Evrim SÜMER
Oluşturulma Tarihi: Şubat 14, 2004 21:09
İnsan yemeği önce görür, sonra koklar, son olarak da tadar. Yemeği algılayan birinci duyu organımız gözlerdir ve kötü sunulan bir yemek insana açlığını unutturmakla kalmayıp, iştahını bile kapatabilir.
Yüzyıllardır var olan
yemek sunum kültürünün evrim değiştirerek geldiği bugünkü nokta, Ortaçağ’dan kilometrelerce uzakta. Yemekler artık tabaktan çıktı, kadın vücudunda, boyun kemiğinde, ince bel çukurunda servis edilmeye başladı. Avrupa ve Amerika’da artık bazı Japon lokantalarında gerçekten de yemekler masanın üzerine yatmış kadınların vücudunda sunuluyor. Art Decor Dergisi, şubat sayısında yemek danışmanı Mike Norman’ın yazısı eşliğinde yeni tatları yeni şekillerde sundu.
Hiç düşündünüz mü, birbirinin aynı yemeği sunan onlarca restoran arasında neden bazılarını daha çok tercih ediyoruz? Sevdiğiniz restoranda yemekler çok daha güzel şekillerde sunuluyor olmasın? Yemeğinin kalitesi dışında, sunumuyla da değerlendirilen ve ünü ağızdan ağıza yayılan onlarca restoranın hayatımızda yer etmesi boşuna değil. Yemeğin sunumu ortaçağdan bu yana çok önem verilen bir konu. Yemek sektörünün endüstriyelleşmesi, bugün yemek stilistlerini hayatımıza sokmuş durumda. Sadece yemek fotoğrafçılığında ve tasarımında, yemek kitabı sayfa düzenlemelerinde uzmanlaşmış profesyoneller var.
DEKONSTRÜKTİF YEMEK MİMARI CHARLIE PALMER
Vejetaryen Leonardo Da Vinci, yemek seçimlerini yaptığı heykellere yansıtıyordu. İyi İtalyan lokantaları günümüzde hálá onun yaptığı işlerden ilham alıyor ve duvar resimlerinin röprodüksiyonlarını kullanıyor. Ünlü Son Yemek tablosunun dini çağrışımlarla yüklü olmasının yanı sıra, yemekle ve mutfakla ilgili anlamlar da içerdiği kabul ediliyor. Vincent Van Gogh’un Fransız cafe’lerindeki hayat tarzına ve basit tatlarına duyduğu ilgi, resimlerinin de ilham kaynağı oldu. Öyle ki ressam, sosyal bir durum olarak gördüğü yemek törenini ölümsüz tablolar haline getirdi.
Fransızların yemeği tabağa düz ve simetrik bir şekilde koyarak sunduğu 80’lerde, Amerikalı şef Charlie Palmer çılgın sunumlarıyla yeni bir çağ açtı. Müşterilerin, gördükleri manzara karşısında şoke olup, dakikalarca ‘Acaba ben ne sipariş etmiştim’ diye düşünmek zorunda kaldığı bile oluyordu. Onun sunumlarına ‘tabakta yemek’ten çok ‘dekonstrüktif yemek mimarisi’ demek daha doğru. Palmer’la başlayan bu hayal gücü sınır tanımayan akım modernizmle yoğruldu, bunun sonucunda da yemekler farklı formlarda sunulmaya başladı, tabak evrim geçirdi ve yemeğin çerçevesi haline geldi. Sonraları Uzakdoğu kültüründen etkilenen minimalizm, pek çok endüstri dalını etkilediği gibi, yemek pişirmenin ve sunmanın evrimini de etkiledi. ‘Az daha çoktur’ senaryosu Avrupa’da ve dünyada her köşeye ulaştı. 90’ların mutfak çılgınlığı füzyon, hayatımıza sadece yeni tatlar değil, yeni sunumlar da getirdi. Yemekler el boyaması ahşap kutularda ve narin porselenlerde, doğu esintileri taşıyan, düz cam tabakalarda sunulmaya başladı.
YEMEKLER İNSAN BEDENİNDE SUNULUYOR
Yemekler üçüncü binyılda tabaklardan, objelerden çıkıp insan vücudunda yerini buldu. Önce suşiler kadın vücudunda yenmeye başlandı. Bugün insan bedeninin tüm kıvrımları bir servis malzemesi olarak görülebiliyor. Art Decor Dergisi şubat sayısında bu trendi görsel bir şölene dönüştürdü ve afrodizyak tariflerle birleştirdi.
İşte ilginç yemek isimleriBaldır Balığa Yorgan (Baldırda somon füme)
Bir dilim somon füme baldıra yayılır, üzerine sızma zeytinyağı gezdirilir, dövülmüş karabiber ve kapari çiçekleriyle servis edilir.
Mani-Brium Noodle (Boyunda kum midyeli noodle)
Soğan, sarmısak ve zencefil kavrulduktan sonra kum midyesi, renkli biberler ve brokoli wok tavada çevrilir. Soya sosu ve susam yağı eklenir, en son haşlanmış noodle ile çevrilir. Uzanmış boyun kraterinin içinde, yani manibrium kemiğinin içinde ılık olarak servis edilir.
Tenin Tuzu, Balın Şekeri, Kaymağın Kay’ı (Karın boşluğunda bal-kaymak, kırmızı karabiber ile)
Bir parça petek bal göğsün bittiği yerdeki boşluğa yerleştirilir, üzerine yeteri kadar kaymak ve birkaç adet kırmızı biber serpiştirilir.
AFRODİT’İN BAHARATLARI
Yıldız anason, tane kişniş, çubuk tarçın, safran çiçeği bir kadının bedeninde gösteriliyor. İnsan bedenindeki bu yemek tasarımları ve tarifleri Mike Norman ve Dilara Erbay'ın imzasını taşıyor. Foğrafları Can Cömert çekti. Asistanlığını Cüneyt Balkan ve Ilgın Akarsu yaptı. AD (art+decor) tasarım dergisi, şubat sayısında tema olarak yemek sanatını ele alıyor.
TARANTULA MANIA (Sırtta bıldırcın yumurtası, siyah havyar ve deniz börülcesi)
Bir parça deniz börülcesi bol tuzlu kaynar suyla ağartılır. Zencefil, sarmısak, soya sosu ve zeytinyağında marine edilir. Haşlanmış bıldırcın yumurtası ve üzerinde Beluga havyarı ile servis edilir.