Güncelleme Tarihi:
Nejat İşler'i ilk olarak "Şehnaz Tango" dizisindeki uzun saçlı asi genç olarak tanıdık. Hemen ardından ayaklarını masanın üzerine uzatmış, "müziğimiz biraz sert diye neden süt içmeyecekmişiz?" diyen haliyle arz-ı endam etti reklam kuşağında... Ve bir süre sonra adı hep rock müzikle anılır oldu. Yüxexes dergisi, ünlü oyuncu ile ortağı olduğu Tezgah adlı mekanda buluşup, müziğin hayatına kattığı şeyleri sordu.
Nejat İşler'in rock müzik ile tanışması 1985-1986 tarihlerine denk geliyor. "Bir arkadaşım bir gün bir kaset getirdi: L.A.Guns... Dedim ki bu adamlar tamamdır ya, benim isteyip de yapamadığımı yapıyorlar!" L.A.Guns'ın Crocked and Loaded albümü, arkasından Stryper derken bir şeyler başlıyor ve sonra da film kopuyor zaten...
Daha ufacıkken belliymiş aslında böyle asi bir tavrı olacağı, 5 yaş civarında anne babasına "Niye getirdiniz beni dünyaya?"diye soran bir çocukmuş Nejat İşler!
OYUNCULUĞA SEVEREK BAŞLAMADIM
Sinema, oyunculuk demişken... Bir de oyunculuk konusundaki düşüncelerini almak istiyoruz: "Oyuncu olmak benim için tesadüfi bir şey. Yani ben çok severek ve tutkuyla falan oyuncu olmadım. Böyle oluğu için de ilk zamanlarda çok bir beklentim yoktu, sonraları tecrübe ile oluştu elbette ama o zamanlar en rahat edebileceğim, çok fazla yorulmayacağım işleri seçmeye karar verdim tabii ki. Çünkü bir laf var Türkiye'de, ki bence profesyonelliğin en güzel tanımıdır: İşi bileceksin, işe gitmeyeceksin!"
BAŞARILI BİR HERİF DEĞİLİM
İyi bir müzik dinleyicisi olmanın dışında müziğin yapımına katkıda bulunma girişimlerinin de olup olmadığını soruyor ve 90'lı yıllarda birkaç vokal girişimi olduğunu öğreniyoruz: "Ama başarılı bir herif değilim kesinlikle!" Çok hoşuma giden bir laf var: 'Dünyada neden meslekler var? Herkes müzisyen olamadığı için!" Bence çok iyi bir laf. Çünkü müzik çok acayip bir şey!"
En Son Mehmet Günsur'un düğünü için bir geceliğine kurulmuş ve o nedenle de adı "One Night Stand" olan bir grubu var! Nejat grupta bas çalıyor. Hâlâ arada sırada bir şeyler çalıyormuş kendi kendine, ama müzisyenlik söz konusu olduğunda çok mütevazı duruyor: "Öyle ucundan bir şeyler çalıyorum işte, hâlâ... Bir de arada sahneye fırlayıp birkaç tane şarkı söylüyorum..."
Bir dinleyici olarak günümüzde Türkiye'deki rock müzik ortamı ile ilgili hoşuna giden şey; nihayet artık gerçekten bir şeyler yapmak isteyen birilerinin kendilerine var olma şansı bulabilmesi: "Çünkü pazar öyle büyüdü ki, herkese şans veriyorlar artık. Allahtan! Bu aşağılıkça bir tavır aslında ama işini yapmak isteyen bir sürü insana da yarar. Bir şey bilirim ve onu takip ederim; birine 'iyi film çeken yönetmen' demen için en az 3 tane iyi filmi olması lazım. Aynı şekilde birine iyi müzisyen demen için de 3 tane iyi albüm yapmış olması lazım. Şarkı değil ama albüm! 3 taneyi tutturan çok az isim var, hem Türkiye'de hem de dünyada! Listelerde kaçıncı sıraya gelirsen gel, o 3 albümü yapman lazım. İnandığım birileri var mı peki Türkiye'de ya da dünyada? Var, olacak da. Ama zor bir dönemde yaşıyoruz her şey için...
KORSAN YANLISI SANATÇI
Korsan ve mp3 konusuna gelince, insanların bu olaya bu kadar takılması canını sıkıyor, çünkü o tam tersi korsandan ve mp3 indirmekten yana: "Efendim, CD satışları falan filan... Öyle bir şey yok, eğer samimiysen ve kendi müziğinin dinlenmesini istiyorsan bunlara takılmazsın. Malı üreten, düşünen, emek veren kişi bunlara takılmaz. Takılanlar, bunların üzerinden para kazananlardır! Bizim müziğimizi dinleyen insanların çoğu bilinçlidir. O yüzden bir sorun olmaz. Ben de bilinçli tüketicinin hastasıyım."
Ama korsan kitap söz konusu olduğunda durum farklı. İşin içine matbaanın girmesi kalitesizlik ve hata riskini artırdığı için korsan kitabı sevmiyor.
Mp3 konusuna sıcak bakmakla birlikte kalitesizliğin de karşısında duruyor Nejat İşler. Aslında sıkı bir plak hastası. "Benim için plak çok kaliteli bir şey. Onun üzerine bir şey de büyük ihtimalle gelmeyecek. Dışarıdan bakan biri için çok para kazanan biri olabilirim ama hâlâ evimde stereo dinlemeyi seviyorum. Plağın yeri çok ayrı benim için, keşke bugün de herkes sırf plak bassa! Yurtdışında basıyorlar ama bizde maalesef bitti."
BİZİM KAPIDA GÜVENLİK OLMAZ
Ortağı olduğu Tezgah'ta en çok önem verdiği iki şey var: Kapı ve tuvalet. Tuvaletler her zaman temiz olacak ve kapı önünde güvenlik olmayacak! Peki hiç güvenlik sorunu yaşamamışlar mı? "Çok yaşadım. Ama yine de güvenlik almayacağım. Çünkü benim çok kapıdan döndüğüm oldu, çok itici. Gerek yok. Neyi koruyorsun ki içeride? Çok rahatsız olduğum zaman dayıyorum Sepultura'yı, açıyorum sesini de, zaten çekip gidiyorlar. Kalıyorsa da dursun zaten, tamamdır, Sepultura'ya alışacak belli ki...
Galatasaray Lisesi'nden Cezayir Sokağı'na doğru giderken sağda yer alan, kitapçı, cafe ve bar olarak hizmet veren Tezgah, üç arkadaşın (Nejat, Ferruh ve Sinan) 1991 yılında Teşvikiye'de açtıkları seyyar tezgahın bir uzantısı ve onlar için çok önemli. Hatta tabelada "Teşvikiye'deki Tezgah" yazıyor aslında ama uzun olduğun için "Tezgah'ı bırakmışlar: "O soğuklarda tezgahta beklerken, böbreklerinizi kaybedip siyatik olurken, hayalimiz hep 'sıcak bir yerde, ne olur sıcak bir yerde bir şeyler yapalım' idi. O yüzden bu dükkanı açtık aslında. Burası bizim çocuğumuz, 17 yıllık hamileliğin çocuğu..."
BİRA PARASIYLA KONSERE GİTTİ
Konserler de Nejat İşler'in beslendiği bir başka alan. Sevdiği grupların konserlerini kaçırmamaya özen gösteriyor. Kaçırdığı için en çok üzüldüğü konser ise Bostancı Gösteri Merkezi'ndeki Alan Parsons Project konseri olmuş. Gidememe nedeni ise aynı gün Fenerbahçe'nin maçı olması! Eğer kesinleşirse Kıbrıs'taki Pink Floyd konseri, bu yaz gitmek istediği konserlerden bir tanesi. "Pink Floyd kesinlikle Türkiye'ye de gelmeli, biraz müzik dinleyelim" diyor. Pink Floyd dışında Türkiye'de görmek istediği isimler Toto ve Journey.
Konserlerle ilgili pek çok ilginç ve güzel anısı var Nejat İşler'in; 91'de Açıkhava'daki Jethro Tull konserine girebilmek için mahalle bakkalından aldığı biraları bir araba buzluğuna koyup satmış ve ondan kazandığı parayla, normalde 2 gün olup da yoğun ilgi nedeniyle 5 güne çıkarılan konserin 5 gününe de gitmiş! Bir keresinde yine Açıkhava'da, şimdi kimin
Türkiye'nin en güzel rock şarkıcısı Yıldız Tilbe
Nejat İşler kendini sadece rock müzik ile sınırlamıyor aslında, her şeyi dinliyor: "Yıldız Tilbe benim için Türkiye'nin en güzel rock şarkıcısı mesela... Arif Sağ, Türkiye'nin Joe Satriani'si... Burhan Bayar, Müslüm GÜrses'e yaptığı düzenlemelerde Türkiye'nin John Kalodner'i... Türkiye'de rock var! Bir düşünsene aslında 70 milyon asinin arasında yaşıyorsun! Yani burada anarşist olmanın pek bir manası yok, çünkü herkes öyle!"
Aort damarım kesik yaşıyorum
Şöhret, Nejat İşler'in baş edemediği en büyük sıkıntı. Karşısına çıkan insanların Nejat'a değil de "Nejat İşler"e bakması onu rahatsız ediyor. Herkesin bakışını üzerinde hissetmeden toplu taşıma araçlarına binememek örneğin, bir oyuncunun en önemli beslenme kaynaklarından olan "hayatı gözlemleme" imkanını elinden alıyor. Bu hakkı elinden alındığı için de doğal olarak tepkili bu duruma. "Aort damarım kesik yaşıyorum şu anda. Ben insanları seyredemedikten sonra ne anlamı var? Onlar bana bakarken ben onları nasıl seyredebilirim ki!"
Echoes Production'dan Bülent Burgaç Whitesnake'i Türkiye'ye getirdiğinde, Nejat'a hayranı olduğu David Coverdale'i İstanbul'da dolaştırmasını teklif etmiş. "Durdum ve düşündüm. Şimdi David Coverdale ve ben mesela bir kebapçıya gitsek, kebapçı hangimize hürmet eder? Maalesef bana! Yanımdaki David Coverdale, koskoca dünya starı yani! Ama adam onu tanımaz ki! Dolayısıyla ona böyle bir şey yaşatmak istemedim, çünkü ben yalanım yani! Yanında ezilip büzülmek istemedim ve giremedim o işe, yapmadım..."