Güncelleme Tarihi:
Filmin galasına katıldığınızı biliyoruz. Senaryonuzun filme uyarlamasını nasıl buldunuz?
- Filmi birkaç aşamada izlemiştim. Bitmiş halini ilk kez galada gördüm. Senaryonun, dolayısıyla filmin temel özelliği doğru olması. Senaryo bir yana; dürüstçe söylemeliyim, filmi çok beğendim. Hem çocukları ve gençleri, hem büyükleri kucaklamaya çalışan bir film üretmek, bu hele Atatürk konulu ise çok güçtür. Yönetmenden en mütevazı emekçiye dek herkes bu güçlüğü aşmak için elinden geleni yapmış, sonunda başarmışlar. Yönetim bakımından yalın, akıcı bir anlatım, abartısız, bilinçli, incelikli bir oynayış. Bu nitelik, dikkat, özen ve emek, seyirciye geçiyor. Mutluyum. Bu arada galada Atatürk dönemini yaşamış, onu tanımış, yakını olmuş kimselerle bir arada bulunmak da çok güzel bir olaydı. Sayın Ülkü Adatepe de oradaymış ama ben saygı sunmak imkanını bulamadım. Niye ona filmde yer verememiştik, onu anlatmak isterdim. Ülkü, Atatürk’ün çocuk sevgisinin sembolüdür. Ama o şirin çocuğa benzer çocuk bulmak sorundu. Benzetmek için küçücük bir çocuğa o ağır makyajı yapmak doğru olmayacaktı. Cumhuriyeti özetleyen klibin içinde resmine yer vermekle yetindik. Onuncu Yıl, Dağ Başını Duman Almış marşlarını da kullanamadık. Telif hakları sahipleri çok yüksek telif istediler çünkü. Bizi ücretin yüksekliği değil, millete mal olmuş marşların ticaret konusu yapılması şaşırttı ve üzdü. Vazgeçtik. Anlaşıldığına göre yakın tarihimizle ilgili bir filmde, bir dizide o iki güzel marş kullanılamayacak. Telif hakkı sahiplerinin bu konuyu bir daha sakin sakin düşünmelerini dilerim.
Oyuncu seçimlerine etkiniz oldu mu? Halit Ergenç seçimi kimindi mesela? Anlatıcı dede rolünde sizi temsil ettiği düşünülen Çetin Tekindor’un oyunculuğuna dair düşünceleriniz neler?
- Sanatçıların seçimini yönetmen ve yapımcı yaptı. Seçimlerini çok beğendim. Haklı çıktım. ıki sanatçı da doğallıktan kıl kadar ayrılmadan, büyük oyun çıkardılar. İkisini de kutluyorum.
Senaryonun mesajının filme iyi yansıtıldığını düşünüyor musunuz? Bir eksiklik duygusu varsa tamamlar mısınız?
- Mesaj filme yedirilerek çok güzel yansıtılmış. Ne abartılmış, hamasete kaçılmış, ne ekonomik olmak için donukluğa düşülmüş. ızleyenler çocukların da, yardımcı sanatçıların da çok güzel oynadıklarını göreceklerdir.
ATATÜRK TEK BİR FİLME SIĞMAZ
Türkiye’de Atatürk filmi yapmak için neden bu kadar gecikildi?
- Türkiye’de Atatürk’ü bütün hayatı ile işleyen bir film yapılamaz, bir filme sığmaz. Çok zengin bir hayatı var. Bazı bölümleri film yapılabilir ancak ve yapıldı da. Rahmetli Behlül Dal’ın kısa filmleri var mesela... Fevzi Tuna’nın yine kısa bir Atatürk filmi var. TRT’nin yapımı olan “Kurtuluş” dizisi (6 bölüm), “Cumhuriyet” dizisi (6 bölüm) ve filmi var. ılki Atatürk’ün Milli Mücadele dönemi hakkında, ikincisi 1923-1933 dönemi hakkında. Tam bir Atatürk filmi yapmak, mesela 3-4 saatlik, ancak devletin bilinçli desteği ile mümkün olabilir. Bence bu filmin senaryosunu bir ya da birkaç Türk yazmalı, estetik ve teknik olarak denetlenmeli, filmin yönetmenliğini de mutlaka bir Türk yapmalı. Atatürk rolünü yine bir Türk oynamalı. Banderas’ın filan kıvıracağı iş değil bu. Her milletin kendine özgü jestleri, mimikleri, duruşları vardır.
Bunları kavraması, bu inceliklerle kaynaşması uzun aylar alır. İşte Halit Ergenç var. Daha ne?
“Mustafa”, “Veda”, “Dersimiz: Atatürk” üçlüsünü kıyaslar mısınız? “Mustafa” filmiyle ilgili fikirlerinizi biliyoruz, “Veda”yı nasıl buldunuz? “Dersimiz: Atatürk” benzer konulu film olarak nerede duruyor?
- “Mustafa”daki yanlışlar hakkında bir broşür yayınlamıştım, o yanlış kalıcı olmasın. Burada tekrar etmek istemem. “Veda” filmini ise daha izleyemedim. Sadece internette filmin fragmanını gördüm. Başarılar diliyorum. Bizim Atatürk’ü anlamamız, doğru kavramamız, yorumlayabilmemiz için daha birçok Atatürk filmi yapılmalı. Buna sonsuz ihtiyacımız var. “Ne çok Atatürk filmi” diyen yazarın da daha çok doğru bilgiye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Biz bir dahiyi tahlil etmekte, yorumlamakta, çok dahimiz olmadığı için hayli acemiyiz. Bu acemiliği doğru kitaplar okuyarak, düşünerek, dehanın özelliklerini kavrayarak aşabiliriz.
İLK GÜN HEYECANINI UNUTALI ÇOK OLMUŞ
Halen üzerinde çalıştığınız bir kitap ya da senaryo var mı? Günleriniz nasıl geçiyor?
- “Cumhuriyet” romanının 2. cildini bitirmeye çalışıyorum. Günümü 9-10 saat çalışarak geçiriyorum. ışimi, yazmayı, araştırmayı çok sevdiğim için hiç sıkılmıyorum. Her sabah yazı yazacağım diye sevinçle uyanıp yataktan fırlıyorum. Kalabalığa 7 aydır ilk kez istanbul’da katıldım, karıştım. Unuttuğum bir dünyaya yeniden gelmiş gibi oldum. Filmin çocuklara ve yetişkinliklere ilk gösterimlerinde bulundum. Doğrusu hayli heyecanlıydım. Ben bu ilk gün heyecanını unutalı çok olmuş. Korku ve umutla dolu, çok değişik bir heyecandır bu. Sonuç beni mutlu etti.
MUSTAFA YANLIŞ VE SEVGİSİZ BİR FİLMDİ
Atatürk filmlerinin son 1-2 yıl içinde artmasını neye bağlıyorsunuz?
- “Mustafa” yanlış, sevgisiz bir filmdi. Ona tepki olarak benim bildiğim dört-beş grup doğru bir Atatürk filmi yapmak için harekete geçmişti. Ben, bana gelenlere amatörce yardımcı olmaya çabalıyordum. Bu arada ben bir Çanakkale filmi için çalışmaktaydım. Filmin yapımcısı benim bu yardımcı olma çabalarımı biliyordu. Bir gün “Ağabey biz niye bir Atatürk filmi yapmıyoruz?” diye sordu. Bu soru içime işledi. Her şeyi bıraktım, büyükler ve küçükler için bir Atatürk filmi senaryosu yazmaya oturdum. Konu sanki içimde hazırdı. Konuyu hem büyükleri, hem küçükleri kucaklayacak biçimde ve içerikte kurguladım. 2009 yılının ocak ayında yapımcı Serkan Balbal’a teslim ettim. Film 14 ayda tamamlandı.
SAĞLIK SORUNLARIM YÜZÜNDEN SETE GİDEMEDİM
Filmin setine hiç gittiniz mi, yönetmene müdahaleleriniz oldu mu?
- Sağlık sorunum dolayısıyla film setinde hiç bulunamadım. Ama sık sık bir araya geldik, telefonlaştık, mail’leştik. Bu bence yararlı, verimli bir işbirliği oldu. Tarihi filmlerde danışmanlar olur. Ben de yazarlık değil, danışmanlık yaptım.