Oluşturulma Tarihi: Temmuz 30, 2004 00:00
ERDOĞAN Ailesi İran’da çok rahattı. Kendilerini elbette ki evlerinde hissettiler. Kamusal alanda türban sorunu olmayan, tam tersine kara çarşafın, türbanın ya da başı bağlı olmanın zorunlu olduğu bir ülke.Erkekler özgür, kadınlar esir. Türk Başbakanı ve Türk heyeti orada harem-selamlık uygulamasına tabi tutuluyor ve hiç kimse hiçbir tepki vermiyor. Niçin versinler ki! Bay Başbakan’ın başı bağlı kızı da heyette yer alıyor. Kızlar artık babalarıyla birlikte geziyor. Ürdün, İran gezilerinde onlar var! Ama her nedense Fransa’da yok! Bu gezilere katılan gazetecilerden, işadamlarından para alınıyor. Bu paraların nereye gittiğini, nereye harcandığını bundan önce de sormuştum, yanıt gelmedi. Acaba Tayyip Bey’in kızı para verdi mi? Yoksa resmi heyet mensubu mu sayılıyor? İran deyince insanın aklına ister istemez Erdoğan Ailesi’yle ilgili bazı sorular da geliyor. Örneğin: Tayyip Bey kızlarını niçin ABD yerine İran’da okutmuyor? Orada daha rahat etmezler mi? El üstünde tutulmazlar mı? ***Dünkü yazımda İran’a gitmeden önce türban taktırılan, topuklarına kadar pardösu giydirilen ve bu acayip kılıktaki fotoğrafı gazetesinde birinci sayfadan yayınlanan Sabah’ın bayan muhabirinden söz etmiştim. Meğer TRT de aynı şeyi yapmamış mı! Herhalde koskoca TRT’nin de elinde erkek eleman olmadığı (!) için İran gezisine 2 adet bayan muhabir ve 1 adet bayan montajcı göndermiş. Bu uygulamaya imza atan ise bu kurumun başına getirilen Şenol Demiröz. TRT görevlisi ve devlet memuru bayan muhabirler de İran’da güzelce örtünmek zorunda kalmışlar.Cingözlükleri, kuralları hangi yöntemlerle delmeye kalkıştıklarını görüyor musunuz!Şu birkaç paragraf içinde yazdıklarım, Türk devletinin nerelere sürüklendiğini gösteren acı örnekler. Kısıtlı yetkileriyle Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer dışında bunlara ‘Dur’ diyecek hiçbir yetkili makam, kuruluş ve kişi, ne acıdır ki kalmadı. MÜJDELİ HABERLER... DÜÜÜTAma hep kötümser olmayalım. Kendimizi karamsarlığa kaptırmayalım. Biraz da iyi haberler verelim. Aydınlık Türkiye’nin müjdecisi olalım! Osmanlı İmparatorluğu döneminden beri yapılmakta olan, ancak hızlandırılmış katliam sonrasında durdurulan Ankara-İstanbul tren seferleri inşallah bir süre sonra yeniden başlayacakmış.İlk tren yola çıkarken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan istasyona gelip -hızlandırılmış trende yaptığı gibi- hareket düdüğünü uğurlu ağzı ve dudaklarıyla bizzat kendisi çalacakmış.Düüüüt! Başına ilk seferde olduğu gibi yine kırmızı trenci şapkası giyecekmiş. Elinde yine işaret levhası olacak ve onu kaldırıp makiniste ‘yürrüüü’ diyecekmiş.Görkemli törene ‘kişisel dostlar!’ Yunan ve İtalyan başbakanları, Ürdün kralı, İran başbakanı falan katılacakmış. Ankara-İstanbul hattını yeniden açan AB’ye aday AKP iktidarına, bu büyük başarısı nedeniyle o gün Ankara garında ayaküstü müzakere tarihi verilecekmiş. Muhteşem!..***İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden getirilen, bu konuda hiçbir bilgi ve deneyim sahibi olmadığı halde Ulaştırma Bakanı ve TCDD Genel Müdürü yapılıp uzman demiryolcu kadroları allak bullak eden ekip bu konuda hazırlıkları son aşamaya getirmiş. Makinistler için genelge hazırlanmış: ‘Ulan başımıza iş açtınız. Siz olmasaydınız bu kaza olmazdı. Allah rızası için yavaş gidin.’Sefere çıkacak yavaşlatılmış trenlerin üzerine büyük boy yazılar yazılmış:‘Maşallah.’‘Allah korusun.’‘Geçme beni, öperim seni.’‘Kaza Allah’ın takdiri.’Ayrıca her vagona yolcular neşesini bulsun diye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’ın büyük boy resimleri asılacakmış. Müjdeli
haber bunlar, müjdeli! Düüüüt!..
button