Başbakan'ın tüm danışmanları

Güncelleme Tarihi:

Başbakanın tüm danışmanları
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2005 00:00

Çok mu dikkat çekiciler? Yoksa insanlar, donanımı hep sorgulanan Erdoğan’ın mutlaka birilerine danışmak zorunda olduğuna inandıkları için mi hep tartışılıyorlar?

Erdoğan’a toz kondurmak istemeyenlerin, eleştirmek için kullandıkları kişiler olabilir mi? Ya da Erdoğan’ı eleştirmekten çekinenlerin günah keçileri? Herkesin kendine göre bir gerekçesi vardır tabii ama sonuçta bu ülkede başbakan danışmanları çok popüler. Tek bir tarif vermek zor. Birbirlerinden farklılar. Kimi koyu bir İslami geçmişe sahip, kimi Amerika’dan gelmiş, milletvekili olmuş. Kimi ulusalcı bir dış politika hedefliyor, kimi dünyaya daha liberal bir gözle bakıyor. Ortak özellikleri, parti içi dengelere uzaklar. Biri hariç, hepsi 51 yaşındaki Başbakan’dan ufak. Büyük olan da sadece bir yaş büyük. Tek tip olmadıkları gibi, aralarında zaman zaman çatışmalar da yaşanıyor. Örneğin Ömer Çelik, Egemen Bağış, Cüneyd Zapsu bir taraftaysa Ahmet Davutoğlu ve Nabi Avcı diğer tarafta. Yalçın Akdoğan da bu ikiliye nispeten daha yakın. Akif Beki ise biraz da yeni olmanın, gözde olmanın etkisiyle hepten ayrı. İdeolojik çatışmalar değil ama bu pozisyonları belirleyen. İş yapış şekli. Biri, diğerine, sormadan iş yapıyor diye kızabiliyor örneğin. Ya da insan ilişkilerinde başarısız gördüğünden, nem kapabiliyor. Ama sonuçta ekip çalışması bir şekilde gidiyor. İşte Başbakan’ın çevresindeki danışmanlar ve kısa portreleri.

ÖMER ÇELİK (37)

Tartışmasız en tartışmalı danışman

Tartışmasız şekilde, en tartışmalı danışman. Tayyip Erdoğan’ı ister yumuşak bulsun ister fazla sert, AKP içinde ister bir gruba yakın olsun, ister ötekine, hemen her AKP’li tarafından antipatik karşılanıyor. Bir defa herkes mutabık: Çok zeki. Ağzı müthiş laf yapıyor. Etkileyici, konuştu mu yakalıyor, şeytan tüyü var. Bunlar söyleniyor ama sonra ne vefasızlığı kalıyor ne oportünistliği. Pahalı parfümleri, şık pabuçları ezelden beri. Ama dış görünüş aynı olsa da, düşünceler epey değişmiş. Geçmişte Yaşar Kaplan ve Ali Bulaç gibi İslamcı isimlerle dergilerde çalışması, radikal bir dönem yaşadığına işaret ediyor. Hatta bir ara şair İsmet Özel’e ‘Abi söyle, fedain olalım’ diyecek kadar ileri gitmiş. Yeni Şafak, Yeni Yüzyıl, Star ve Sabah gazetelerinde yazarlık yaptı. Yeni Şafak’ta aşk yazarak başladı, Sabah’ta ağır siyaset teorileriyle bitirdi. Kırıkkale Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olduğu bir dönem de var. Söylenene göre, ‘abi’leri Çelik’i Beşir Atalay’a götürüyorlar ve üniversiteye girmesi için ricacı oluyorlar. Atalay, önce pek hevesli olmasa da, sonra ikna ediliyor ve Çelik’in akademi yılları böylece başlıyor. Başbakan’la tanıştıran kişi de Ali Bulaç. Daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yken. Başbakan yasaklıyken Abdullah Gül ile yakın oluyor. Yasak kalkınca tekrar Erdoğan’ın yanına geçiyor. Adana milletvekili. Gazi Üniversitesi’nde siyaset bilimi okudu. Partideki resmi görevi, Merkez Karar Yürütme Kurulu üyeliği. Sonuçta söylenen onca lafa, onca çapkınlık dedikodusuna rağmen hálá en güçlü danışman. Bir defa dış politikayla ilgili en ufak ayrıntı ondan geçiyor. Başbakan’ın konuşmaları da aynı şekilde. Yani hem kaleme, hem kelama bakıyor. Neden bu kadar üstüne gidiliyor denecek olursa, özellikle Ayşe Arman’a verdiği röportajdan sonra artmış tepkiler. Hani, insanı üç şey uçurur; aşk, puro ve motosiklet, dediği röportaj. Bekar.

EGEMEN BAĞIŞ (35)

Sadece iki karış uzağında

Aslında çevirmen olarak başlamıştı. Washington’da uzun yıllar Beyaz Saray tercümanlığı yapmış, Türkiye ile kurulan özel telefon bağlantılarında görev almıştı. Seçimlerden sonra bu sefer telefonun öbür ucuna geçti. AKP’den İstanbul milletvekili seçilip, Başbakan Erdoğan’ın yanında bulunmaya başladı. Hem de her yurtdışı gezisinde sadece iki karış uzağında. Başlarda, en iyi İngilizce konuşan Türk, deniliyordu ve danışman değil, sadece tercüman olarak görülüyordu. Ayrıca Türkiye’de fazla bulunmadığından, İslami çevrelere de pek yakın sayılmazdı. Ama çevirmenliği her şeyin bu kadar dış ilişkilere bağlı olduğu bir döneme denk gelince, üstelik mot a mot da değil, ben şimdi şöyle bir özet geçiyorum, deyip işini inisiyatif kullanarak yapmaya başlayınca etkinliği her geçen gün arttı. Öyle ki, hakkında, yurtdışında okuması için bursunu Korkut Özal buldu, diye dedikodular üretilecek kadar önemsendi. Politikaya uzak bir aileden değil. Babası Abdullah Bağış, 1974-79 arasında Adalet Partisi’nden Siirt belediye başkanıydı. Bingöl doğumlu ama aileden gelen Siirt bağlantıları, ona Başbakan’ın eşinden Cumhurbaşkanlığı’ndaki bazı görevlilere kadar uzanan geniş bir ilişki ağı sağlıyor. Sanatla da ilgili, Eczacıbaşı’ların kurduğu İstanbul Modern’in yönetim kurulu üyesi. Üniversitesi, Amerika New York’ta Baruch College. Lisansı işletme. Yüksek lisansı kamu yönetimi. New York’ta Turkish Link adlı bir çeviri bürosu var. Evli ve tek çocuklu.

CÜNEYD ZAPSU (49)

Amerika, Almanya ve Davos

Egemen Bağış ve Ömer Çelik’e yakın ama Erdoğan ile ilişkisi onlarınki kadar sürekli ve düzenli değil. İşin içinde Amerika ya da Almanya oldu mu ön plana çıkıyor. Seçimlerden önce, Erdoğan’ın Amerika’daki görüşmelerini ayarlayan kişi. Aynı zamanda Başbakan’ın iş dünyası ile köprüsü. Davos ve TÜSİAD ilişkileri ondan soruluyor. Ev toplantılarında, Türk burjuvazisine Erdoğan tanıtımları yaptığı biliniyor. Korkut Özal’a olan yakınlığı her zaman konuşulur ama ailesinin sahip olduğu Azizler Holding, İslami yönünü çok ön plana çıkarmıyor. Daha çok, BİM marketleri var ya, onlar da bizdenmiş, diye konuşulan, hep uzaktan bilinen bir grup. Birçok kişi için, biraz Ülker gibiler. Ancak BİM’in hissedarları arasında Kadir Topbaş’ın ailesinden de, Nakşibendi şeyhi olarak bilinen Emin Saraç’ın ailesinden de birilerinin oluşu Zapsu’yu hep bir siyaset odağı haline getiriyor. Bu noktaya gelen ilişkiler ise büyük oranda İslami çevrelerce çok yakından bilinen dedesi Abdürrahim Zapsu’ya uzanıyor. Abdürrahim Bey, 1. Dünya Savaşı’nda Saidi Nursi ile yan yana savaşmış, beraber Ruslar’a esir düşmüş biri. Savaş sonrasında ise İslami yayınlar çıkarmış ve Necip Fazıl’ın öncülüğündeki Büyük Doğu Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer almış. Failimeçhul bir cinayet sonucu ölen Kürt aydın Musa Anter de eniştesi. 1960 darbesiyle ailece Almanya’ya gidiyorlar. Sonra abisi Aziz Zapsu ile Türkiye’ye dönüyorlar ve Alman Lisesi’nde okuyorlar. Ortak kanı, Başbakan’ın yasaklı olduğu dönemlerde çok daha etkiliydi. Milletvekili olmaya gerek duymayacak ya da böyle bir hırs taşımayacak kadar. Evli ve üç çocuğu var.

AHMET DAVUTOĞLU (46)

En muhafazakar, Gül’den yadigar

‘Stratejik derinlik’ ve ‘komşu ülkelerle sıfır problem’ politikalarıyla ülkeyi Ortadoğu’ya yakınlaştıran isim, işte o. Türkiye’nin dünyada pergel ucu olmasını istiyor ve bu düşünceleri nedeniyle çevresinde neo-Osmanlıcı olarak tanınıyor. Çelik-Bağış-Zapsu üçlüsüne karşı Nabi Avcı ile yakın duruyor. Danışmanlar arasında siyaset bilgisi en çok itibar gören isim. Bu yönüyle devletle ilişkileri de daha sıkı. Ulusalcı politikaları, asker tarafından da zaman zaman dikkate alınıyor. Danışman oluşu, Abdullah Gül’ün Başbakanlığı zamanında gerçekleşti. Erdoğan da devam ettirdi. Muhafazakar görüşleri en baskın danışman. İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) tarafından kurulan Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi’nde bir dönem ders vermişti. Parti içinde çok kuvvetli bir itibarı var. Konya doğumlu. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde hem ekonomi hem politika okudu. Yüksek lisans ve doktorasını da yine burada tamamladı. 1999 yılında profesör oldu. Halen Beykent Üniversitesi’nde ders veriyor. Evli ve dört çocuklu.

NABİ AVCI (52)

Sarı silgili kurşun kalem meraklısı

Danışmanlar arasında, bir yaş da olsa Başbakan’dan büyük tek isim. Ama hitap şekli, ‘Nabi’ de değil ‘Abi’ de. Erdoğan Avcı’ya, ya Nabi Bey diyor, ya Hocam ya da Nabi Hocam. Son dönemlerde ismi çok tartışıldı. Hatta görevden alındığı söylentileri bile çıktı ama hálá resmi olarak başdanışman o. 20’li yaşlarda Veysel Vedat müstear ismiyle şiirler yazdı. Edebiyat ve sanat bilgisiyle en entelektüel danışman. İdeolojik olarak liberal, yaşam tarzı olarak muhafazakar. Politik duruşu, her ortamda bir denge unsuru. Geçmişinde de radikallik yok. Erdoğan ile tanışması, 90’lı yıllara uzanıyor. 1994 belediye seçimlerinde Erdoğan’ın seçim kampanyasını yürüten ekipten. O günden beri ilişkileri sürüyor. ODTÜ politika mezunu. Anadolu Üniversitesi’nde uzun yıllar iletişim dersleri verdi, son iki yıla kadar da Bilgi Üniversitesi’ndeydi. Hasan Celal Güzel’in, Turgut Özal’ın, Yıldırım Akbulut’un danışmanlıklarını da yapmıştı. Ahmet Davutoğlu’na yakın dururken Ömer Çelik ile aralarında bir sürtüşme olduğu konuşuluyor. Bu arada Yalçın Akdoğan da üniversiteden öğrencisi. Erdoğan’ın basın danışmanı Ahmet Tezcan’ın göreve gelmesinde ise aracı olan isim. Başbakan üzerinde eskiden daha etkin olduğu söyleniyor. Kurşun kalem meraklısı. Özellikle de sarı silgili olanlara. Evli ve beş çocuklu.

YALÇIN AKDOĞAN (36)

Önce anayasa şimdi resmi tarih

AKP içinde ona Doktrin Hocası diyorlar. Sebebi geçen yıl AKP Milletvekili Faruk Bayrak’ın yayınevi Alfa Yayınları’ndan çıkan ‘AKP ve Muhafazakar Demokrasi’ adlı kitap. Zaten yıldızının parlayıp, danışmanlık görevine getirilmesi de bu kitap sonrasına rastlıyor. Kitap, AKP’nin bir nevi anayasası. Özal’ın dört eğilimini işliyor. Erdoğan’ın özel siparişi. Ömer Çelik ile Ankara’da politik konuşmalar yaptıkları bir kafeden beri yakın arkadaşlar ama Ömer Çelik ne kadar politik bir role sahipse, o kendini o kadar apolitik konumlandırıyor. Politik manevralarla değil, ideolojiyle ilgileniyor. En son üstlendiği görev de, böyle bir tavır gerektiriyor zaten. Anayasayı yazdı, şimdi de AKP’nin resmi tarihini yazıyor. Erdoğan’ın yanında, gittiği her yerde, yaptığı her görüşmede notlar tutuyor. Bir gün toparladığında, AKP’nin liderlik tarihçesi olarak yayınlamak üzere. Yeni Şafak gazetesinde onun da bir yazarlık geçmişi var. Anadolu Üniversitesi’nde iletişim yüksek lisansı, Marmara Üniversitesi’nde siyaset bilimi doktorası yaptı. Evli ve iki çocuk babası.

AKİF BEKİ (34)

En yıpranmamış, en yeni, en genç

En yıpranmamış, en yeni, en genç danışman. Gruba bu yılın haziran ayında dahil oldu ve Amerikan başkanlarınınki gibi Erdoğan’ın sözcülüğünü yapmaya başladı. Gazeteci kökenli. 28 Şubat’ın savurduğu isimlerden. O dönem bir süre Amerika’da kaldı, dil öğrendi ve Kanal 7’nin Washington temsilciliğini üstlendi. 3 yıl sonra dönüp, Ankara temsilcisi oldu. Ahmet Hakan’ın ayrılmasından sonra da Hakan’ın Kanal 7’deki görevlerini devraldı. Asıl çıkışını, 2003’te yayınladığı ve Erdoğan’ın konuşma dilini analiz ettiği ‘Erdoğan’ın Harfleri’ adlı kitaptan sonra yaptı. Erdoğan’ın konuşmalarını incelemiş ve zihninin kodlarını çözmeye çalışmıştı. Önemli kararları perşembe günü aldığını söyleyecek kadar da iddialı bir çalışma ortaya çıkarmıştı. Başbakan beğenmiş olacak ki, şimdi soru sorulunca Erdoğan’mış gibi cevap vermeye çalışıyor. Görev tanımı en net olan o. Bingöl doğumlu. İstanbul Üniversitesi’nde Arap dili ve edebiyatı okudu. Evli ve tek çocuk babası.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!