Güncelleme Tarihi:
Kış mevsiminin bitip, baharın başladığı Mart ve Nisan aylarında enfeksiyon hastalıklarının görülme riski artar. Mevsim değişikliği durumunda kişilerin beslenme alışkanlıklarının hayat düzenlerinin değişmesi ile birlikte bağışıklık sisteminin de etkilenmesi sonucu hastalıklarda artış gözlenebilir. Genellikle ısınan havanın ve çevre şartlarının da rolü ile bazı parazit ve bakterilerin ortamda çoğalması enfeksiyonların gelişmesinde etkili olur. Memorial Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Uz. Dr. Selahattin Türen, bahar aylarında hasta olmamak için yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi.
ÜSYE ve allerjik hastalıklar sık görülüyor
Bahar aylarında grip, soğuk algınlığı gibi üst solunum yolu enfeksiyonları(ÜSYE) daha sık görülür. Kişiler öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı, yaygın vücut ağrıları, halsizlik ve yorgunluk şikayeti yaşayabilir. Saman nezlesi, polen allerjisi, mevsimsel allerjik rinit de en sık görülen alerjik reaksiyonlardır. Isınan hava ile birlikte su ve gıda ile bulaşan bazı parazit ve bakterilerin de etkisi ile ishaller ortaya çıkabilir.
Bahar yorgunluğu da olabilir
Mevsim dönüşlerinde vücudumuzdaki bir takım reaksiyonlar da hastalık gibi algılanabilir. Kış aylarında kısa süren gündüz ve uzun süren gecede kişiler biyolojik saatlerini, beslenme programlarını, uyku düzenlerini ve hayat tarzlarını mevcut duruma göre ayarlar. Baharda günlerin uzaması ile birlikte daha uzun süre dışarıda kalan kişiler ısınan havanın da etkisi ile daha fazla sıvı kaybettiği için vücut bu duruma alışana kadar çeşitli sorunlarla karşılaşabilir. Uykuya ayrılan zamandan çalınıyor, sıvı tüketimi azalabiliyor ve kişiler kendilerini daha yorgun ve halsiz hissedebiliyor.
Beslenme düzenine dikkat edilmesi, daha fazla sıvı tüketilmesi, vücut sıvısı azlığının önüne geçilmesi hastalıklara karşı önleyici olacaktır. Uykunun yeni düzene adapte edilmesi ve 6-8 saat uykuya zaman ayrılması gereklidir. Havanın güzel olduğu zamanlarda kişilerin evde oturmak yerine dışarıda yapılabilecek aktivitelere katılması tavsiye edilir.
Sağlıklı beslenme altın kural
Uzayan gündüz süresi ve aktivitelerle birlikte güne sıkı bir kahvaltı ile başlanmalıdır. Öğün atlamamak çok önemlidir. Lifli sebze ve meyvelerin tüketilmesi önerilir. Sağlıklı beslenmede karbonhidrat yağ ve proteinleri dengeli ve yeterli biçimde almak gerekir. Taze meyve ve sebzelerin tüketilmesi ile vücudun ihtiyacı olan vitamin ve mineraller karşılanabilir.
Su için, içirin
Erişkinlerin günde 2- 2,5 lt sıvı tüketmesi uygundur ancak bilindiği gibi en sağlıklı içecek sudur. Havanın daha sıcak olduğu ve aktivitenin artığı zamanlarda çay, kahve, meyve suyu, çorba tüketimi ile birlikte 2,5- 3 lt sıvı tüketilmelidir.
Erken çıkan çileğe, eriğe kanmayın
Meyve ve sebzeyi mevsiminde tüketmek en doğrusudur. En doğal ve sağlıklı meyve sebze, doğal ikliminde ve zamanında yetişenidir. Suni şartlarda ve hormonlu yetiştirilenler ürünler aynı besin değerini taşımaz. Uygun sıcaklık ve çevre şartlarında yetiştirilen sebze meyveler tercih edilmelidir.
Lahana stili giyinin
Ani ısı değişikliği durumunda çok kalın ve ince giyinmek de doğru değildir. Soğuk ve sıcağa bağlı olarak vücut direnci düşeceğinden kişinin yaşadığı çevrenin şartlarını bilip ona göre hareket etmesi çok önemlidir. İnce katlar halinde, terletmeyen kumaşlardan oluşan kombinasyonlar tercih edilmelidir.
Gerekirse uzman yardımı alın
Mevsim dönümlerinde vücudun yeni şartlara alışabileceği zamana kadar geçen sürede beslenme ve uyku düzenine sıvı alımına önem vererek bireysel korunma yöntemleri uygulanabilir. Uzun süren hastalık belirtilerinin olması halinde mutlaka bir hekime başvurulmasını öneriyoruz.