Hakan GENCE Fotoğraf: Emre YUNUSOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2011 00:00
Atilla Saral (44) meslekteki 25. yılını kutlamaya hazırlanıyor. Bu nedenle büyük bir parti ve sürpriz bir defile planlanıyor. Saral’la Bebek’te buluştuk, en büyük tutkusu motosikletlerle görüntüledik. Hem 25 yıllık kariyerini, hem de kadınları ve Yeşilçam geçmişini konuştuk.
Özgür olma hayalleri kurardım
AİLE
Ankara’da doğdum. Üç ablam var. Annem ev kadını, babam da serbest meslekle ilgilenirdi. Babam Osmanlı adamıydı. Hayatım okul ev arasında geçtiği için, hep özgür olma hayalleri kurardım. Mahalle kültürüyle yetiştiğimi söyleyebilirim. Liseyi bitirdikten sonra Vakko mağazalarında çalışmaya başladım. Vitrin tasarımı yapıyordum. Bir de sabahları markanın kıyafetlerini giyer, akşama kadar mağaza tezgahları arasında dolaşarak müşterilere tanıtırdık. Ardından beş çayları geldi. Müşteriler gelir, pasta ve keklerini yiyerek küçük defileleri izlerdi. Beni de bu defileler için seçtiler.
Gülben Ergen’le derecemiz aynıydı
OYUNCULUK
Ankara’daki bir mankenlik ajansından çağırılmamla modellik kariyerim başladı. Bu işte müzik kulağı çok önemli. Ritme göre yürümek sırlarımdan biriydi. Ancak kafam hep oyunculuktaydı. Hacettepe Üniversitesi’nin oyunculuk elemelerine gittim. 400 kişiden sadece dört kişi alıyorlardı. Kazanamadım ama frene basmadım. Bodrum’da birkaç mekanda DJ’lik ve barmenlik yaptım. O sırada dönemin önemli yapımcılarından Emek
Film’in sahibi Nazmi Özer’le tanıştım. Banu Alkan ve Serpil Çakmaklı’nın başrollerinde olduğu ‘Mavi Yolculuk’ filmi için teklifte bulundu. İstanbul’a geldim ama bazı aksilikler yüzünden filmde olamadım. O sırada Hürriyet 1987 yılının sinema kral ve kraliçesini seçiyordu. Hemen başvurdum ve kariyerimin dönüm noktalarından biri gerçekleşti; Türker İnanoğlu’yla tanıştım. 10 bin kişi arasından “Bu çocukla çalışmayı istiyorum” dedi. Yarışmanın birincisi, dört yıl bir yapım şirketine bağlı çalışacaktı. Neyse ki ikinci oldum ve herkesle çalışma fırsatı yakaladım. O yarışmanın ikinci gelen kraliçesi de Gülben Ergen’di.
Sosyal içerikli filmlerde oynamak isterdim
OSMAN SEDEN
Şansıma hep kadınları aldatan veya uyuşturucu kaçakçısı gibi, o dönemin en ilgi gören rolleri geldi. Ama sosyal içerikli projeler isterdim. Önce TRT’ye ‘Manken’ isimli bir dizi çektim. Ardından ‘Hanım Çiftliği’ dizisindeki Kemal rolü beni geniş kitlelere tanıttı. Sonra Zerrin Özer’le dönemin ilk konulu kliplerinden birinde oynadım. Osman Seden beni projelerine dahil etti. Evladı gibi gördü. Altı yıl çalıştık. Reklam ve filmlerin yanı sıra defileler de devam etti. Podyum beni her zaman manevi olarak besledi.
Cilt bakımı yaptırıyorum
FİZİK
1985’te de şimdi de 52 bedenim. Bunu korumak mesleğimin gereği. Herkes uyurken kalkıp, 13 kilometre yürüyorum. Erken yatıyorum. Yediklerime içtiklerime dikkat ediyorum. Cilt bakımı yaptırıyorum. Saçlarımı eskiden beyaza boyardım. Şimdi tam tersine siyah tonuyla grileştirmeye çalışıyorum. Hep kaşları çatık duran bir adamdım, ciddi olmamdan kaynaklanıyor. Hiçbir zaman bir arkadaş ortamında kahkahalar atarak oturmadım. Gençliğimde bir dönem maçoydum, şimdi öyle değilim. Yaşla birlikte o tür şeylerin boş olduğunu anlıyorsunuz.
İki kere gerçekten aşık oldum
KADINLAR
Bir şeyler paylaşacağım kadınlar ilgimi çekiyor. Örneğin doğayı çok seviyorum. Hayatıma giren kadın da doğayla ilgilenmeli, barlara gitmek yerine, konuşmayı ve sürprizleri seven biri olmalı. Eskiden hayatımda hep biri olurdu ama taktiklerim yoktur. Gözüme birini kestirdiysem, nasıl baktığımı bilmiyorum ama mutlaka elde ederdim. Fakat sadece iki kadına gerçekten aşık oldum. Ve onlarla uzun süreli ilişkiler yaşadım. Evlenmeyi düşünmüyorum ama çocuklarım olmasını hayal ediyorum.
AHU TUĞBA’YLA ÖPÜŞMEMİ UNUTAMAM
En unutamadığı defile: Faruk Saraç’ın
Atatürk’ün kıyafetlerini sunduğu Çırağan Sarayı’ndaki defile.
En unutamadığı film: Kadir İnanır’la oynadığımız ‘Cellat’ filmi.
Oyunculuğunu unutamadığı kişi: Banu Alkan. Çünkü 09.00’daki işe 12.00’de gelirdi. Hep kapris yaptı. Bunları görünce ‘Tanrım Beni Baştan Yarat’ şarkısını söylerdim.
En unutamadığı öpüşme sahnesi: Ahu Tuğba’yla ilk öpüşme sahnesi. Plajda kuma uzanmıştık. “Sahne bitti” dediklerinde hala yatıyordum.
Dönemin sevişme sahneleri: Biz öyle yastık falan koymazdık. Koysak da dayanmazdı. Hep aklıma başka şeyleri getirirdim. En iyi çözüm, belli olmasın diye, slip üzerine boxer giymekti.
En zorlandığı sahne: Morga giremem. Girdiğimde de ağlamaya başladım. Rol yapmıyordum çünkü babamı da öyle görmüştüm.
ESKİ MANKEN DEĞİLİM
Faruk Saraç’ın 25 senedir her defilesinde varım. Meslekteki 25. yılım için Faruk Saraç bir sürpriz hazırlıyor. Ayrıca bütün arkadaşlarımın ve basının katılacağı büyük bir parti planlanıyor. Bazen benim için ‘eski manken’ yazıyorlar. Neden eski manken olayım, anlamıyorum. Hala podyumdayım ve yeni mankenlerden de daha çok kazanıyorum. Takım elbise satacak marka, olgun mankenlerle de çalışır. 50 yaşında bir adam, defile izlerken kendini 21 yaşında bir mankeninin yerine koyamıyor. O zaman devreye biz giriyoruz. Türkiye’de üç senede bir, balon oyuncular yaratılıyor. Etrafları kameralarla doluyor. Sonra bir bakıyorsunuz, silinmişler. Böyle olmamaya çalıştım.