Güncelleme Tarihi:
Düğün bitmiş, kadınla adam yatak odasına çıkmış ve sadece birbirlerine bakmışlar. Elbette bundan şikayetçiler. 8 aylık evli 26 yaşındaki adam, karısına aşık! Evlenmeden önce hiç cinsel ilişkiye girmemiş. Kadının da durumu adamla aynı, deneyimsiz. Kadın, ilk gece çok utanmış, çekinmiş. Nedenini bilmiyor. Kasılmalar ve korkular artınca, ikisi de mışıl mışıl uyumayı tercih etmiş. Daha sonraki denemelerde de erken boşalma ve sertleşmenin gerçekleşmemesi nedeniyle sevişilememiş. Adam, yaşama isteğini kaybettiğini, hiçbir şeyden zevk alamadığını söylüyor. Karısıyla birlikte tedavi ediliyor. Kadın da, erkek de cinsel lişikiye hiç girmediği için önce cinsel bilgileri değerlendirilmiş. Şimdi aydınlatıcı film ve kitaplarla bilgilendiriliyorlar. Ev ödevleri var.
Bir başka adam 40 yaşında. Evlenmeden önce hiç cinsel ilişkiye girmemiş, evlendikten sonra da başarılı olamamış! Cinsel isteğinin az olduğunu, ilişki denendiğinde aşırı heyecanlandığını ve ilk geceden beri ereksiyon probleminin olduğunu söylüyor. Çok çalışıyor ve sık sık gece nöbetlerine kalıyor. Tedavi olmasını karısı istemiş. Aslında ikna etmiş demek doğru olur. Çünkü adam bu konuda doktora gitmeye çekinmiş. Uzmanlar çifti değerlendirdikten sonra ev ödevleri vermişler ve cinsel ilişkiye girmeyi hiç değilse kısa bir süre denememelerini istemişler. Ancak on yıldır ilk gece engelini aşmaya çalışan karı koca, iki haftalık ödevler neticesinde ‘‘dayanamayıp sevişmişler.’’
GÜNDÜZLERİ SEVİŞEMEM
İki yıllık evli bir adam daha. Mühendis, evlendiğinden beri karısıyla hiç sevişememiş. Çok heyecanlandığını, bu heyecana dayanamadığını anlatıyor. Karısı da üniversite mezunu. Evlenmeden önce uzun bir flört dönemleri olmuş, sevişirlermiş ama cinsel ilişkiye girmezlermiş. Birlikte tedavi görüyorlar. Damarsal, hormonal testler yapılmış. Sonuçta üniversite mezunu çifte cinsel ilişkiyi açıklayan aydınlatıcı film, kitaplar verilmiş. Ev ödevlerini yapmakla meşguller.
Karısıyla birlikte başvuran A. ise 34 yaşında. Konfeksiyonda çalışıyor, altı aylık evli. Beş yıldır erken boşalmadan şikayetçi olduğunu belirtmiş. Geriye doğru gidildiğinde, ilk ilişki denemesinin genelevde olduğunu anlatmış. Çok iğrendiğini ve bunun cinsel yaşamını olumsuz etkilediğini söylüyor. Gündüzleri ereksiyon oluyor ancak karşısındaki kadın sevişmeyi teklif hele ısrar ettiğinde kesinlikle başaramıyor. Geceleri ise ilişkiye gireceği sırada çok heyecanlanıyor ve son günlerde de cinsel isteğinin azaldığını hissediyor. İlk gece karısının çok korktuğunu görünce, ereksiyon olamadığını ancak üçüncü gün deneyebildiklerini söylüyor. Şu anda organik ve psikolojik olarak inceleniyor.
Bu kez hem kadın hem erkek ‘‘kabahatli.’’ 18 aydır evliler. Hiç sevişememişler. Erkekte uzun yıllardır ne zaman cinsel ilişkiye girmek istese, heyecanlanıyor ve erken boşalma sorunu var. Son altı aydır ereksiyon problemi ile karşı karşıya. Kadın üniversite mezunu. Evlendiğinden beri kasıldığını söylüyor. Erkek gergin hele sevişmeye niyetlendiğinde... Kadın cinselliğin hiç konuşulmadığı bir evde büyümüş. Üniversite mezunu olmasına rağmen cinsel konularda çok az şey biliyor. Kadın ve adam evlenmeyi çok istemişler. Ancak evlilikleri gergin geçiyor ve sık sık tartışıyorlar. Kadın ve adam ayrı ayrı takip ediliyorlar, ikisinin de ev ödevleri var.
Genç bir kadın daha. 24 yaşında. Öğretmen. Bir yıllık evli. İlk gece çok korkmuş, çok heyecanlanmış. Kasıldığı için sevişememiş. Cinsel bölgelerine dokunamıyor, dokundurtmuyor. Kocasıyla okul yıllarında tanışmışlar. Uzun bir flört döneminden sonra evlenmeye karar vermişler. Flört dönemindeki ön sevişmelerinde problem yokmuş. Şimdi kadın tedavi görüyor. Aşkıyla sevişebilmeyi çok istiyor.
KADINLAR DA BİLGİSİZ
İlk gece ve sonrasında cinsel ilişkiye giremeyen örnekleri anlatan Prof. Dr. Halim Hattat, Türkiye'de psikososyal nedenlerden dolayı ilk gece, ilk ilişki sorunlarının çok yaygın olduğunu söylüyor. İlk geceye ait korkular, yanlış inanışlar, beklentiler erkekte başarısızlık korkusuna neden oluyor ve ereksiyon problemi, erken boşalma sorunları ile karşılaşılıyor. İlk gece başarısızlığına doktorlar balayı empotansı diyorlar.
Evlenmeden önce cinsel ilişkiye girmeyi denememiş, cinsellik hakkında yeterli bilgisi olmayan, yanlış ve abartılmış inanışlara sahip erkek ilişkiye girerken endişelenerek, hiçbir şey yapamıyor. Bununla da kalmayıp, kadının karşısında mahçup, ezilmiş ve başarısız hisseden erkek, kendini güçsüz olarak algılıyor ve diğer denemelerinde de yine hüsrana uğruyor. Düzenli bir terapi görene kadar durumunda bir değişiklik olamıyor. Eğer bu durum ailelere söylendiyse, tedavide erkek aile tarafından çeşitli baskılara maruz kalabiliyor, iyileşme süreci olumsuz etkileniyor.
Elbette ilk gece hüsranı sadece erkeğe bağlı değil. Kadının cinsellik konusundaki bilgisizliği, sıkılganlığı, ilk ilişkiyi keyiften ziyade zorunluluk olarak görmesi, flört döneminde çok mutlu olmasına rağmen ilk gece vagen kaslarının kasılmasıyla sevişmeyi imkansız hale getiriyor. Tedavide erkeğin kadına çok yardım etmesi gerekiyor. Gerginliğin ortadan kalkabilmesi için ev ödevlerini içeren davranış terapilerine ihtiyaç duyuluyor. Tedavisi yaygın inanışın aksine kolay ve çabuk. Tedavi olmak için yıllarca beklemek anlamsız, sadece vakit kaybı!
Kadının korkuları, erkeğin ereksiyon ve boşalma sorununa neden olabiliyor. Özellikle bu nedenle erkeğin çok dikkatli ve rahat olması şart. Kötü başlangıcın izleri yıllarca taşınabiliyor. İlk denemede ilişki olması şart değil ancak sorun büyümeden bir uzmana başvurmak gerekiyor.
Uyumsuz, evli, yaşlı...
Evlilikte sevişememek konusunda yapılan çalışmalarda cinsel sorunlarla ilgili psikolojik faktörler şöyle sıralanıyor: Eşler arasındaki uyum sorunu, evlenme, çocuğun doğumu, eşin cinsel sorununun olması, yaşlanma, travmatik cinsel yaşam, iş sorunları, yalnızlık, başaramama korkusu. Cinsel sorunları devam ettiren faktörler ise; Başaramama korkusu, eşin tepkileri, iletişim eksikliği, suçluluk hissi, çekiciliğin kaybolması. Cinsel davranışçı tedavinin amaçları ise; Cinsel bilgi eksikliğinin giderilmesi, eşler arasındaki ilişkinin zenginleştirilmesi, hatalı düşünce şekillerinin yerine olumlu düşünce şekillerinin geliştirilmesi, sorunun ortaya çıkmasında rol oynayan hatalı davranışların farkedilmesi. Cinsel işlev bozukluğunu hazırlayan faktörleri merak ediyorsanız şöyle; Ailenin ve toplumun cinselliğe bakışı, aşırı dindar ve tutucu yetiştirilme biçimi, eksik ya da yanlış cinsel bilgi, cinsellikle ilgili gerçekdışı beklentiler, anne-baba arasındaki olumsuz ilişki biçimi, eşler arasındaki iletişim biçimi, uyarılma eşiğinin yüksek olması, nevrotik kişilik özellikleri, yakınlaşma sorunları, ayrılık endişesi. Cinsel işlev bozukluğunu ortaya çıkaran faktörler de şöyle: Eşler arasında uyumsuzluk, cinsel iletişim sorunları, eşin cinsel bir sorununun olması, başaramama korkusu, fiziksel ya da psikiyatrik hastalıklar, yorgunluk ve stres, aşırı alkol veya ilaç kullanımı, hamile kalma korkusu, evlenme, evlilik öncesi ve dışı ilişkiler, travmatik cinsel yaşantı. Ayrıca sorunun çözümü ile ilgili yanlış uygulamalar, çok sık cinsel ilişkide bulunma, cinsel ilişkiden kaçınma, ilişkiye kendini verememe, başarısızlık korkusu, suçluluk ve utanç gibi duygular, eşin tepkileri cinsel işlev bozukluklarının körüklenmesini sağlayan faktörler. Erektil fonksiyon bozukluğu yani ereksiyon sorunları, erkeklerde sık rastlanan sorunlardan. İyi bir klinik değerlendirmeye ve sebep olabilecek tüm faktörleri ortaya koyan ayrıntılı inceleme sonucunda tedavide elde edilen başarı oranı hayli yüksek. Partnerle görüşme, ereksiyonla ilgili sorunların tedavisinde olumlu, tedavinin başarı şansını artırıyor. Erkeğin performansı konusunda endişeli olması, fantazileri konusunda kendisini suçlu hissetmesi, sıkça partneri tarafından reddedilmesi, birlikte olduğu kadını cinsel açıdan etkilemeye istekli olması, sabah ereksiyonlarının olup, olmaması erektil disfonksiyon bozukluklarının tanısının koyulmasında önemli etkenlerden.