Güncelleme Tarihi:
Abdullah Avcı (46) teknik direktörü olmayan milli takım için düşünülen adaylardan. Kasımpaşa’da mahallenin abilerince keşfedilerek başlayan futbol hayatı, konuşulan bir teknik direktör olarak sürüyor. Çok emeğinin geçtiği Arda daha 16-17 yaşında bir oğlanken hocasındaki Mourinho ışığını görmüş. Yani Avcı teknik adamlığı kadar; saha kenarındaki iddialı tavırları ve modaya düşkünlüğüyle de dikkat çekiyor. Kendini aşma konusundaki hırsıyla bilinen Avcı’yı UEFA’nın verdiği prolisans eğitimi sırasında konuşturduk. Bu eğitim çok mühim, Avcı’nın deyimiyle “teknik direktörlüğün Schengen vizesi”. İki ders arasında Vefa Stadı’nın çukurlarını, Başbakan’ın futbol stilini ve çeyrek asırdır beraber olduğu lise aşkını anlattı.
Kasımpaşa’da mahallenin futbola meraklı çocuğu muydunuz?
- Aynen. Rampada, yokuşta durmadan futbol oynayan bir adam. Babam halen çalışan bir erkek berberi. Beni gemi yapımı meslek lisesine göndermek istedi, gidemem dedim. İki sebepten: Birincisi orada kız yok. İkincisi tulum giyemem, kendime yakıştıramam. Oradan alacağım para ayakkabıma yetmez dedim.
O zaman da giyim kuşama meraklı mıydınız?
- Çook. Sürekli Beyoğlu’na çıkar, vitrinlere bakardım. Çiçek Pasajı’na, Bacanak Birahanesi’ne, sinemalara giderdim. Gemicilik lisesinin sınavında boş kağıt verdim ve muradıma ererek Beyoğlu Ticaret Lisesi’ne gittim. Hareketli bir ortam, kızlar var. Bir yandan da forvet olarak futbola devam. Vefa’da başladım.
EŞİM OFSAYTI BİLMİYOR
O sıralarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da futbolcu olarak ün yapmış mıydı semtte?
- Adını duyuyordum. Ben Başbakan’ı futbolcu olarak da seyrettim. İmam Hatip’te okuyordu ve iyi bir futbolcu olacak diye biliniyordu. Kasımpaşa zaten küçük semt, futbolla ilgilenenler de haliyle birbirlerini tanıyorlardı. Mevki olarak da bana yakındı, santrfordu ama aynı zamanda savunmada da stoperdi.
Bugün olsa takıma alır mıydınız?
- Biraz daha çabuk olsaydı alırdım. Bugünün futboluna göre biraz ağır kalıyordu ama şu anki halinden de belli, bir fizik kalitesi var. Belki de özel çalışmaya tabi tutmam lazımdı.
Erken evlenmişsiniz. Eşinizle lisede mi tanıştınız?
- Evet, eşim Hülya benim iki sınıf altımdı. 25 yıldır beraberiz, benim elimde büyüdü. Çok güzel bir arkadaş grubum var liseden, hâlâ görüşüyoruz.
Eşiniz ofsaytın ne demek olduğunu biliyor mu?
- Hayır bilmiyor. Kalksın mı kalkmasın mı tartışmasını da bilmiyor (gülüyor). Büyük oğlum Mert’in de futbola merakı yok. Gitar çalıyor, güzel sanatlar lisesinde okuyor. Küçük oğlan Ege futbola merak sardı. Biraz kilosu var, futbolcu olabilir mi bilemem.
Hangi takımı tutuyorsunuz?
- Küçükken Galatasaray’ı tutuyordum ama bu meslekte artık öyle bir duygum kalmadı.
İki yıl önce Galatasaray’dan aldığınız teklife hayır demenizin sebebi neydi?
- Etik kurallara aykırı olması. İki hafta sonra Galatasaray-Büyükşehir maçı vardı ve ismime leke gelmesini istemedim. Maçı bıraktı, takımı sattı diyeceklerdi.
Pişman mısınız Galatasaray’ı geri çevirdiğiniz için?
Hiç değilim. Galatasaray’a kimse kolay kolay hayır diyemez ama aynanın karşısına geçtiğimde vicdanım rahat.
TERİM DUVARLARI YIKTI
“Teknik adam Türk olmaz” diyen gür bir ses var. Ne dersiniz?
- Bu düşünce Fatih Terim’le zaten yıkıldı. Bizim nesil de bunu değiştirmek için önemli adımlar attı. Tolunay Kafkas, pratik zekalı Metin Tekin ve Ertuğrul Sağlam favorilerim.
Hocanın karizmatik olması şart mı? Libidosu yüksek ve egosu kocaman 22 genci idare etmenin başka bir yolu yok mu?
- Yok. Mutlaka lider özelliğiniz olmalı. Kendime karizmatik demek istemiyorum ama bir otorite şart. Bizim futbolcularımız genellikle eğitimsiz ve sosyo-ekonomik bakımdan sıkıntılı. İyi malzemesi olmasına rağmen, elimizden kayıp gidenler de var.
Ne kadar demokratsınız?
- Son derece. Oyuncularımla çok iyi bir iletişimimiz var. Her şeyi konuşuruz, paylaşırız ve fikirlerini alırım. Evde de aynıyım
ARDA DÜNYANIN EN SEMPATİK ÇOCUĞU
Muhakkak spor akademisine yönlendirmiştir hocalarınız sizi...
- Mahallemizin abileri kimin iyi futbolcu olacağını bilirdi. Beni de ikinci ligdeki Vefa takımına yönlendirdiler. Altyapıda oynamaya başlayınca akademiye gitmekten vazgeçtim..18 yaşımdan 34’üme kadar mesleğim futbolculuktu. Futbolu bırakmaya yakın 4 senem de İstanbulspor’da geçti. İlk seneden sonra Cem Uzan takımı alıp İnterspor yapmıştı.
Teknik adamlığa nerede başladınız?
- Yine İnterspor’da. 1999-2000’de Ziya Doğan’ın yardımcısıydım. 3 seneden sonra 1,5 yıl da altyapı eğitimi verdim. Sonrasında Galatasaray’ın altyapısından teklif aldım.
Arda’yı sizin keşfettiğiniz doğru mu?
- Gittiğimde oradaydı. Kimliği bizimle ön plana çıkmış olabilir, ilişkimiz hâlâ çok iyi. Yıldız olacağı belliydi, ayrıca dünyanın en sempatik çocuğu. Özgüveni sayesinde bu noktaya geldi. Daha 16-17 yaşındayken bana “Mourinho” diyerek espri yapıyordu. Çalıştırdığım Genç Milli Takımı 2005’te Avrupa Şampiyonu ve dünya dördüncüsü oldu. Süper lig teklifleri gelince de İstanbul Büyükşehir Belediyespor’u tercih ettim.
Neden?
- Abdullah Avcı ismini 10 senede tırnaklarımla oluşturduğum için. Aynı takımda dört yıldır istikrarla çalışıyorum.
ANTRENÖR SAHNEYE ÇIKAN BİR YILDIZDIR
Saha kenarında dikkat çeken bir antrenör nesli var artık. Giyimine dikkat eden ve jestleriyle bir karakter ortaya koyan adamlar. İlk aklıma gelenler Mourinho, Fatih Terim ve Slaven Bilic. Biz bir sahnede rol alıyoruz. Düşünsenize, seyirci geliyor bizi seyretmeye! Ben şahsen giyinmesini de çok severim ve oyuncunun
karşısında şık ve özgüvenli durmak da motive edici bir şey.
AVCI’NIN AVLADIKLARI
Kitap: CEO Gibi Düşünmek (D.A. Benton), Aşk (Elif Şafak), Brooklyn Çılgınlıkları, New York Üçlemesi (Paul Auster), Ömrümden Uzun İdeallerim Var (Suna Kıraç).
Müzik: Sezen Aksu’nun Harbiye Açıkhava konserinin ayrı bir yeri var. Brooklyn Funk Essentials ve Sarah Brightman.
TV dizisi: Hatırla Sevgili, Çemberimde Gül Oya, Bu Kalp Seni Unutur Mu?
Film: Abimm, Babam ve Oğlum,
Issız Adam, Morrie ile Her Salı, Ölü Ozanlar Derneği.