Güncelleme Tarihi:
Uzun yıllar kurumsal firmalarda yöneticilik yaptınız, sinemayla yolunuz nasıl kesişti?
Nurdan Tümbek Tekeoğlu: 25 yıldır iş hayatındayım. En son Metro Grossmarket’in kamu ilişkilerini yürütüyordum. Bunun dışında medya ilişkileri ve sosyal sorumluluk projeleriyle de ilgileniyordum. O dönem Metro’da üniversitelerarası kısa film yarışmaları düzenliyorduk. Sinema bana o şekilde bulaştı...
İlk yapımcılık deneyiminizi “İfakat” belgeselinde yaşadınız. Bu alanı sevdiniz mi?
- Çok sevdim. Yaptığımız belgeselle de rüştümüzü ispatladık. Şimdi uzun metrajlı bir film üzerinde çalışıyoruz ama ilk uzun metrajımız olacağı için insanlar biraz çekiniyor. Tamam, ben alaylı bir yapımcıyım, ama bizim kanıtlanmış bir özgeçmişimiz var. Yakında bu konuda Nuri Bilge Ceylan’ın yapımcısı Zeynep Özbatur’dan ders de alacağım.
RUS KADINLA TRABZONLU EVLİ ERKEĞİN AŞKI
“İfakat”ı çekme fikri nasıl doğmuştu?
- Eşim Orhan, Trabzonlu. Orhan’ın iki derdi vardı; birisi Karadenizli kadınların ezilmesiydi. “İfakat”ta bunu anlattı. Karadeniz’de pek fazla tarım alanı yoktur, erkekler gelir elde edemediği için çalışmak için gurbete giderler. Memlekette kalan eşleri de hem çalışır hem de çocuklarına bakar, o yüzden diğer kadınlara göre daha fazla ezilirler. Bunu anlattığımız belgesel, uluslararası alanda üç tane ödül kazandı... Her eş birbirine yardım eder, ben de eşimi yalnız bırakmadım.
Şimdi de ilk uzun metrajlı filminizi çekeceksiniz. Bu kez Orhan Bey’in ikinci derdinden yola çıktınız sanırım. Konusu nedir bu filmin?
- “Bana Yalan Söyleme”, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra masum bir niyetle para kazanmak için Türkiye’ye gelen bir kadınla Trabzonlu evli bir erkek arasındaki aşk hikâyesini anlatıyor.
Peki sizin derdiniz neydi?
- Ben de kadınım ve kadınların ezilmesine karşıyım. Benim de iki kızım var, bu sorunlar benim de sorunum sayılır.
BAŞROL YETKİN DİKİNCİLER’İN
Nerede çekilecek film?
- Trabzon-Santa’da. Çekimlere ağustos ayında başlanacak.
Oyuncu kadrosu belli mi?
- Başrolde muhtemelen Yetkin Dikinciler oynayacak. Bir de şu sıralar bir Rus kadın oyucuyla görüşüyoruz ama şimdilik gizli tutuyoruz. Bu arada film için geçtiğimiz günlerde Türk Rus Kültür Vakfı’nı ziyaret ettim ve ilginç bir bilgi öğrendim; Türkiye’de 300 bin Türk-Rus evliliği varmış.
Bundan sonra projelerinizin devamı gelecek mi?
- Evet, devam edeceğim. Sinema çok büyülü bir dünya ve gelişen bir sektör. Ama ne yazık ki insanlar sözlerinde durmuyor. Mesela “Sizinle çalışacağım” diye söz veriyor, bir ay sonra “Kusura bakmayın” diyor. Bu sektörde kurumsallaşmaya ihtiyaç var.
İki gönüle bir sevda sığar mı?Yeni filmi bir de sizden dinleyelim Orhan Bey...
Orhan Tekeoğlu: Karadenizli kadınların ezilmesiyle ilgili problemimi “İfakat”ta anlatmıştım. Kadınlarla ilgili bir başka problemim daha vardı. 1995-2005 yılları arasında Trabzon’da yaşanan bir sosyal travmadan yola çıkarak “Bana Yalan Söyleme” projesini hayata geçirdik. Aslında bu projeyi de belgesel yapmayı düşünüyorduk ama o kadar güzel bir hikâye çıktı ki ortaya, film yapmaya karar verdik. Ekmek parası için Rusya’dan Türkiye’ye gelen bir kadının yaşam öyküsünden yola çıktık.
Gerçek bir öykü mü bu?
- Evet, gerçek bir hikâyeden yola çıkılarak yazıldı senaryo. 1900’lü yılların başında ekmek parası için Rusya’ya giden Mehmet Efendi’nin torunun torunu Elena, yıllar sonra Trabzon’a geliyor. Elena, Elektrik-Elektronik bölümü mezunu. Elindeki eşyaları satmak için buraya geliyor, karşısına Trabzonlu bir delikanlı çıkıyor ve ilginç olaylar yaşıyor. Biz bu filmle “Bir gönüle iki sevda sığar mı?” diye soruyoruz.
Filmin senaryosu size mi ait?
- Belgesel olarak düşünürken senaryoyu ben yazmıştım. Filmini yapmaya karar verince, Handan İpekçi yazdı.