Başbakan Erdoğan’a bir 16. yüzyıl şeyhülislamından ‘haklısın’ fetvası

Güncelleme Tarihi:

Başbakan Erdoğan’a bir 16. yüzyıl şeyhülislamından ‘haklısın’ fetvası
Oluşturulma Tarihi: Kasım 01, 2004 01:55

Avrupa Anayasası’nın imza töreni münasebetiyle geçen cuma günü Roma’ya giden Başbakan Tayyip Erdoğan, liderler yemeğine katılacağı için o gün oruç tutmamıştı. Kanuni Sultan Süleyman’ın meşhur şeyhülislamı Ebussuud Efendi, bundan dört buçuk asır önce benzer bir konuda verdiği fetvada bu davranışın dini bakımdan mahzur teşkil etmediğini söylüyor ve ‘Davet sahibi incinecek olursa, o kişinin oruç tutmaması ve yemeğe katılması doğrudur’ diyor.

Osmanlı döneminde halk, kafasına ne takılırsa takılsın gidip şeyhülislama yahut müftüye sorardı ve en çok sorulan konuların başında da oruç gelir ve fetva istenirdi.

‘Fetva’ denince, akla padişahların savaş açmak, asileri katletmek veya şehzadeleri öldürebilmek için şeyhülislamlardan aldıkları dini izin belgeleri gelir. Ama fetva makamı olan şeyhülislamlığa sadece padişah değil herkes başvurabilir ve akla gelen her şey mesela ‘Eşime küfredersem boşanmış olur muyum?’ yahut ‘Sakalıma kına sürebilir miyim?’ gibisinden sorular da sorulabilirdi.

Soruyu soran kişi sorusunu ‘mesele’ adı altında bir káğıda yazar ve kendi ismini vermeden fetva makamına arz ederdi. İsimler soru kısmında da yer almaz, erkekler için Zeyd, Amr, Bekir, Halid; kadınlar için de Hind ve Zeynep gibi temsili isimler kullanılırdı.

Şeyhülislam cevabı gayet kısa yazar ve karşılığı ‘olur, olmaz, caizdir, değildir’ gibisinden bir-iki kelime ile verirdi ama böyle kısa cevapların yeterli olmadığı durumlarda ayrıntılı açıklamalar yapıldığı da görülürdü.

Kanuni Sultan Süleyman ve oğlu İkinci Selim dönemlerinde 29 yıl boyunca şeyhülislamlık yapan Ebussuud Efendi ile 1674 ile 1686 yılları arasında 12 yıl boyunca bu makamda bulunan Çatalcalı Ali Efendi, fetvaları en meşhur olan şeyhülislamların başında gelirlerdi.

Aşağıda, bu şeyhülislamların oruçla ilgili olarak verdikleri fetvalardan bazıları yer alıyor. Ebussuud Efendi’ye ait olan ilk fetvada, Avrupa Anayasası’nın imza töreni münasebetiyle geçen cuma günü Roma’ya giden ve liderler yemeğine katılacağı için o gün oruç tutmayan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu durumuna benzer bir konu ele alınıyor ve zorunlu bir yemek sebebiyle oruç tutulmamasının dini bakımdan mahzur teşkil etmediği söyleniyor.

İşte, oruçla ilgili birkaç eski fetva:

SORU: Orucunu hiç aksatmayan erkek, öğleden sonra bir davette hazır bulunmak ve orada yemek yemek zorunda ise orucunu tutmayıp o yemeği herkesle beraber yemeli mi, yoksa yememeli mi?

CEVAP:
Eğer oruç tutmaya niyet ettiyse, yememesi gerekir. Ancak davet sahibi yemek yemediği için incinirse, yemesi doğrudur.

SORU: Müslüman erkek, ramazan ayında özürsüz olarak oruç tutmadığı takdirde ne yapması lazım gelir?

CEVAP:
Müslüman olan öyle işyapmaz.

SORU: Adamın biri insanların toplu olarak bulunduğu bir yerde ramazan günü alenen yemek yese, ‘Özrün yokken niçin yersin?’ diye sorulduğunda da ‘Ramazan uydurmadır’ dese bu adama ne yapmak gerekir?

CEVAP:
Hemen katlolunması gerekir.

SORU: Adamın biri, bir başka adamı ramazanda yemek yerken gördüğü takdirde o adamı uyarmalı mıdır?

CEVAP:
Yemek yiyen kişi genç ve oruç tutmaya kadir ise uyarılmalıdır. Orucu eğer yaşlılığından dolayı tamamlayamıyorsa, uyarılması gerekmez.

SORU: Oruçluyken üç defa bayılan adamın orucu bozulur mu?

CEVAP:
Bozulmaz.

SORU: Oruçluyken yüzüne gül suyu sürüp koklayan adamın orucu bozulur mu?

CEVAP:
Bozulmaz.

SORU: Oruçlu olan adam nehre girip gusül abdesti alsa, orucu bozulur mu?

CEVAP:
Bozulmaz.

SORU: Adamın biri ramazanda oruçlu iken ağrısını dindirmek için dişine karanfil koyup da tükürüğünü yutar ama karanfili yutmazsa orucu bozulur mu?

CEVAP:
Bozulmaz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!