Başkasının iki yılda bitireceği işi ben üç ayda tamamladım

Öncelikle hayırlı olsun diyeyim. Nasıl gidiyor “Tam 90’dan”ın satışları?           �

- Satışları süper... Albüm, D&R listelerinde iki numaraya yükseldi.

Hiç kötü eleştiriler olmuyor mu?

- Yok, hiç kötü eleştiri almadım. Zaten neticede eleştiriyi dikkate alsam da bildiğimi yaparım.

Ne kadar zamanda hazırlandı bu albüm?

- Fikrin çıkması, insanlarla iletişime geçmemiz, repertuvarı hazırlamamız ve son olarak kayıtları tamamlamamız üç ayımızı aldı. Ama bu benim hızımla alakalı... Normalde iki yıllık bir proje olurdu.

Siz 90’ların müzikleriyle bu kadar ilgili miydiniz?

- Evet, genel olarak 90’lar popunu ben de severim. O yıllarda yaptığım şarkılar da var zaten.

Mesela?

- Soner Arıca’nın bazı şarkıları, Kerim Tekin’in şarkıları...

Bu proje için çıkış noktanız neydi?

- Bu parçalar 2012’de yapılsa ve tanınmamış kişiler okumaya kalka, ben düzenlemelerini nasıl yapardım diye düşündüm. Amacım aslında 90’lar rüzgarını günümüzde de estirmekti.

İSİMLERİ BİR ARAYA GETİRMEK ZOR OLMADI

Albümü alanlar hangi isim ve hangi şarkılarla karşılaşacak?

- Ferda Anıl Yarkın “Sonuna Kadar”, Demet Sağıroğlu “Kınalı Bebek”, İzel “Hasretim”, Mustafa Sandal “Benim Aşka İnancım Kalmadı”, Serdar Ortaç “Karabiberim”, Burak Kut “Benimle Oynama”, Metin Arolat “Dert Değil”, Yonca Evcimik “Bandıra Bandıra”, Mansur Ark “Sana Demedim mi”, Tayfun “Hadi Yine İyisin”, Sibel Alaş “Fem”... Bu kadar iyi bilinen şarkıları yeniden düzenlenmek kolay iş olmasa gerek...

- Aslında çok riskli. Albüm sıfır şarkılardan oluşsaydı çok daha çabuk kabullenilirdi. Ama insanlara zaten benimsedikleri şarkıları yeni düzenlemelerle sunmak ve dahası o halleriyle sevdirmek, kolay iş değil.

Peki bu isimleri bir araya gelmeye nasıl ikna ettiniz?

- Hiç zor olmadı çünkü çoğu birlikte çalışmasam dahi görüştüğüm arkadaşlarımdı. İlk telefon açtığımda “Sen mi yapıyorsun, senin projen mi” dediler. “Evet” yanıtını alınca da kabul ettiler.

NE OLDUĞUNU ANLAMADAN KULÜPTE ÇALMAYA BAŞLADIM

Bir süredir DJ’lik de yapıyorsunuz. O iş nasıl başladı?

- Kendiliğinden gelişti. Bir arkadaşım doğum gününde çalmamı istedi, sonra devamı geldi. Bir baktım bir kulüpte çalıyorum ve çalmaya devam etmemi istiyorlar.

Piyasada hızlı bir çıkış oldu sizinki...

- Evet, çok iyi kulüplerde ve etkinliklerde çaldım. En son Amsterdam’daki The Scent’te, Avrupa’nın en büyük barı Taksim’de çaldım. Mutfak benim için her zaman çok önemliydi. Kendi besteni, düzenlemeni yaparken DJ’lik de yapmak nefes almanızı sağlıyor.

Acaba artık çok iyi besteler çıkmadığı için mi eski şarkılar DJ setlerine taşınıyor?

- Bu aslında dönemle alakalı. İyi eser birçok doğrunun bir araya gelmesiyle oluşur. Çok iyi eserler yapılıyor aslında ama müzik sektöründeki sıkıntılardan dolayı doğru eserlerle doğru sanatçılar buluşmadığı için böyle hissediliyor olabilir. 90’lar bütün dünyada bu açıdan süper dönem olarak görülür. Bizde ise şarkılar çok iyiydi ama sound kötüydü. Ben ve benim gibi arkadaşlarım bu soundu düzelttik diye düşünüyorum.

Sizden önceki müzik adamları kötü iş mi çıkardı?

- Yok öyle söylemek yanlış olur. Ruh ve melodileri çok iyiydi ama teknolojik yetersizlikler vardı demek daha doğru. İyi ki onlar bu işi yapmışlar, sayelerinde bizler buralara geldik.

Bu zamana kadar en beğendiniz işiniz hangisi?

- Ben bir iş üzerinde çalışmamı bitirdiğimde beynimde sıfırlarım. Hatta bazen “Bu çalan ne?” dediğimde “Sen yapmıştın” dedikleri oluyor. Ama çok keyif aldığım albümlerden biri Mirkelam’ın “Mutlu Olmak İstiyorum”udur. Onun dışında Nathalie’nin “You’re My Music” ve Mustafa Sandal’ın “Kop” albümleri var.

İŞ HARİCİ TÜRKÇE MÜZİK DİNLEMİYORUM

Sürekli pop müzik dünyasında bulunmak müzikal anlamda sizi köreltmiyor mu?

- Açık söylemem gerekirse ben Türkçe müzik dinlemiyorum. Ama bu bir tepeden bakma durumu değil. Dinleyici olarak tercih etmiyordum çünkü hayatımın büyük bölümü Türkçe müzik yapmakla geçiyor. Arta kalan zamanda, o hafta Avrupa ve Amerika listelerine hangi şarkılar girmiş diye bakıyorum.