Kaç yaşında şarkıcı oldunuz?
- 10 yıl önce ilk albümüm çıktı. O zaman 18 yaşındaydım.
Çok küçükmüşsünüz. Oysa kocaman kadın gibi duruyordunuz...
- Çektiğim kliplerden... O klipler yüzünden herkes beni büyük zannediyordu. O yüzden de kimse sokakta tanımıyordu. Çünkü sıradan bir genç kız gibiydim. Dolayısıyla ben fiziğimle değil, Allah vergisi sesim ve şansımla bir yerlere geldim. Zaten kimse bana güzel demiyordu. Kimse güzelliğimi, seksiliğimi konuşmuyordu. Şarkımı, sesimi konuşuyordu. Bu da demek oluyor ki, ses güzelse, şarkı güzelse gerisi önemli değil. Ama şimdi durum değişti tabii. Allah’tan biz de değiştik de zamana ayak uydurabiliyoruz.
n Gerçekten çok değiştiniz. 10 yıl önceki Ebru ile şimdiki arasında büyük fark var?
- Çok fark yok aslında... Tek bir fark var; büyüdüm... Büyüyünce yüzüm oturdu, vücudum oturdu. Giyinmesini, doğru makyaj yapmasını öğrendim, hepsi bu. İnsanlar diyor ki "Ne yaptın da bu kadar güzelleştin?" İnsanın adı çıkacağına canı çıksın. Ben bir tek burun estetiği geçirdim. Ama zamanla kendimi yenilediğim için estetik yapmışım gibi geliyor insanlara. 18 yaşında girdim bu camiaya. Küçüktüm, cahildim, çocuktum. Adapazarı’ndan kalkıp İstanbul’a okumaya geldim. Hiçbir şey bilmiyordum ki.
n Doğru siz Adapazarlı’ydınız. Piyasaya ilk çıktığınızda adınız Hakan Şükür’le anılmıştı. Gerçekten o zaman birlikte miydiniz?
- Hakan da Adapazarlı’dır. Ben de ailem orada oturduğu için sürekli Adapazarı’na gidiyordum. Bir düğünde karşılaştık Hakan’la. O düğünden sonra aşk haberleri gündeme geldi. Doğru değil tabii. Hakan’la aşk falan yaşamadım.
n Neyse... Sonra?
- Zamanla her şeyin değişiyor. Değişmek zorunda da zaten. Ben kendimi değiştirmediğim an, yok olmaya mahkumum. Bir arkadaşım bana, "Asil kadın yaşını aldıkça güzelleşir" demişti. Ben de yaşımı aldıkça güzelleşiyorum. Çünkü asil bir kadınım. Asil, asi, temiz. Şarkıcılığın da bana çok yararı oldu tabii.
n Maddi, manevi?
- Her ikisi de ama manevi anlamda söyledim bunu. Bizim aile bağlarımız çok kuvvetlidir. Hiç birbirimizden ayrılmadık, birbirimizi bırakmadık. Ben, 3-4 yıl öncesine kadar ailemle yaşıyordum. Bu camiada birazcık temiz bir taraflarım kaldıysa, bunu ailemin yanında yaşamış olmama borçluyum. Kendimi tanıyamayacağım kadar olgunlaştım. Erkek çocuğu gibiydim, kavga ederdim, herkese diklenirdim, asilik yapardım. Şarkıcı olunca hayatım birden değişti. İçimdeki mütevazı ve insan tarafımı buldum. Tabii ki hatalarım çok oldu. Yeniden dünyaya gelsem, daha çok hata yapmak isterim. Hata yaparak güçleniyorsunuz. Çok ağır yazılar yazıldı hakkımda. O yazılar beni daha da güçlendirdi.
n Çok eleştirildiniz, çünkü bir ara özel hayatınızla sürekli manşetlerdeydiniz. "Şöhret olmanın yolu sevgiliyle anılmaktan geçer" tarzında bir yaşantınız vardı sanki.
- Hayır, öyle bir yaşam sürmüyordum. Bakın, benim diğerleri gibi bir alt yapım yoktu. Dostluk nedir, ilişkiler nasıl kurulur bilmiyordum. Bir ilişki yaşıyorsam da bunu şöhret olmak için yapmıyordum. Sadece aşkımı, tüm temizliğimle göz önünde yaşıyordum, hepsi bu. Akıl fikir veren olmadı ki. Zamanla öğrendim her şeyi. Şarkımı söylemek istiyordum ben. İnanın şöhret kaygım yoktu. Zaman içinde öğrendim bu sistemi. Bütün hatalarımı da bu öğrenme sürecinde yaptım zaten. Ama onlar da öyle büyük hatalar değildi.
ÇOK ŞÖHRETLİ DEĞİLİM
n Bu camiada olmazsa, olmazlar vardır. Mesela modacı, kuaför, menajer, müzik direktöründen oluşan bir ekip vardır. Onlar, bu camianın nabzını elinde tutan bir ekiptir ve herkes onlarla çalışmak ister değil mi?
- Doğru, var böyle bir ekip. Ama ben hiçbir zaman dahil olmadım, olmam da. Çünkü ben iyi şarkı söylüyorum, iyi bir şarkıcıyım... Sadece ailemin desteği ile yürüyorum. O teşkilatın desteğine ihtiyacım yok ki. Ben ailemin yanında olmaktan, onlarla yolumda yürümekten dolayı çok şey kazandım. Çok sıkıntı çektim. Ama şimdi, her şeyi kendi isteğime göre yapıyorum. Kimseye boyun eğmiyorum. Ben istediğim zaman olur her şey. Kiminle çalışmak istiyorsam, onunla çalışıyorum. Çok uğraşanlar oldu benimle. Hálá da var. Ama ben, hem aileme hem de kendime ağır bedeller ödetmek istemiyorum. O yüzden de tüm uğraşmalara rağmen yolumda ailemle yürümeye devam edeceğim. Tek şikayetim, beni tanımayan bazı yazarların hakkımda ağır şeyler yazması, beni başkalarıyla aynı kefeye koyması...
n Nedir sizin farkınız?
- Konservatuar mezunuyum. İyi bir ailede yetiştim. Onurlu, gururlu bir ailem var. En önemlisi ben haddimi bilirim... Birine karşı hadsiz bir konuşma yapmam... İnsanın büyüdükçe, mütevazı olması gerektiğine inanıyorum.
n Siz "temiz kaldım" diyorsunuz ama sizin için "masumiyetini kaybetti" diyenler de çok...
- Büyüyorum. Bu yüzden öyle algılanmış olabilir. Eğer ben hiç ara vermeden bu değişimi herkesin gözü önünde yaşasaydım, bu kadar göze batmazdım. Ama ben, albüm çalışmasına başladığım zaman her şeyden elimi eteğimi çekiyorum. O dönem ortalığa çıkmayı tercih etmiyorum. Ne zaman albümümü bitiriyorum, işte o zaman kendimi yenilemiş olarak insanların karşısına çıkıyorum. Mesela üç yıldır ortalarda yokum. Sadece saçımın rengi değişti, insanlar, "Aaa ne kadar değişmiş" dediler. Üç yıldır beni görmedikleri için, bir saçımın renginin değişmesi bile çok şey yapmışım gibi algılandı. Ben her defasında insanları şaşırtmayı seviyorum. Bu kaybolmalar ile başarıyı yakaladığıma inanıyorum.
n Popüler şarkılar da yakalıyorsunuz...
- Çünkü iyi bir müzik kulağına sahibim. Yorumumla şarkıları değiştirdiğime inanıyorum. Bana bir şarkı getirirler, altından girer, üstünden çıkar o şarkıyı bambaşka bir şekle sokarım. Yetenekliyimdir.
n 10 yıl az bir zaman değil. Hiç kariyer anlamında geride kaldığınızı hissediyor musunuz?
- Şöhret olarak evet, biraz geride kaldım. Ama başarı, kariyer anlamında öyle görmüyorum. Elinde doğru düzgün bir ürün yoksa, istediğin kadar şöhret ol, neye yarar. Benim çıkardığım her ürün çok tutuldu, çok sevildi. Bu da bana yetiyor. Varsın şöhretim az olsun, umurumda değil. Şöhretli olmak için de birilerine sataşamam, suni şeyler yaşayamam, bir yerlerimi açamam yani.
n Hülya Avşar, Gülben Ergen, Sibel Can’a bir gönderme mi bu?
- Yok, kimseye bir gönderme yapmıyorum. Ama açıkçası onlar da zaman zaman komik oluyorlar. Beş yıl sonra yaşlanacaklar. O zaman nerelerini gösterecekler, nasıl gündemde kalmaya çalışacaklar, bilmiyorum. Senin kendine ait doğal bir yeteneğin olmalı. Yoksa, ne yaparsan yap, olmaz. Fakat ben kendime bir anlamda çok büyük iyilik yaptım.
n Nasıl bir iyilik bu?
- Kendimi gazetelerde görmemeye alıştım. Her gün kendini gazete ve TV’lerde görmek istemek, bir hastalıktır. Bazıları kendini bir gün izlemeyince, "eyvah gündemden düşüyorum" diye panikliyor. İşte ben bu kişilere "hasta" olarak bakıyorum. Meşhur bir insansan yakalanırsın, kırdığın potlar olur. Bunlar doğaldır. Ama bunun özellikle yapılması yanlış! İnsanlar niye oldukları gibi değiller anlamıyorum ki. Tamam gazeteciye malzeme verilir. Ama elinde bir ürün olmadan verilmez, ayıptır.
İBRAHİM BEY BANA KIRGIN
n İbrahim Tatlıses’le dargın mısınız?
- Kırgınlık var aramızda. Ama İbrahim Bey kırgın bana. Önce beni Erol Köse’ye devretti. Sonra bu albüm çalışmamda beni aradı, "Gel albümü İdobay’dan çıkar" dedi. Ben de böyle bir şeyin mümkün olmayacağını söyledim. O da kızdı. Bence o beni çok seviyor. Ama ben daha çok seviyorum kendisini. İbrahim Tatlıses, beğenmediği insana yatırım yapmaz. O bana çok büyük yatırım yaptı.
n Sesini beğendiği için mi yaptı bu yatırımı, yoksa...
- Tabii ki sesimi beğendiği için. O benim sesimi seviyor. Şahsımla ilgili, özel bir durum yok yani.
n Peki bu özel ilgiyi yanlış anlayanlar oldu mu?
- Oldu ama tehlikenin ben olmadığını geç de olsa anladılar. Mesela şu an Derya Tuna ile aramız çok iyidir.
n Kimmiş tehlike?
- Boşver. Herkes biliyor.
n O dönem İbrahim Bey’in oğlu İdo’nun size "kaşar" dediği gündeme gelmişti, hatırladınız mı?
- Tabii hatırladım. Soyadımla dalga geçilmiş. Bu
haberler gündeme gelince çok üzülmüş, kırılmıştım. Ama ben İdo’nun çocukluğuna bağladım bunu. Şimdi gülüyorum mesela. Olabilir, kelime hatasıdır. Dediğim gibi şu an aramız çok iyi. İki hafta önce Derya Hanım’ın evindeydim. İdo, evin alt katını bar havasında yapmış. Hep beraber orada müzik çalıp oynadık, dans ettik. İdo da çok küçüktü, şimdi kocaman adam olmuş. Aramız çok iyi yani.
n Onlara karşı politik mi davranıyorsunuz?
- Hayır. Sadece uzatmıyorum, o kadar. Ben davamda haklıysam, ömrümün sonuna kadar sabrederim. Çünkü zaman seni haklı çıkarır. Ve zaman beni de haklı çıkardı.
n Peki Ebru Hanım, hayatınızda biri var mı?
- Şu an yok. Ama yalnızlık bir yere kadar. Ailemin olmasını istiyorum. Bunun için de teşebbüslerim olacaktır.
n Var mı adaylar?
- Var... Ama tanımazsınız.
n Neler arıyorsunuz?
- Sadece kalbimin kıpır kıpır olmasını istiyorum. Elektrik. Çünkü beni etkilemek çok zordur. Eğer bir hoşlanırsam da ondan sonra dünyanın en kolay kadını olurum. Sonra bir erkeğin dürüstlüğüne inanmalıyım. Ayrıca eğlenmeyi seven bir kadınım. Öyle çok resmi tipleri sevmem. Neşeli olmalı benim sevgilim.
Yağmacıları yanımda tutmam
n Müziğin dışında Ebru Yaşar neler yapar?
- Çok okurum. Ve çok matrak bir kızım. Beni dışarıdan görenler, "Sen sit-com’da oynamalısın" der. Benim muhabbetim acayiptir yani. Bir de eleştiriye çok açığımdır. Beni yakınımdaki kimse pohpohlayamaz. Hemen anlarım. Şöhret, kaygan sabun gibidir. Onu elinde tutmak çok zor. Yanımdaki insan beni pohpohlayarak, yanlış yönlendirir. O yüzden fazla yağcıları yanımda tutmam. Çünkü onlar bana zarar verirler. O yüzden düşünerek, akıllıca, otokontrollü hareket etmeyi severim.
Dengimi bulsam yeşilleneceğim Şu an herkesin dilinde olan şarkınız "Yeşillenirim", argoda da kullanılan bir kelimedir. Siz de yeşillenir misiniz?
- Beğendiğim kişiye söylerim bunu. O konularda açık olmayı tercih edirim yani. Karşı tarafın beni görmesini bekleyene kadar, yeşillenebilirim. Zaten ilk fırsata yeşillenmek istiyorum. Hele bir de dengimi bulursam, hakikaten elmas gibi işlenir bir kadın olurum... Yani şarkımı çok seviyorum ben. Benim ağzıma bu tarz argo laflar yakışıyor. Bana her şey yakışıyor zaten.
n Vayyy!
- Evet, kendimi çok beğenirim. Zaten o yüzden burun estetiği yaptırdım. Kendimi daha çok beğenmek için... Yoksa çok kompleksliydim. Şimdi her şeyimle tamamım yani. Saçımı beğeniyorum, vücudumu, yüzümü. Vücut ölçülerim bile idealdir.
n Nedir vücut ölçüleriniz?
- 36 bedenim. 90-60-90’na yakın bir fiziğim var...
n Şimdi sıfır beden kadınlar seviliyor ama...
- Kadın dediğin azıcık yuvarlak hatlı olmalı. O kadar da zayıflık güzel değil.