OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 02, 2005 00:00
ÇOK zorlu ve çetin bir döneme giriyoruz. Türkiye ile AB arasında müzakereler yakında baÅŸlayacak. Pazarlık falan yok. Her zaman olduÄŸu gibi onlar isteyecek, biz vereceÄŸiz.Müzakereler yıllar boyu sürecek. Ä°ÅŸin ucu açık. Ãœyelik garantisi zaten yok. Peki bütün bu süreç içerisinde, bu zorlu görevde, müzakere ekibinin başı olarak ülkemizi kim temsil edecek? O göreve yırtıcı, tuttuÄŸunu koparan, saÄŸlam duran, ayağı yere saÄŸlam basan, aÄŸzı iyi laf yapan ve Türk toplumu tarafından iyi tanınan biri getirilmeli. AB ile baÅŸ etme olanağımız zaten yok da, baÅŸmüzakereci hiç deÄŸilse bizi ezdirmeyecek, gerektiÄŸinde karşı tarafın yüreÄŸine korku salacak, hatta onlara posta koyacak biri olmalı. * * *BaÅŸmüzakereci olacak isimler arasında bir zamanlar kurtarıcımız Kemal Derviş’in ismi geçiyordu. Bu isim tutmadı. Åžimdi DışiÅŸleri Bakanı Abdullah Gül üzerinde duruluyor. Böylesine tutarlı, ömrü boyunca hep aynı ilkeleri savunmuÅŸ birinin bu göreve getirilmesi bence çok uygun olurdu!.. Ve Türkiye’de ‘ikinci kurtarıcı’ olabilirdi!Fakat gelin görün ki, dünkü gazetelerde okuduÄŸuma göre Abdullah Gül bu görevi istememiÅŸ. 30 AKP milletvekilini DışiÅŸleri Konutu’nda ağırlarken onlara şöyle demiÅŸ: ‘Son bir yılda çok yoruldum ve yıprandım. BaÅŸmüzakereci olmak istemiyorum.’ Ä°stemediÄŸine üzüldüm! * * *Geçen gün DışiÅŸleri Bakanlığı üst düzey diplomatları arasında -biraz da gülümsemeyle- ilginç bir söyleÅŸi oluyordu. ‘BaÅŸmüzakereci olarak kaynana Semranım atansın.’ Valla iyi fikir! Türk kamuoyu Semranım’ı benimsedi. Bazıları kızdı, eleÅŸtirdi, bazıları ona hayran kaldı. Ama ister istemez herkesin belleÄŸine yerleÅŸti. Türkiye Semranım depremiyle çalkalandı. Çalkantı sürüyor. Åžimdi ben, bu AB’nin karşısına Semranım’ı sürsek diyorum! Ancak kafamda kuÅŸkular var. ÖrneÄŸin, belki yabancı dil bilmiyordur. Ne çıkar, Tayyip ErdoÄŸan da bilmiyor ve her yere yanında özel tercümanlarıyla gidiyor. Sonracığıma vücut dilini iyi kullanıyor. Karşısındaki devlet adamının elini tutuyor, koluna giriyor, ensesinden çekiyor, sırtını sıvazlıyor. Ä°leride belki yanaklarından makas almayı da deneyecek!.. Ve bunlar bizim medya tarafından alkışlanıyor. Demek ki bunları yapmak gerekiyor!Bu özellikler Semranım’da da fazlasıyla var. Ãœstelik aÄŸzı laf yapıyor. Ä°lkeli, tutarlı, gerektiÄŸinde cazgır. Rol yapmayı, nerede saldırıp nerede geri adım atması gerektiÄŸini de iyi biliyor. Veririz yanına diplomatları ve teknik konuların uzmanlarını, ötesini Semranım’a bırakırız. Bence hak ve çıkarlarımızı teslim bayrağı çekmiÅŸ siyasetçilerden çok daha iyi korur.* * *Oturtalım baÅŸmüzakereci Semranım’ı AB’nin karşısına, en geç iki yıl içerisinde tam üyeliÄŸi kapmazsak namerdim! Önce tarama süreci olacakmış, müzakereler çetin geçecekmiÅŸ, AB bizden istedikçe isteyecekmiÅŸ, biz verdikçe verecekmiÅŸiz, iÅŸin sonu yine de Allah’a emanetmiÅŸ, bizi hiçbir zaman almayacaklarmış, bunların hepsi hikáye. Müzakere masasında karşılarında kaynana Semranım’ı gören, onunla muhatap olan Avrupa heyetleri birkaç ay sonra bunalıma girip bağırmaya, masadan kaçmaya, Türkiye’ye notalar vermeye baÅŸlayacaktır:‘Yeter artık, ne istediyse aldı. Kıbrıs sizin. Vizeyi kaldırdık. Türklere serbest dolaşım tamam. Tam üyelik 2006 yılında olacak. AB’nin bütün paraları size. GüneydoÄŸu müneydoÄŸu yok. Lütfen çekin artık bu kadını karşımızdan!’Halk kahramanı baÅŸmüzakereci Semranım bu AB iÅŸini kotardıktan sonra basın toplantısı düzenleyecektir:‘Bu iÅŸler bizim siyasetçilerin yaptığı gibi öyle kibarlıkla, alttan almakla, korkmakla, yalvarıp yakarmakla, diplomatik dille falan yürümezdi. Avrupalıları karşımdaki gelin adayları gibi görüp ona göre davrandım. Elde ettiÄŸim baÅŸarının bir tek sırrı vardır. Ben masada onların anlayacağı dille konuÅŸtum, hadlerini bildirdim.’Tatlı hayaller!Â
button