Oluşturulma Tarihi: Kasım 26, 2006 00:00
İşleri, Alarko Laröy Norveç’ten getirdiği somon balıklarını ilin balık halinde pazarlamak.
Meslekleri sorulduğunda "Balıkçıyız" diyorlar, piyasada
balık toptancılarına verilen madrabaz ismini pek benimsemiyorlar. Haftanın 7 günü, sabah 04.30’da İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya’daki balık halinde görev başındalar. Dördü eğitim için İstanbul’daydı. Erkek madrabazların arasında kadın olmayı, balık pazarlamayı konuştuk.
Kumkapı’daki İstanbul Su Ürünleri Hali yoğun geçecek bir güne hazırlanıyor. Saat sabahın 04.30’u. Dev açık artırma salonu binlerce kasa balıkla dolu. Binanın yanındaki iskeleye yanaşmış balıkçı motorlarından gece boyunca taşınan balıklar müşterisini bekliyor. Yerler kasalardan düşen, ezilen hamsi, istavrit gibi küçük balıklarla dolu. Her balıkçının 5-6 metrekarelik yeri var. Yer kısıtlı, balıkçı sayısı fazla. İnsanlar, kasalardaki balıklar gibi üst üste. Sezon bu yıl verimli geçiyor, bu nedenle salonda boş yer bulmak imkansız.
Satış başladığında her kafadan bir ses yükseliyor. Uğultu akla ve kulaklara ziyan verecek boyutta: "Lüferciler buraya", "Palamutçular buraya", "Hamsinin kasası 5 YTL!" Aradan cılız bir kadın sesi: "Hakiki somon bunlar, Norveç’ten dün geldi!" Kadın satıcıyı gören şaşırıyor. İstanbul Balık Hali’nde kadın madrabaz görmek, salonun ortasında balinaya rastlamak kadar şaşırtıcı.
Alarko Laröy ’ün bir süredir somon satışlarını emanet ettiği ekip, geçen hafta eğitim için İstanbul’daydı. Dörtlünün ayaklarında çizme, vücut hatlarını belli etmeyen bol giysiler ve başlarında şapka, bere. Didem Ataşer İzmir, Özge Öney Ankara, Zekiye Sarı İstanbul, Ayten Öztürk ise Antalya sorumlusu. Hepsi üniversiteli. Ataşer, dış ticaret eğitimi görmüş. Sarı, su ürünleri mühendisi. Öney, gıda mühendisliği okumuş. Öztürk ise halkla ilişkiler eğitimini sürdürüyor.
"Biz balıkçıyız, somon pazarlıyoruz" diyorlar, balık toptancılarına verilen madrabaz ismini hiç anmıyorlar. Nedeni malum. Artık madrabaz sözcüğü, üçkağıtçı, güvenilmez kişi anlamında kullanılıyor.
SATIŞ YÜZDE 50 ARTTI
Haftanın yedi günü, sabah 04.00’te uyanıp, çalıştıkları illerin haline koşuyorlar. 05.00-11.00 arasında satış yapıyorlar. Ardından hesapları toparlayıp, büyük turistik oteller, restoranlardan oluşan sabit müşterilerine otomobille balık servisine başlıyorlar. Hepsi işinden memnun. Onlar işe başladıktan sonra firmanın satışları yüzde 50 artmış. Mesela İstanbul sorumlusu, Zekiye Sarı tahminen günde 500 ile 800 kilo arasında satış yapıyor. En fazla satış yapılan iller listesinde İstanbul’u İzmir ve Antalya takip ediyor. Ankara’da somon pazarı yeni yeni büyüyor.
AYTEN ÖZTÜRK (33) İnanamayıp gözlerini ovuşturuyorlar
Altı yıldır bu işi yapıyorum. Sabah en geç 4.30’da tezgahı açarım. Sektör kadınları kolay kabullenmiyor ama başardığınızı görünce aralarına alıyorlar. Bir seferinde kasada balık düzeltirken, müşteri fiyat sordu. Sırtım dönüktü. Yüzümü görünce gözlerini ovuşturdu. "
Rüya mı görüyorum, bacım bu saatte burada ne işin var, başka iş bulamadın mı" diye sordu. Aslında müşterilerimiz kadınların daha titiz olduğunu düşünüp, güvenle alışveriş yapıyor. Fiziksel ya da sözlü taciz yaşamadım hiç. Bekarım. Evlenmek de imkansız. Çünkü sabaha karşı başlayan mesaim, gece 20.00’de bitiyor.
ZEKİYE SARI (26) Beni gören çifte şok yaşıyor
Kadın olmam bir de mühendis olduğumu öğrenen çifte şok yaşıyor. İşimi çok seviyorum. Erken kalkıyoruz ama
trafik sorunu yaşamıyoruz. Kadın olmam müşteride güven yaratıyor. Günün büyük bölümünde balıkla uğraşınca, bir daha ağzıma sürmeyeceğimi zannetmiştim. Tam tersine, balık yemeklerini sever oldum. Herkese "Aman somonları yağda kızartmayın. Bazı balıkçılarda yerli somon adı altında Denizalası satılıyor, dikkat edin" diyorum. Tek sorun mesai saatlerimin özel hayata izin vermemesi. Ailem, bu işin kadınlara göre olmadığını savunuyor. Ben zorlanmıyorum.
DİDEM ATAŞER (28) Adrenalin severlere birebir
Balık Hali ayrı bir dünya, farklı bir kültürü, lisanı var. Mesela sarı renkli alabalığın ismi albino, halde sarı gelin diyorlar. Albino diye bağırırsan kimse bakmaz, anlamaz. Hal, erkeklerin dünyası. Birbirlerine hitapları, şakaları erkek dünyasının rahatlığı içinde. İşe başladığım günlerde birileri işportacı balıkçılara satmak üzere tişört, şort eşofman getirmişti. Herkes ortada soyunup bunları denedi. İçlerinden biriyle gözgöze geldiğimde donup kalmıştı. Altı erkek tuvaleti var, tek kadın tuvaleti yok. Bu işi en çok vücuduma adrenalin pompaladığı için seviyorum. İş saatleri dışında motosiklete biniyor, hız yaparak adrenalinsiz kalmamaya çalışıyorum.
ÖZGE ÖNEY (25)Balık kokusuna alışamadım
Babam biyoloji öğretmeni ve dalgıç. Çocukluğumdan bu yana balıkla haşır neşirim. Yine de, günün birinde balık satarak hayatımı kazanacağımı hiç düşünmemiştim. Alarko Laröy’e CV’mi bırakmıştım. Aradılar "Somon pazarlamacısı kadın eleman arıyoruz, çalışır mısın" dediler. İlginç bir işti, başladım. Ankaralılar gece kulüplerinden çıkarken ben işe başlıyorum. Halde tek kadın olmak zor. Başlangıçta müşteriler uzaktan, yüzüme bakmadan konuşuyorlardı. Sonunda birbirimize alıştık. Ben işe başladıktan sonra satışların arttığını öğrendim. Balık kokusuna alışamadım. Her gün kıyafetlerimi yıkıyorum. Hayat iş ve çamaşır arasında geçip gidiyor.