Güncelleme Tarihi:
Russell Brand’i tanımlamak için ‘Dünyanın en ünlü komedyeni’ demek yetmiyor. O aynı zamanda aktör, radyo ve televizyon sunucusu, şarkıcı, köşe yazarı ve yazar. Lafını sakınmayan, sivri dili ve zekâsı yüzünden başı defalarca belaya giren, Kate Moss’tan
Katy Perry’ye sayısız ünlü kadınla birlikte olan rock star görünümlü playboy. Bundan 10 yıl öncesine kadar çalıştığı stüdyoya eroin sipariş eden bir uyuşturucu ve seks bağımlısıyken, kendini Budizm felsefesine adayan bir ‘modern çağ gurusu’. Hollywood’da gişe rekoru kıran 13 filmde yer alan, ancak sıkıldığı için kendini yeniden stand-up gösterilere adayan bir komedyen.
Brand, dünya çapındaki ilk turnesi ‘Mesih Kompleksi’ kapsamında 23 Kasım’da İstanbul’a geliyor. Şovun Türkiye ayağıyla ilgili epey heyecanlı. Bunun nedeni, şehirdeki bir önceki macerası: “Daha önce 2002 yılında İstanbul’a geldim ve sadece bir gün kaldım. O 24 saat diliminde başımı bin türlü belaya sokmayı başardım: Pavyona gittim, orada kavgaya karıştım, kadının tekiyle ağız dalaşına giriştim, kafamda cep telefonunu kırdı. Sonra da işimden kovuldum. Bakalım bu sefer başıma neler gelecek!”
‘Mesih Kompleksi’nde Hazreti İsa, Che Guevara, Gandhi ve Malcolm X’ten bahseden 35 yaşındaki komedyen, hükümetleri, liderleri, dünyadaki mevcut düzeni sert bir şekilde eleştiriyor. İşte sovundan bir cümle: “Politikacılar mevcut düzene sarılıyorlar ve onun değişmesini istemiyorlar. Aslında inançlarına da ihanet ediyorlar. İdeallerini satışa getiriyorlar, çünkü fedakârlık yapmak istemiyorlar.”
GEZİ PARKI EYLEMLERİ DÜNYAYA DERS OLMALI
Haliyle röportajımıza Brand’in kafasındaki ideal dünya düzeninin ne olduğuyla başlıyoruz: “Bir şekilde yönetilmeye ihtiyacımız var ama farklı bir otorite biçimine gereksinim duyuyoruz. Tabii ki sınırların olmadığı bir dünyada yaşama fikri güzel.
Ama illa bazı konular üzerinde keskin sınırlar çizeceksek, çıkış noktamız değişmeli. Bence toplum sözleşmesi dediğimiz şey, cinsellik üzerinden kurulmalı. Böylesi çok daha sağlıklı olurdu. ”
Gezi Parkı protestoları sırasında Twitter’dan “Hükümetler bizim hizmetkârımızdır, sahibimiz değil” cümlesiyle destek veren Brand, eylemlerin dünyayı değiştireceğini düşünüyor: “Olayları takip ettim. Hâlâ da ne oluyor ne bitiyor ülkenizde, takip ediyorum. Görünüşe göre Türk halkı baskı altında olmaktan sıkıldı ve farklı bir hükümet için hazır. Bence Gezi direnişçileri büyük sempati topladı uluslararası kamuoyunda. Protestolar herkese şunu kanıtladı ki sömürülmeye ve baskıya boyun eğmek zorunda değiliz. Değişime ihtiyacımız varsa, mevcut düzeni değiştirmek için aradığımız güç de, yine bizim içimizde.” Daha önce İngiltere, Amerika ve Avustralya’yı kapsayan stand-up turlarına çıkan komedyen, uluslararası ilk turnesinde güvenlik nedeniyle Abu Dabi ve Lübnan şovlarının iptal edilmesinden dolayı da üzgün: “Umarım daha çok şovlarım olur. Bölgedeki karışıklıklar açıkçası beni korkutmuyor. En nihayetinde olması gerekeni yaşayacağız hepimiz. Olmamız gereken yere doğru yönlendirildiğimizi düşünüyorum. Kültürlerin dayattığı farklılıkları bir yana koyarsak, özümüzde hepimiz aynıyız. Espri anlayışımız aynı. Ben de herkesi eğlendirmek istiyorum.”
Tekeşlilik de iyidir
‘Modern çağın Hugh Heffner’ı olarak adlandırılan Brand, 2010’da şarkıcı Katy Perry’yle evlendiğinde kamuoyu şok geçirmişti. Kimse komedyenin uslanabileceğine inanmıyordu. Bir yıl sonra eşini SMS aracılığıyla terk eden Brand’in yeniden hareketli yaşamına geri dönmesi bekleniyordu. Oysa Brand, bu günlerde yine ‘ciddi’ bir ilişki içine girdi. İngiliz sosyetesinin önemli isimlerinden Lady Diana’nın yakın arkadaşı, Hugh Grant’in de eski aşkı Jemima Khan ile birlikte. “Eski usul tekeşlilik candır, herkesin ara sıra ihtiyacı var. Benim de hoşuma gidiyor bu aralar” cümlesiyle tarif ediyor ilişkisini. Neden kadınlara bu kadar cazip geldiğini soruyorum, bunu ‘şirinliğine’ bağlıyor: “Bana bakınca insanın sarılası gelir, şirinim ayrıca da çok kibarım. Herhalde bu yüzden dayanılmazım.”
Amy Winehouse’un en yakın arkadaşlarından biri olan Brand, şarkıcı aşırı dozdan öldüğü zaman “Aslında normal bir kız sayılırdı. Yani, tipik bir alkolik-uyuşturucu bağımlısına göre, hareketleri oldukça normaldi” açıklamasını yapmıştı. 10 yıldır temiz olan Brand, eroinle mücadelesi için “Hayat boyu sürecek” diyor.
İngiliz gazetesine verdiği röportajda “En son eroin almayı dün düşündüm” dediğini hatırlatıyorum. Peki nasıl ‘temiz’ kalmayı başarıyor? “Bol bol meditasyon yapıyorum, ruhani yönden her gün kendimi geliştiriyorum. Aynı zamanda bu işin belli prensipleri var, onların da dışına çıkmıyorum.” Son olarak komedyenin hayatında pişmanlıkları olup olmadığını soruyorum: ‘Geri dönüş olsa’ türü cümleler kuruyor mu? “Kurmaz mıyım? Bir yolunu bulabilsem zamanda yolculuğun, neler neler yaparım...”
Brand’in skandalları
Brand’in ilk skandalı, MTV’de VJ’lik yapmaya başladığı ilk yılda geldi. 11 Eylül saldırısının ertesi günü stüdyoya Usame bin Ladin kostümüyle gelen Brand, işten kovuldu.
Turne sırasında Dublin’e gittiğinde, otel odasını istila eden dokuz kadınla ayrı ayrı birlikte olduğunu söyleyip, yaşadığı geceyi “Tarlaya tohum atan bir çiftçiden farkım yoktu” cümlesiyle açıkladı.
Oyuncu Sadie Frost ve onun en yakın arkadaşı top model Kate Moss ile yaşadığı aşklarla adını duyurdu, onlarla geçirdiği geceleri de ‘Booky Wook’ adlı kitabında detaylarıyla anlattı.
BBC’de DJ’lik yaptığı dönemde 83 yaşındaki oyuncu Andrew Sachs’i canlı yayında arayıp, telesekreterine “Torununla yattım, haberin olsun” mesajını bırakması, İngiltere’de büyük bir skandala neden oldu.
Geçen Eylül’de gerçekleşen İngiliz GQ dergisinin ödül töreninde ‘Yılın Adamı’ seçildi. Ödülü alırken teşekkür konuşmasında, bir konuğun Suriye’de kimyasal silah kullanımıyla ilgili yaptığı şakaya istinaden “Madem katliamlardan söz açıldı, Hugo Boss’un Nazilerin kostümlerini tasarladığından da bahsedelim. Toplu katliam yaparken ne kadar şık görünüyorlardı, değil mi?” cümlesini sarf etti. Törenden atıldı.