Güncelleme Tarihi:
Kanaltürk'teki "Berrin'le Gecenin Rengi" programını hazırlayıp sunan Berrin Şeker Civil, konuklarının gerginliğinden dert yandı. Civil, "Sen ne kadar sevimlisin, iyisin ve oturup adam gibi konuşmaya çalışıyorsun, konuklar da bir o kadar canavarlaşıyor. Türkiye’de programlara konuk olma bilinci yok" dedi.
- Şu an televizyon programı yapmanıza rağmen bir gazetecilik geçmişiniz var...Gazetecilik geçmişim yok aslında. Ben eskiden de Kanaltürk’teydim ve kanalın kuruluşundaki ekiptenim. O dönemde kanalın internet sayfası için yazılar yazdım. O yazılar haftada altı bin, dokuz bin tık aldı.
- İşin mutfağından, kamera önüne geçişiniz tam olarak nasıl oldu? Birçok insanın kamera önünde olma fobisi vardır...
Ben kamera önünde olmak çok istediğim bir şeydi. Çocukluk, gençlik ve orta yaş hayalimdi. Önceleri reklam ve halkla ilişkiler üzerine çalışıyordum. Beş yıl sonra yok bu iş benim işim değil dedim. Tiyatro eğitimi alıyordum bir yandan da. Üniversite arkadaşlarım “Sen bizim sanat güneşimizsin” diye takılırlardı. Bu işin ilk adımı olan muhabirliğe başladım. İlişkiler de önemli tabii, baya büyük paralar kazanırken muhabirliğe başladım. Çocuğum olunca iki buçuk yıl ara verdim ve kendim baktım çocuğuma. Sonra kadın ve sağlık programları yaptım hafta sonlarında.
- Kadın programlarını severek mi yaptınız, yoksa tecrübe kazanmak için mi?
Hayır çok severek ve isteyerek yaptım.
- Canlı yayın mıydı o zaman da?
Hayatımda hiç bant yayın yapmadım. Muhabirlikten geldiğim için bant yayın yapamıyorum. Bazen bant çekmek zorunda kalıyoruz ben yapamıyorum. Oradaki enerjiyi alamıyorum. Bir de şöyle ki, ben yerimde duramıyorum, her an her şey olsun istiyorum. Gelen konukları o yüzden bazen zorluyorum. Katılsınlar, oynasınlar, eğlenelim istiyorum.
NEREDE GERGİN VAR BANA GELİYOR
- Canlı yayında başınıza gelen ilginç, komik şeylerden bahseder misiniz?
Başıma hiç komik bir olay gelmedi ama nerede gergin var bana geliyor.
- Gergin var derken?
İnsanlar sanki "bugün Berrin var, yarın olmayabilir" diye düşünüyorlar. Dolayısıyla biz orada kendi egomuzu şişirelim, o ne yaparsa yapsın gibi bir düşünceleri var. Böyle bir şey olmayacak.
Şunu görmeye başladım. Ne kadar sevimlisin, iyisin ve aslında oturup adam gibi konuşmaya çalışıyorsun, bir o kadar gelen konuklar canavarlaşıyor. Başka bir şey oluyorlar ve bu beni çok acıtmaya başladı. Türkiye’de programlara konuk olma bilinci yok.
- Ne gibi sorun çıkaran konuklarınız oldu?
Mesela zıt sorular diye bir bölümümüz var, başta herkes nasıl tırstı... “Biz bunu yapmayız” dediler. Rahat olsana bir dakika! Ne yapacağız ki. Ben senin kariyerine zaten saygı duyuyorum ki sen oradasın. Aksi halde ne işin var, niye televizyona çıkaralım biz seni. Önemli işler yapıyorsun öyle ya da böyle beğenenin var. Ben sana zarar vermek için çağırmıyorum ki, başkalarının üzerinden egolarını şişiren biri de değilim. Ben, ben olduğum için orada seviliyorum, sen de rahat ol biraz, eğlen, niye geriliyorsun.
- Türkiye’de sizin yaptığınız işi yapan bir kadına rastlamadım. Hem canlı yayın, hem eğlence, hem de gece. Bu anlamda ilk olduğunuzu söyleyebilir misiniz?
İlk lafı beni korkutur biraz. Hoşuma gitmiyor ama bunu bize seyirciler söyledi. İlk hafta seyirci mailleri, sonra köşe yazarları. Ne oluyoruz dedim birden.
Stand up yapmayı düşünüyorum
- Stand-up yapmayı düşünüyor musunuz?
Uzun vadede evet ama adına stand-up demeyelim. Paylaşım ya da gösteri diyebiliriz.
Ama şimdi önceliğim televizyon. Bunu dışarıda yapamazsam televizyonda yapacağım. Dünyaya, Türkiye’ye, olaylara, kadının bakış açısıyla yaklaşacağım. Biraz da biz konuşalım artık, sırası geldi.
<ımg>ımg>