Güncelleme Tarihi:
Baleyle ne zaman tanıştınız?
- 5 yaşımdayken başladım. Ortaokuldan sonra uzun bir ara verdim. 40 sene geçti, yeniden başladım. Aslında arada da klasik müzikle, kas ve eklemlerimin hatırladığı, özlediği hareketleri keyifle yaparak dans etmek istedim. Ama erişkinlere ders veren bir merkez bulamadım. Ta ki Bahri Gürcan ile karşılaşana kadar... Birkaç sene önce onunla yeniden çalışmaya başladım. Haliyle eskisi gibi yapamıyorum, artık vücudum esnek değil. Ama küçüklüğümdeki duyguyu aynen yaşıyorum. Adeta baleyle çocukluğuma bir kanal açıldı ve o zamanki duygularımı, kendime aynada baktığımda gördüğüm aksimi hatırlıyorum.
Ailenizde baleyle ilgili kimse var mı?
- Annem piyanist. Bale piyanistliğinden sonra emekli olana dek uzun yıllar Ankara ve İzmir Devlet Opera ve Balesi’nde orkestra piyanisti olarak çalıştı. Babamsa opera sanatçısı ve rejisörü. Gezici Opera’nın kurucusu ve İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin kurucu müdürü. Sonuçta ne dansta ne de çalmayı denediğim piyano, flüt, viyolonsel konusunda yetenekli çıkmadım, doktor oldum!
Baleye ilginiz kitap yazacak kadar ‘ileriye’ nasıl gitti?
- Doğduğumda annem Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde bale piyanisti olarak çalışıyordu. Babam da çalıştığı için evde bana bakacak kimse yoktu. Uslu durabildiğim yaştan itibaren, annemle beraber bale dersi, prova ve temsillerindeydim. En iyi dansçıların çalışmalarını seyrederek ve Türk balesinin gelişimine şahitlik ederek büyüdüm. Deyim yerindeyse profesyonel bir seyirci olarak yetiştim. Öte yandan ders de aldığım için tam zamanlı bir kurs almış gibi oldum yıllarca. Her bir hareketin neden yapıldığı, doğrusunun nasıl olması gerektiği, adının ne olduğu ve neden bu adın verildiğini bilmek, her konuda olduğu gibi bilinçli öğrenmek balede de çok önemli. Daha sonra erişkin öğrencilerle çalışan Devlet Opera ve Balesi baş dansçısı Bahri Gürcan’ın baleye tutkulu yaklaşımı ve akademik düzeyli eğitimi beni etkiledi. Ne kadar bale ortamında yaşamış, teorik bilgim de olsa sonuçta ben bir bale dansçısı değilim. Eksik olduğum konular kadar eksik olmadığımı sandığım konularda da Bahri Gürcan’ın varlığı, emeği ve bilgisinin büyük katkısı oldu.
Kitapta baleyle ilgili her şey var. Bunları ne kadar zamanda topladınız?
- Bilgiler yıllar içinde insanın cebine, çantasına giriyor; beyninin derinliklerine, parmaklarının arasına, tırnaklarının dibine yapışıyor. Sonra artık yazılmak isteyip birbirlerini itip, birbirinin önüne geçmeye çalışarak aceleyle ortaya dökülmeye çalıştıklarında onları sıraya koymak, heyecanlarını yatıştırıp birbirlerinin canını acıtmasına izin vermeden düzene sokmak gerekiyor. Bu aşama bir yıl sürdü. Yaklaşık bir yıl da resimlerin çekimi ve hazırlanması, sayfa düzeni, redaksiyon aşamaları için çalışmak gerekti. Ama asıl çekirdeğinin yazım süresi bir hafta idi, içindekileri yazınca kitap kafamda yarı yarıya bitmiş sayılır.
Kitapla amacınız nedir?
- Bale yapan, yapmış olan veya hiç yapmamış tüm bale severler için Türkçe bir kaynak olmasını istedim. Bale hakkında yazılmış kitap sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor, her biri son derece değerli bu kitaplar çoğunlukla ülkemizde bale tarihi veya sanatçıların anıları hakkında. Sanat sadece uygulama ile gelişemiyor, beynin de konuyla ilgili bilgilerle dolu olması, yoğrulması gerekli. Geçenlerde Maraş’ta oturan bir süre bale yapmış bir erkek çocuğunu ailesiyle tanıştım. Arkadaşları alay ediyor diye bırakmak zorunda kalmış. Kitabı onun için de yazdığımızı hissettim, yapmasa da hâlâ bale konusunda belli bir derinlikte bilgi sahibi olabilir. Bir de kitap balenin ne olduğunu neye benzediğini hiç bilmeyen ama merak edenler için. Korkulacak kötü bir şey, bir öcü olmadığını bale seyretmeden de okuyarak öğrenilebilmesi için.