Deniz İNCEOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2009 00:00
Öyle bir grup düşünün ki 14 yarı çıplak adam kocaman davullarla sahneye çıkıyor ve büyük bir gürültü kopartmaya hazırlanıyor. Japon davul grubu Kodo’nun gösterisi gerçekten muhteşem. Tıpkı isimlerinin anlamı olan “kalp atışı” gibi tempolu, eğlenceli bir gösteri sunuyorlar.
1981’de kurulduktan sonra beş kıtada üç binden fazla konser veren grup, taiko isimli geleneksel Japon davullarını kullanıyor. Topluluğun en önemli özelliklerinden biri, Japonya’da sahne sanatları adası olarak bilinen Sado Adası’nda, kendi köylerinde yaşamaları. Japonya’nın baskıcı politik rejimi döneminde politikacı, entelektüel ve sanatçıların sürüldüğü bu adaya Kodo, 38 yıl önce taşındı. Buradaki kuş ve rüzgar sesi, el değmemiş doğa, onların en büyük ilham kaynağı. Adadaki okullarında bir yandan da yeni Kodo üyelerini yetiştiriyorlar. Bu yıl 20’den fazla Avrupa ülkesinde sahne alacak olan Kodo, “One Earth 2009” dünya turnesi kapsamında İstanbul Kültür Sanat Vakfı desteğiyle 15-16 Haziran’da Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’nde de konser verecek. Grup üyelerine yaşamlarını sorduk.
Sürekli dünyanın dört bir yanında konser veriyorsunuz. Japonya’da ne kadar kalabiliyorsunuz, bu hayatınızı nasıl etkiliyor?
-Yılın dört ayını yurtdışında geçiriyoruz. Dört ay Japonya’da konser veriyoruz. Kalan sürede köyümüzün bulunduğu Sado Adası’nda yaşıyoruz. Burası çok güzel ve kültürel zenginliğe sahip bir yer. Genellikle bir arada yaşıyoruz, sohbetler ediyoruz,
yemek pişiriyoruz. Büyük bir aile gibiyiz.
Sado Adası’nda eğitim alan herkes konserlere çıkabiliyor mu?
-Adadaki okulumuzda sadece müzikal anlamda değil, bedenen ve ruhen de geleneklerimiz öğreniliyor. Her yıl nisan ayında katılımcılar iki yıllık eğitime başlıyor ve hep birlikte yaşıyorlar. Burada taiko, dans, şarkı ve diğer geleneksel sanatları öğreniyorlar. Ocak ayında da bu gruptan seçilenler bir yıllık deneme sürecine giriyor.
? Profesyonel olduğunuz başka meslekler de var mı?
-Her yıl Sado Adası’nda “Earth Celebration” (Yeryüzü Kutlamaları) adında bir festival düzenliyoruz. Bunun dışında bir de “Earth Furniture” (Yeryüzü Mobilyaları) adında bir mobilya şirketimiz var. Tabii küçük gruplarımız ve kayıtlarımız da oluyor.
DİNİ BİR GRUP DEĞİLİZKodo’nun hayat felsefesi nedir?
-Kodo için dini bir grup deniyor. Belki bunun sebebi, gösterilerimizin bazı bölümlerinde çeşitli seremoniler olmasıdır. Kodo’nun da herhangi bir dini görüşü yok, üyeleri de istedikleri dine inanabilir.
Müzik için mi yaşıyorsunuz, müziğinizle vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
-Dünya, içindeki insanları ve kültürleriyle büyük bir değişken. Patlayan dünya nüfusu ve hızla gelişen iletişim çağı, zıt kültürlerin birbirini tanımasına çok yardımcı oluyor ama bu, harmoniyi daraltıyor. Eski zamanlardan beri taiko, toplumun sembolü oldu. One Earth (Tek Dünya) turnemizle dünyaya Japon davullarının sesini dinletiyor, taiko’yla dil ve kültürler arasındaki bariyerleri yıkıyoruz.
Neden sürekli grup elemanları değişiyor, bunun negatif etkisi olmuyor mu?
-Kodo’nun temelleri 40 yıl öncesine dayanıyor ki bu diğer taiko gruplarından çok farklı bir durum. Gruba yeni katılan gençler, enerji ve yeni fikirler katarken yaşlılarsa deneyimleriyle bir hazine niteliğinde. Üye değişimini çok dikkatli yaptığımız için etkisi pozitif oluyor. Gruba yeni yetenekler ve fikirler giriyor. Bu sebeple de repertuarımız geniş.
Kodo’da kaç kişi var?
-Sahneye çıkabilen toplam 28 kişi var. Şu sıralar gösteriyi 13 performansçı sahneliyor. Bunun dışında Kodo Köyü’nde 50’den fazla kişi yaşıyor ve çalışıyor. Yaş ortalamasıysa sürekli değişiyor.
ANTRENÖRLE TURNEYE ÇIKIYORUZGösterilerinizde çok fazla enerji harcıyorsunuz. Bunun için özel bir
diyet ya da egzersiz uyguluyor musunuz?
-Evet, gösterilerimizde enerjimizi sonuna kadar kullanıyoruz. Ama bunun için özel bir diyet, egzersiz yok. Sado Adası’nda taze yerel yiyeceklerle besleniyor, temiz havada egzersiz yapıyoruz. Antrenmanlarımız ise biraz sıra dışı. Profesyonel atletler gibi çalışıyoruz. Antrenörümüz turneye bile geliyor ama yine de herkes kendi beden ve enerjisinden sorumlu. Yani aslında bir sırrımız yok, sadece çok çalışıyor ve bunu her gün yapıyoruz.
Gösterilerinizin en ilginç yanı sizce hangisi?
-Bu, izleyiciye, ülkeye ve kültüre göre değişiyor. Ama özellikle Amerika ve Avrupalılar, Japonlar bu ülkelerde daha yaygın yaşadığından coşkularını daha açık dile getirebiliyor.
Türkiye’deki gösteride kaç dansçı olacak?
-14.
Bu kadar kalabalık bir grupta başınızda şef olmadan senkronizasyonu nasıl sağlıyorsunuz?
-Yıllardır sürekli pratik yaparak.
DAVULLARA DOKUNMAK YASAKGrup üyeleri, yıllarca sadece davulların nasıl çalınacağını değil, nasıl taşınacağını da öğreniyorlar. Çünkü her biri büyük ve ağır olmalarına rağmen çok kolay kırılabilen pahalı davullar. Bu yüzden hepsi, davullarla ruhani bir güç yardımıyla başa çıkabildiklerini düşünüyor. Bunun için davulların taşınmasında yardım alıyorlar ama sahnede onları kimse elleyemiyor. Çünkü birinin başına bir şey gelse Japonya dışında bir yerde telafisi mümkün değil. Tamiri de ya haftalar sürüyor ya da hiç olmuyor.