Bakkallar kapanacak!

Güncelleme Tarihi:

Bakkallar kapanacak
Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 2006 16:55

(Aynı sendromu - ne alakası var diyeceksiniz - kravatımla yaşarım ben: Dikkat ettim, bir kravatı ilk denemede - uzunluğu, genişliği, şekli şemailiyle - istediğim gibi bağladım bağladım, yoksa imkanı yok bir daha tutturamam. Uğraşmam, başka bir kravat seçerim kendime... Yazı için de genelde böyledir.)

İki şey vardı söylemek istediğim, aynı kapıya çıkan.

Langır lungur yazacağım artık... Çünkü mutlaka bu konuya değinmek istiyorum.

Biri tekstil sanayiinin Çin rekabeti ve TL’nin aşırı değerlenmesiyle içine düştüğü kriz...

Diğeri her gün yenileri açılan ve pazar payı büyüyen boy boy marketler karşısında bakkal esnafının yaşadığı kriz...

İlki konjonktürel görünse de, aslında ikisi de yapısal ve geri dönüşü olmayan krizler.

*

Türk ekonomisi kabuk değiştiriyor. Uluslararası iş bölümünde gün geldi yapısal değişiklik yaşayan ve sınıf atlayan büyük sanayi ülkeleri ve çokuluslu şirketler tekstil işinden çekildiler. (Benim ekonomi okuduğum günlerde İngiliz, Amerikan, Fransız şirketleri dünyü pazarlarına hâkimdi. Tekstil ve konfeksiyonda Türkiye’nin esamisi okunmazdı.) Birçok 3.Dünya ülkesi - kalkınmakta olan ülke bu boşluğu doldurmaya çalıştı, pek azı - bu arada Türkiye - bunu başardı ve dünya tekstil-konfeksiyon pazarında önemli bir aktör haline geldi.

Bugün, 2001 krizinden sonra Türkiye bir kez daha kabuk değiştiriyor, uluslararası iş bölümünde bir üst sınıfa çıkıyor. Artık ucuz iş gücüyle, sürekli değer kaybeden TL ile, emek-yoğun sanayi dönemi bitiyor.

İki üç senedir - Çin, Hindistan gibi ülkelerin rekabeti de üstüne binince - tekstilin duvara doğru gittiği belliydi.

Tekstilcilerin sesi ne zaman duyulur oldu, meslek kuruluşları ne yaptı bilmiyorum. Ankara’dan bir öngörü / hazırlık beklemek saflık olur.

Ama kriz öngörülebilirdi ve -meliydi!

*

Aynı şekilde, bütün serbest piyasa ekonomilerinde olduğu gibi, gıda ve soğuk sanayiinin gelişmesi, (kredi kartlarıyla da geleceği satın alarak, yahut benim sevdiğim deyimle ‘ileriye kaçarak’) tüketimin patlaması, yabancı yatırımcıların Türk pazarına olan ilgisinin AB sayesinde canlanması, enflasyonun düşmesiyle kâr marjilarının daralması... filan derken, büyük marketlerin, dağıtım zincirlerinin gelişmesi kaçınılmazdı.

Marketlerin hele hele hipermarketlerin ve büyük tematik mağazaların açılmasıyla da perakendeci esnafın kepenk indirmesi de öngörülen bir gelişmeydi.

Dünyanın her kalkınmış ekonomisinde yaşanan bu gelişme, Türkiye’de de kaçınılmazdı.

Ama bu konuda da hiçbir hazırlık yapılmadı. Baksanıza, daha Türkiye’de marketlerin tarifi bile yapılmamış, yeni yasa tasarısı yalapşap bir tanım getiriyor süper- hiper- ve sair marketlede.

Halbuki bu gelişme en az 10 yıl öncesinden öngörülebilir (1980’lerin sonunda, bir büyük holdinge ‘Türkiye artık hipermarketlere hazır: Carrefour ile görüşelim, Türkiye’ye davet edelim’ diye öneri götürmüştüm ben...) ve yeni bakkal açılmasına sınır getirilebilir, esnaf başka alanlara kaymaya yahut birleşip ‘franchise’ olarak market açmaya teşvik edilebilirdi.

Yumurtanın tam ağzına gelmesi beklendi... her işimizde olduğu gibi.

Popüler ve popülist renkli esnaf gazeteleri (hani berbere, kasaba satılanlar) bu konuyu istismar ederler, ‘kahraman bakkal süpermarkete karşı’ ayağıyla. Vay efendim marketler açılınca şu kadar bakkal esnafı kepenk indiriyormuş...

Acıklı, üzücü ama... kaçınılmaz. Ağlamak ve küçük esnaf arasında çok müşterisi olan AKP iktidarı gibi marketlerin tekerine çomak sokmaya çalışmaktansa... bu kaçınılmaz gelişmeyi en az sancılı şekilde düzenlemek ve doğumu kolaylamak gerekir.

Marketler açılacak, bakkallar kapanacak... gelişmenin ve kalkınmanın ENGELLENEMEZ evrim kanunu budur. Önünde durmak mümkün değildir.

Nasıl faytoncu esnafını kurtaracağım diye taksileri, kalaycıları kollayacağım diye alüminyum tencere üretimini, tüccar-terzileri yaşatacağım diye konfeksiyon sanayiini engelleyemezseniz, MAALESEF, ekonominin kuralı gereği, bakkaldan, manavdan, kasaptan oy alacağım diye dağıtım sektörünün önünü kesemezsiniz!

Popülizm ve demagoji yapmayın, insanlara yalan söylemeyin, ne kadar geç kalırsak küçük esnafın zararı o kadar büyük ve yeni ekonomik düzenin doğumu o kadar sancılı olacak.

Not: Türkiye'de kayıtlı 122.000 bakkal ve 62.000 büfe varmış. Bilgi için...

Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!