Oluşturulma Tarihi: Eylül 08, 2001 00:00
HER zaman takıldığımız kahvedeyiz.Riko biraderimiz yine ‘‘Beyaz insan ticareti’’ gibi tuhaf dünya meseleleriyle uğraşıyor. Tuğla gibi bir kitap bulmuş onu okuyor. Ona sorarsanız, bir baş yapıt hazırlıyormuş.Benim elimde de yeni kaldırdığım Vampirella fasikülleri var.Böyle söylediğim gibi kolayca kaldıramadım tabii ki canımın içi Vampirella'yı. Biraz ağır oldu.Bu şuursuz hareketimin neticesinde bir müddet telefon yerine Vampirella kullanmak durumunda kalacağım.Daha güzel.Vampirella'ya bakıp kendi kendime telefon sesi çıkarırım. Sonra fasikülleri kulağıma götürüp konuşurum.Gördüğünüz gibi acı verici espriler yapıyorum. Çok fena!Neyse, biz Riko ustayla birbirimizle konuşmadan (aslında hiç kimseyle konuşmadan) sakin sakin otururken iki arkadaş damladı yanımıza.Suratlarındaki ifade biraz tuhaftı.Sanırsın bunlar kahveye doğru gelirken bir cinayete filan şahit olmuşlar.Korku mu desem, gerginlik mi desem, şiddetli bir sarsıntı geçirdikleri belli ama.Sinemadan geliyorlarmış.‘‘Akıl Defteri’’ni seyretmişler.Ben de bir ara niyetlenmiştim bu filmi görmeye ama filmle ilgili 2-3 tane yazı okudum aklım karıştı.
Film sondan başa doğru gidiyormuş, bilinç sıçramaları varmış, anlaması biraz zormuş...Anlamayacağım filme niye gideyim.Bilinç sıçraması ne demek sonra.Delikanlı gibi sıçramadan dur, seyredelim.*Benim seyredeceğim filmin sıçramaması lazım. Sıçrayan film sevenlere karşı hürmetimiz var.Beyinlerinde benim gibi beyinlerde bulunmayan ekstra bir şifre çözücü bulunduğunu tahmin ediyorum.Ben anlamıyorum, çok afedersiniz öküzüm.Benim sevdiğim filmler basit.Mesela adama biri kelek yapıyor, yanlış yapıyor.Adam da alıyor eline elektrikli testereyi, set işçisi filan da tanımadan kim varsa stüdyoda doğruyor.Veya Steven Seagal çatır çutur kol kırıyor. İşte ben buna film derim.Gidersen öyle beyin sıçraması yapan filme, sıçrar beynin tabii ki.Seyredeceği filmleri seçerken görüntü yönetmeninin adını öğrenmek isteyen, illa Juliet Binoche oynasın gibi takıntıları olan biri değilim.Benim takıntılarım başka.Mesela filmin adı güzel olacak.Şimdi bakıyorum film adlarına, kuru kuru şeyler.‘‘Gizli Kod’’, ‘‘Akıl Defteri’’, ‘‘Güneş Yanığı’’ vesaire...Bir ‘‘Batı Sana Dar Gelecek Arkadaş’’ın güzelliği var mı bu filmlerin isimlerinde sorarım size.Ang Lee’nin o güzel filminin adını bile sadece ‘‘Kaplan ve Ejderha’’ diye çevirdiler.Ben sırf adı ‘‘Bana Onun Kellesini Getirin’’ diye film seyretmiş insanım. Orijinal adı daha güzeldi: ‘‘Bring Me The Head Of Alfredo Garcia...’’Ama belli ki filmi getirten şirket, Türk halkının ‘‘Alfredo Garcia da kim be!’’ diyeceğinden çekinip, daha genel bir isime yönelmiş.Eh, bir yerde doğru karar vermişler.Bu arada ne şahane filmdi o...Yönetmen Sam Peckinpah baba. Warren Oates oynuyordu.Bir kanal yayınlamıştı bir süre önce. Yine yayınlasalar ya. (Ben de Beyaz Gölge'den sonra ne biçim havaya girdim değil mi?)‘‘Batı Sana Dar Gelecek Arkadaş’’ vardı sonra.George Hilton... Hey gidi günler!*Neyse işte, arkadaşları yeniden dünyaya döndürmek için ufak bir konuşma yaptık.Böyle şeylerin her sinemaseverin başına gelebileceğini hatırlattık.Bir süre mümkünse sadece Bruce Lee ve Wang Yu filmleri izlemelerini veya temin edebilirlerse Dario Argento külliyatını seyrederek rahatlamalarını önerdik...Riko ‘‘1970'lerin Alman pornoları da iyidir’’ dedi.Sonra biz Riko'yla bu filmlerden kaptığımız Almanca ile konuşmaya başladık.‘‘Akıl Defteri’’ kurbanı arkadaşlar haklı olarak bu durumu garipsedi.‘‘Biz artık uzayalım’’ dediler.‘‘Olur tabii’’ dedik.Onlar gitti. Biz kaldığımız yerden hayatımıza devam ettik.Ben elindeki kitaba bakıp ‘‘Çok insan kaçırıyorlar mı bunlar, böyle kitap yazacak kadar’’ diye sordum Riko'ya.‘‘Çok!’’ dedi.Ben Vampirella'ya döndüm. Vampirella'nın şehla olduğunu fark etmiş miydiniz?..Her neyse...
button