Başardığım en iyi şeymiş gibi geliyor

Güncelleme Tarihi:

Başardığım en iyi şeymiş gibi geliyor
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 07, 2010 00:00

Tuba Ünsal, Los Angeles'ta doğum yapacağı günleri sayarken XOXO The Mag dergisi için Hamilelik Manifestosu'nu yazdı.

Haberin Devamı

Ãœnlüyken kendimi, yeni memeleri çıkmış genç bir kız çocuÄŸu gibi hissederdim.     Â

Derginin ekim sayısına mektup yazan Ãœnsal yazıda şöyle diyor: Â

  "Hamile kaldığım ilk aylarda hatta ilk beÅŸ ay, kimse bu durumdan haberdar deÄŸildi. Evin salonundaki koca filmden bahsetmeden yaÅŸamak gibi bir ÅŸeydi benim için. Hayatınızın en özel zamanları; vücudunuz deÄŸiÅŸiyor, tamamen duygusal bir roller coster içerisindesiniz ve baÅŸka bir duyguya saniyeler sonra geçiÅŸ yapabiliyorsunuz. Tüm bu yaÅŸananları kimseyle paylaÅŸmıyor, kendinize saklıyorsunuz. Zor bir süreçti, çünkü herkese bu durumu anons etmek ve hatta elime "yeah i got it" yazan bir pankart alıp dolaÅŸmak istiyordum. Hamilelik modası denilen ÅŸey, kafamda o günlerde ÅŸekillendi. Hatta hamilelikle pek alakası olmayan en rahat kıyafetlerimi, "aman kimse anlamasın, huzurumuz bozulmasın" düşünceleri arasında seçtim. Ve ortaya "zıpır anne tuba modası" çıktı. Bu dönemlerde anne adaylarına yakıştırılan cicili bicili beyaz yaka elbiselerden, sizleri kadınlardan uzaklaÅŸtıran ayakkabı seçimlerinden, siyah tayt üzerine bol trikolardan oldum olası nefret etmiÅŸimdir. Anlıyorum, kendinizi en rhat hissetmeniz gereken bir dönemdesiniz. ama biraz daha akıl fikirle bu iÅŸ daha "stylish" hale gelemez mi? gerçekten vücudunuzda oluÅŸan deÄŸiÅŸikliklere, fikir olarak alışmanız oldukça zaman alıyor ve zaman zaman moraliniz bozulup eski hoÅŸ hallerinizi istiyorsunuz. Ä°ÅŸte böyle günlerde, kıyafetlerinizde minik bir dokunuÅŸla yapacağınız enteresanlıklar moralinizi yerinize getiriyor. bunu makyajsız suratınıza konduracağınız mat bir kırmızı rujla bile halledebilirsiniz. birkaç yıl önce aldığım, kollarından tütüler çıkar, penye kumaşıyla da güncelliÄŸi yakalayan penye elbisemi her giydiÄŸimde koca göbeÄŸimle acayip ilgi odağı olmaya baÅŸladım. sonrasında ise bu iltifatların çok hoÅŸuma gittiÄŸini hissettim. Çok garip. Normalde, yaptığım iÅŸe raÄŸmen insanların bana bakmaları çok hoÅŸuma gitmez. Kendimi, yeni memeleri çıkmış genç bir kız çocuÄŸu gibi hissederdim. Benim için dikkatlerin üzerimde olması her zaman risklidir. Çünkü elimi ayağımı toparlayamam, nereye koyacağımı bilemem. Bu durum hamilelikte biraz deÄŸiÅŸti. Kimileri, iyice belirginleÅŸen karnına dokundurmaz bile; oysa ben, her gün ufaklığı daha karnımdayken sevmeye baÅŸlasın durumlarındaydım. Ne bileyim, hoÅŸuma gidiyor iÅŸte! Sanki baÅŸardığım en iyi ÅŸeymiÅŸ gibi geliyor.Â

Haberin Devamı

Giyim kuşam, hayatımda hiçbir zaman "örtünmek" amaçlı olmadı. Hep özen göstermek gerektiğini düşünürüm. Özen göstermek derken, şıkırtılı bir görünümden bahsetmiyorum ya da bir sürü para döküp marka böceğine D&G vitrinine de dönüşmekten... Bazen de süklüm püklüm, New York sokaklarındaki evsizler gibi hatta lahana gibi kat kat giyinilebilir. Felsefem, özenerek, hiç özenmemiş gibi görünmek. Çok şanslıyım; hamileğimin en "şişkin" dönemlerini Los Angeles'ta, herkesten uzakta geçirdiğim için... Daha huzurlu olmak, kendimle kalmak istedim. Ben, giydiklerime ve görüntüme özen gösterdikçe, "korse giyiyor ayıp, bu nasıl hamile pek bakımlı" laflarını duymaktan daraldım. Sanki kimsenin bilmediği, ama imzalanmış ve kabul edilmiş bir "hamilelik manifestosu" var ortalıkta. Hamile kızımız, en masum, cicili bicili elbiselerini giyecek, mümkünse pembe tonları seçilecek, ayaklarda florance nigtangale ablanın bile "off" dediği sabolar, ille de siyah taytlar ve göbekte büzüle bluzlar olacak. Karşıt durmak, düzene çomak sokmak, her ortak fikirsizliğe anarşistlik yapmak lazım...

Haberin Devamı

Ta ta ta taaam!!! Farkındaysanız, yeni hamilelik manifestomuz yavaş yavaş oluşmaya başlamıyor. Kırmızı rujlar, Juno filminden fırlamış şort ve tshirtler , hafif lolita kıvamları, her kılıkta converseler, en şahane gece elbiselerinin bile üzerine giyilebilen deri ceketler (aman kızımız üşütmesin)... Yani hem rahatıma düşkünüm hem de hamileyim. "Ne olmuş, hayat aynen devam ediyor ve ben çok mutluyum" mesajları... Ha, bir de unutmadan şu "bbay on board" yazılı çok esprili insanı hayattan soğutan kıyafetler de var. Bir keresinde rol gereği hamuleydim ve kostümcülerimiz üzerime bütün gıcık kıyafetleri giydirmişlerdi. Vıcık vıcık hamileydim ve giyeyim diye göbeğimde her hafta yenilenen "cırt cırtlı", "çıkarıp değiştirilebilen" "üç ay, altı ay, bakın şimdide 8 ay oldum" tshirtlerinden ble bulmuşlardı. ben de kaşla göz arasında başka şeyler bulup yapıştırıyordum göbeğime! Bu süreç çocuk doğurunca da aynen devam ediyor. Ortalık bu kez, pembe cici kıyafetler empoze edilen minik bebeklerden geçilmez oluyor. Hal böyle olunca -arz talep meselesi tabii ki- kıyafet üreten ağabeyler de ileride hep böyle cicili bicili elbiseler üretiyorlar. işte bu karmaşanın içinde bana Los Angeles ilaç gibi geldi. Burada sayısız alternatif var. Hem de en az paraya. Dilediğiniz zaman "en Kate Moss anne, en Courtney Love bebek" oluveriyorsunuz. Bakalım ilerleyen günler ne gösterecek. Kafama saksı falan düşmez ve bir anda sevgi böceğine dönmezsem buralarda herkesten çok uzakta, mutlu mesut, ayağımda converselerim ve yırtık jean şortumla doğuma gidiyor olacağım. Gururlu ve tatlı bir gülümsemeyle...

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!