Güncelleme Tarihi:
Ertuğrul Bey’in cumartesi başlığı “Güzel bir ölüm ilanı” idi. “Biliyorum ölüm ilanı güzel olmaz..” diye başlıyor ve Dikran Saltacıoğlu adlı vatandaşımızın “Türkiye’ye ilk altın madalyayı kazandıran Türk sanayicisi” diye biten ölüm ilandaki o “Türk” kelimesinin altını çiziyordu. (Ertuğrul Özkök, Hürriyet 19 ekim)
Ertesi gün, Hürriyet Pazar’da bir haber-yazı, Emel Armutçu imzalı: “Kırklareli’de son 8 Yahudi.” Asrın başında sayıları 1.300’müş, sekiz kişi kalmışlar. Artık ibadet için gerekli on kişiyi bile toplayamıyorlarmış.
Ben, gayrimüslimlerin cenaze ilanlarına daha bir çok hüzünlenirim nedense.
Her ölüm acıdır, biliyorum. Bir polisin, bir askerin ölüm ilanı ciğerini dağlar adamın. O gencecik insan, benim yerime üç kuruş maaş için ölmüş gibi gelir. Çocukların, gençlerin ölümü bir başka facia. O ilanı kaleme alan ana babayı düşünürüm hemen. Diğer çocukları için, anaları babaları, sevdikleri için kolayı seçip, çocuğunun peşi sıra gitme hakkı olmayan ana babaları. O acıyla yaşamaya mahkum insanları.
Ama gayrimüslim ilanları bir başka acı verir nedense. Bir sonbahar hüznü...
Bayan Estel K...nın (Doğumu M...) vefatını derin teessürle bildiririz. Cenaze merasimi Ortaköy Etz-Ahayim Musevî Sinagoğu’nda icra olunacaktır. Evlatları, Torunları, Yeğenleri... diyen ilan...
Ailemizin saygıdeğer büyüğü Dul Bayan Silva B..’nin (Bakırköylü) Kumkapı Meryem Ana ErmeniKilisesi’nde icra olunacak cenaze merasiminden sonra Balıklı Ermeni Mezarlığı’na defnedileceğini duyuran ilan...
Acı kaybımız – Sütlüce Motor Fabrikası’nın emekli veznedarı Bay Aleks N...’nin (Kanlıcalı) kaybından duyulan derin teessürü ve cenazesinin Kadıköy Bahariye Rum Ortodoks Kilisesi’ndeki törende sonra Hasanpaşa Rum Mezarlığı’nda toprağa verileceğini söyleyen ilan...
Dönüp birkaç aylık gazete arşivini taramama rağmen bulamadığım (düşünün ne kadar azalmışlar) Süryani ilanları...
Başka bir hüzün verir insana.
Sanki birir birer eksiliyorlar, bitiverecekler...
Son kuşlar gibi gidecekler, giderlerse belki de dönmeyecekler...
Bir şeyler eksilecek hayatımızdan, gözümüz artık bir rengi eksik görecek, kulağımız bir sesi duymayacak...
Çocukluğumun İstanbul’u biraz daha uzaklaşacak...
*
Hayır, beceremedim hüznümü ifadeyi...