor. Belgesel film karşılaÅŸtığım kadının bakışlarını, intihar eden kadınların ruh halini ve içinde bulundukları ölüm coÄŸrafyasını yeterince aktaramayacaktı. Bir film tüm gerçekliÄŸi yansıtamayacaktı, konu belgeselin prütenliÄŸiyle uyuÅŸmuyordu.GüneydoÄŸu’da sözünü ettiÄŸiniz ölüm atmosferi eskisi kadar etkili mi?GeçmiÅŸte yaÅŸananların etkisi kısmen sürüyor. Ayrıca Irak’ta yaÅŸanan ölüm atmosferinin etkisi var. Bununla birlikte bölge insanı geçmiÅŸte kaybettiÄŸi yılların acısını çıkarmak için hızla hayatın içine girmeye çalışıyor. Fakat çok uç noktalardan giriyorlar. Adeta hayata saldırıyorlar. Batman’da diÄŸer illerdekinden fazla internet kafe açılıyor. Bar sayısında patlama yaÅŸanıyor.Bu telaÅŸ kadınları nasıl etkiliyor?Telaşın yarattığı köşeye sıkışma, çaresizlik kadınları üç farklı yola yönlendiriyor. Bazıları kolay para kazanma yolunu seçiyor. Diyarbakır’da yaÅŸanan fuhuÅŸ patlaması buna örnek. Bazı kadınlar soruna sivil toplum örgütleri yoluyla, katılımla çözüm bulma çabasında. Üçüncü grup ise intiharı seçenler. Bunlar hayattan bıktıkları için deÄŸil, topluma tepkilerini göstermek için intiharı seçiyor ve ‘alın, iÅŸte size cevabım’ diyor.FANTEZÄ° HAYATIN İÇİNDERomanın dirençli, militan tavırlı kadın kahramanları eserin fantastik yanının bir parçası mı, yoksa belgeselci saptaması mı?Kadınların parti içinde görev alması, sivil toplum örgütlerinde lider konumuna geçmesi, diyalektikten bahsetmesi gerçeklere dair özellikler. Memeleriyle cinayete giden zombileri emzirmesi, vajinasından öpülerek hamile kalması, 60 yaşındaki kadınların memesinden doÄŸum yapması romanın fantastik yönleri. Ä°ÅŸin ilginç yanı Türkiye’nin batısındaki okurlar romanın gerçekçi bölümlerini fantastik buldu. Yani kadınların siyasi yapılarda lider konumuna geçmesi, aynı zamanda namaz kılması, belli kavramlarla konuÅŸmasını hayal ürünü sandılar. Fantastik noktaları ayırt etmeleri zor olmadı. DoÄŸudaki okurlar ise fantezilere takıldı. KonuÅŸtuÄŸum kadınlara ‘gerçekten siz bu kadar mahrem ÅŸeyler anlattınız mı’ diye sormuÅŸlar.Ä°lk iki romanda da kadın sorunlarını eksen almıştınız. Son romanda teknik ya da üslup açısından farklı biçimler denediniz mi?Ä°lk iki roman edebiyat yapma isteÄŸiyle biçimlenmiÅŸti. Bu kitap ise konuyla daha yalın bir iliÅŸkinin ürünü. 40 yaşını aÅŸan, eylemci geçmiÅŸten gelen bir kadının Batman gerçeÄŸi karşısında duyduklarını yansıtıyor. Hemen yanıbaşımızda yaÅŸanan bu gerçekliÄŸi topluma yansıtma gereÄŸinin sorumluluÄŸunu hissettim. Önce belgesel yapmak istemiÅŸtim, sonra gazetede dizi yazıya dönüştürdüm. Bu da bana yeterli gelmedi. Kaba gerçeklerle fantastik öğelerin birlikte kullanıldığı bir roman çıktı ortaya. Ä°ÅŸin ilginç yanı, bölge insanının hayatı da böyle. Sohbet ederken anlattıkları içinde öyle fantezi öğeler var ki, insan dinlerken ÅŸaşırıyor.DoÄŸu’nun Çıplak Kadınları gelecekte sinemaya aktarılabilir mi? Ä°yi bir film olabilir. Ama çok para getirmeyeceÄŸi için yapımcı bulmak imkansız. Belgesele gelince... Batman’da üç kez intihara teÅŸebbüs etmiÅŸ kadınla karşılaÅŸtığımda, belgeselci olarak yaÅŸadığım profesyonel çöküşü, çaresizlik duygusunu bir süre daha aÅŸabileceÄŸimi sanmıyorum.Ä°lk iki romanla ilgili yeni geliÅŸme var mı?Yayımlandıktan sonra bu kitaplarla pek ilgilenemedim. Fakat DoÄŸu’nun Çıplak Kadınları’na aynı haksızlığı yapmak istemiyorum. Yurtdışına çıkması, baÅŸka dillere çevrilmesi konusunda giriÅŸimlerde bulunuyorum.Kahramanları erkek olan romanlar yazmayı düşünüyor musunuz?Gelecekte yazabilirim tabii. Mor Tecavüz’ün kahramanlarından biri Kuvayı Milliyeci. Bağımsızlık için mücadele ediyor, zindana düşüyor. Romanda kadın kahramanı dengeleyici unsur olarak kullanılmıştı. Son romanda erkek dünyasını pop starı olmayı düşünen Ali dengeliyor. Son olarak yeni projelerden bahsedelim isterseniz.Ä°ki film projesi üzerinde çalışmaya devam ediyorum. Mine Söğüt’ün ‘BeÅŸ Sevim Apartmanı’nı sinemaya uyarlayacağız. Promete film yapımcılığını üstlenecek. Uzun zamandır gerçekleÅŸtirmeye çalıştığım ‘Roj’un Sonbaharı’ için görüşmeler sürüyor.DÖRT BELGESEL, ÜÇ ROMANHandan Öztürk, Ä°stanbul Ãœniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu mezunu. Bir süre gazetecilik yaptıktan sonra Ä°sviçre’ye gitti. Radyo programcılığı, sunuculuÄŸu yaptı. Türkiye’ye döndükten sonra Haremin Büyüsü, Anadolu’nun Ana Tanrıçaları, Bir DoÄŸu Masalı, Türk Dansları belgesellerini çekti. Film ve TV dizilerinin senaryolarını yazdı. Özel bir radyoda yöneticilik yaptı. Ä°lk romanı Yalnız Bebekler 1996’da Ä°letiÅŸim Yayınları, ikinci romanı Mor Tecavüz 1996’da Gala Yayıncılık’tan yayımlandı.Â
button