Bahar Korçan giysilerinden alana bir de şiir veriyor

Güncelleme Tarihi:

Bahar Korçan giysilerinden alana bir de şiir veriyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 11, 2003 00:53

Bahar Korçan modada 10. yılını kutluyor. Onun defilelerinde hiçbir mankenin tek göğsü elbiseden dışarı fırlamıyor ama o hálá ayakta. 1999'dan beri Türkiye'de üretip dünyaya satıyor. Bahar Korçan markası ABD'de 90 noktada bulunuyor.

Amerikalı bir tüketici bir Bahar Korçan kreasyonu aldığında, poşetin içinden bir de şiir çıkıyor. Almanya'daki müşteriler ise aynı şiirin Almancasını buluyorlar poşetlerde. Çünkü her koleksiyonunu bir temaya dayandırıyor ve onun için bir de şiir yazıyor. ‘Deli Öyküleri’ adlı bir antolojide öyküsü yayımlandı. İki yıldır üzerinde çalıştığı film senaryosunu yakında bitirmeyi umuyor. O, modayı sadece bir iş olarak değil, sanatın bir parçası olarak düşünen tasarımcılardan. Paris'teki önemli bir moda fuarını düzenleyen Interselection Grubu Bahar Korçan'ı 24 Ocak'ta Paris'e davet ediyor. Bahar Korçan, tek bir kıyafetle katılacağı Paris Belediye Sarayı'ndaki bu gecede 2004'ün trendlerini anlatacak.

10 yıl önce hayatımıza girdi. 29 yaşında ufak tefek bir kadındı. Tasarımlarıyla 40 yıllık terzi kuşağının önüne geçti. Kolay olmadı tabii. Hemen hakkında dedikodular çıkarıldı. ‘‘Tasarımcı değil taklitçi, yurtdışındaki fuarları gezip gezip kopyalıyormuş!’’ diye... Ama bu dedikodular tutmadı. Bahar Korçan yoluna devam etti. ‘‘Ben terzi değilim tasarımcıyım’’ cümlesini kaç yüz bin kere söylediğini kendisi de hatırlamıyor. Türkiye'de büyük bir kavram kargaşası yaşandığını söylüyor:

‘‘Tasarımcılık, stilistlik ve terzilik birbirine girmiş. Kopya yapmayan ve kendi görüşleriyle ilerleyenlere tasarımcı, bilmemkim hanımlara kıyafet dikenlere haute couture terzi, belli bir firma için çalışanlara stilist denir. Bizde üçünü birden toplayıp modacı diyorlar, 'odacı' gibi!’’

VAKKO OKULUNDAN MEZUN

Bahar Korçan markası 10 yıllık bir planın ürünü. Kendini planlamaya daha ortaokulda başlamış. Moda tasarımcısı olmaya karar vermiş ve hayatının senaryosunu ayrıntılarıyla yazıp uygulamaya geçmiş. Lise bittiğinde bir gazete ilanıyla kendini Vakko'da Vitali Hakko'nun yanında bulmuş.

‘‘Vitali Hakko hayatı çok iyi öğretir. Beş sene boyunca fabrikada elime kalem vermedi. Akşamları evde çizerdim. İlk üç ay beni mağazaya yolladı. Müşteriyi gözlemlemek için tezgahtarlık yaptım. Sonra üretime soktu. Depoda kumaş katladım, dikimde iplik taşıdım. Tasarımcı olmak isteyen gençlerin bu yoldan geçmeleri gerektiğine inanıyorum.’’

Vakko okulundan 1992'de mezun olmuş. Aynı yıl Bahar Korçan markası doğmuş. İTKİB'in (İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği) açtığı tasarımcı yarışmasında birinci olduktan sonra borç harç Nişantaşı'ndaki atölyeyi açmış.

ÖNCE POP SONRA SAHNE

O tarihten sonra önüne tek bir hedef koymuş: Markalaşmak. Kurallarını koymuş ve oyuna başlamış. İlk yıllarda ünlülerle çalışmak da bu oyunun bir parçası... Hatırlarsınız, bir süre Bahar Korçan pop starlarının özellikle de Tarkan'ın çevresindeydi. Meğerse bu stratejinin bir parçasıymış. Yıllar ilerleyip marka oturmaya başladıkça pop starlarından uzaklaştı. Çünkü fazlası zarardı.

Sonra Bahar Korçan opera ve bale kostümleri tasarlamaya başladı. Çünkü Korçan bir gün bir yerde Ankara Modern Dans Topluluğu'nun kurucusu Beyhan Murphy ile tanıştı. İkili Afife'yi sahneye koydular. Ardından Mavi Gözlü Dev geldi. Ve tiyatrolar başladı. ‘‘Olağan Mucizeler’’ (Lale Mansur) ve ‘‘Biri Bizi Dikizliyor’’ (Ferhan Şensoy) kostüm tasarımını üstlendiği tiyatro oyunlarından sadece ikisi.

Bahar Korçan zaten modayı başlı başına bir sanat olarak görüyor. Defilelerini bir sahne gösterisi gibi düzenliyor. Özel bir müzik besteleniyor, senaryo yazılıyor, kimlikler belirleniyor. Bahar Korçan modern dansın tasarımcı kişiliğini beslediğine inanıyor.

DÖRT ÜLKEDE SATILIYOR

Bahar Korçan markası bugün Amerika'da 90, Almanya'da 18, Japonya'da 4, Kanada'da 1 butikte satılıyor. Üretim yüzde seksen Türk malzemeleriyle yapılıyor. Türkiye'de satış yok. Bahar Korçan son günlerde işlerini paylaşacağı bir ortak arıyor. ‘‘Koç ve Sabancı bile gidip yabancı markalara yatırım yapıyor. İşte bunu anlamıyorum’’ diyor.

Peki 11. yılında ne yapacak? İlk icraat 24 Ocak'ta... Paris'te moda fuarları düzenleyen Interselection adlı grubun daveti üzerine Paris'e gidiyor. Bu grup her yıl dünyadan yılın trendini belirleyen bir tasarımcı seçiyor. Bu sene Bahar Korçan'ı seçmişler. 24 Ocak'ta, Paris'te düzenlenecek gecede 2004 kışının trendlerini anlatacak.

Türkiye'ye döndüğünde son koleksiyonu Gölgeler'i bitirecek. Gölgeler, sessiz ve derin bir koleksiyon. Bu yüzden defile müziksiz yapılacak.

Üstünü benden al, altını git salı pazarından tamamla

2003 yaz modası için neler hazırladınız?

- Benim koleksiyonumda uçuk pembeler ağırlıkta. Denimlerle ve dantelle birleşiyor. Bir siyah ipek organze gurup var. El işi ve el boyamalı tişörtler çok ağırlıklı. Beyaz ve ten rengi. Filelerden çok rahat pantolon ve etekler yaptım.

Sizce Türkiye'de moda nasıl algılanıyor?

- Modada Türk bakış açısı diye bir şey var. Bize özgü... Ben birçok ülkede satış yapıyorum. Ama İstanbul çok farklı. Az gelişmiş toplum olmanın verdiği çok komik dürtülere sahibiz. Bir kere her şeyi çok çabuk tüketiyorlar. Çok bilinçsiz seçimler yapıyorlar. Kimliklerini keşfetmemiş bir sürü insan var. Ne aldıklarının bilincindeler ne de harcadıkları paranın... Niye aldıklarının farkında bile değiller.

Bu insanların hiçbiri Bahar Korçan giymiyorlar mı?

- Ben bu beğenmediğim insanlara satış yapmak hiç istemedim. Baştan 'siz' olarak benden alışveriş edin dedim. Beğeniyorsanız benden bir şey alın. Ama her şeyini benden almak zorunda değilsin. Ben diğer tasarımcılar gibi ‘‘Altına da bunu giyeceksin, çorabı da bu, ayakkabısı da bu’’ diye dayatmıyorum ki. İstiyorsan benim tişörtümün altına git pazardan bir pantolon al. Ama sen al. Giyindiğinde ortaya ‘‘Sen’’ çıksın. Seçimlerin özgür olsun.

Anahtar kelime özgür seçim mi?

- Evet. Kendi yaşam felsefesini keşfetmiş insanlardan bahsediyorum. Hálá gidip bilmem ne marka çantaya binlerce dolar veren kadınlara çok gülüyorum. Ve söylüyorum artık, iyice sinir oldum, çenemi hiç tutamıyorum.

Bahar Korçan marka bir tişört satın almak isteyen biri nereye gelecek?

- Maalesef mağaza yok. Bir ay sonra Fulya'daki atölyenin üzerinde showroom açıyorum. Mehmetçik Caddesi No: 50.

HER DEFİLENİN BİR ADI VE FELSEFESİ VAR

Bahar Korçan'ın hiçbir koleksiyonu sadece giysilerden ibaret olmadı. Bugüne kadar her koleksiyonunu bir felsefeye dayandırdı. Her defilesinde, çok etkilendiğini söylediği varoluş felsefesinin bir halkasını podyuma çıkardığını söylüyor. İşte son 10 yılın varoluş defileleri.

VAROLUŞ VİBRASYONU

Bu Bahar Korçan'ın Türkiye'deki ilk defilesi. Kendini bulmaya çalışırken her şeyi basite indirgemiş ve varoluş felsefesini keşfetmiş. Hayattaki her şeyin dönüp dolaşıp varolmaya dayandığına inanıyor.

BİR Bu koleksiyon Bahar Korçan'ın okuduğu bir haberden sonra ortaya çıkmış. Haber uzayı gözlemek için yörüngeye yerleştirilen Hubble teleskobundan gelen bir fotoğrafı gösteriyormuş. Bebek bir evren fotoğrafı. Stingray adı verilen bu evren, bizden tam 18 bin ışık yılı uzakta yeni doğan bir bebek evrenmiş. Bu Bahar Korçan'ı çok heyecanlandırmış. NASA ve TÜBİTAK ile bağlantıya geçmiş. Kozmolojiye merakı artmış. Her şeyin ‘‘bir’’ olduğunu anlatan Bir koleksiyonu ortaya çıkmış.

SEÇİM Her şeyin bir olduğunu algıladıktan sonra bir seçim yapıyoruz ve kendi yolumuzu çiziyoruz. Bu yolda başımıza neler geliyor, defile bunu anlatıyor.

HATIRLAMA Peki yolumuzu seçtik şimdi ne yapmamız gerekiyor? Attığımız her adımda kim olduğumuzu ve ne olduğumuzu hatırlamamız gerekiyor. Bu sebeple Bahar Korçan seçimden sonra hatırlama isimli koleksiyonu yapmış.

İPLER Bahar Korçan'ın son koleksiyonu İpler 11 Aralık'ta İstanbul Maslak Venue'de yapıldı. Defile başlamadan önce kemancı Tuncay Yılmaz Bach çaldı. Defilede tekno müzik kullanıldı. DJ'liği FG Radyo'dan Birol Giray yaptı. Sanat yönetmenliğini, koreografiyi ve sahne tasarımın Uğur Seyrek üstlendi. Mankenlerin koreografisini de Uğurkan Erez düzenledi. İpler, hayatta hatırladıklarımızı simgeliyor. Korçan'a göre unutmamak için parmağımıza bağladığımız, hatırlayıp hayata bağlandığımız bir sürü ipimiz var. Aşk, seks, para, anne, baba, Tanrı gibi bağlılık ipleri bunlar. Bu iplerin farkında olup, esiri olmadan yolumuzda yürümemiz gerekiyor.

Fransız starları Guerlain'in 97 yıllık parfümünü korumak için kampanya açtı

İki büyük moda şirketi olan LVMH ve Gucci, teker teker ele geçirdikleri lüks markalara kendi damgalarını vuruyorlar. Örneğin Gucci, Yves Saint-Laurent'ı satın alıp sonunda geçen yıl markaya adını veren adamın işi bırakmasını sağladı. Yves Saint-Laurent'la aynı kaderi paylaşanlardan biri de, dünyanın en eski ve en ünlü parfüm markası Guerlain'di.

1840'ta büyük büyük dedesi tarafından kurulan parfüm markasının son yıllarına şekil veren Jean-Paul Guerlain, bir yıl önce 65 yaşında emekliye ayrıldı. Şirketini bu olaydan bir süre önce LVMH satın almıştı. Guerlain'in gidişinden sonra iş başına gelen Renato Semerari adındaki yeni yönetici, büyük parfüm evinin ürettiği bazı kokuların üretimini durdurmaya karar verdi. Bunlardan biri de, 1906 yılından beri üretilen ‘‘Apres l'Ondee’’ adındaki parfümdü.

Bu karar açıklanır açıklanmaz, Fransız starları bir karşı kampanya başlattı. Bu starların arasında en ünlüsü de Plaj filminde Leonardo DiCaprio ile oynayan, son dönemde de Sekiz Kadın filminde seyrettiğimiz genç film yıldızı Virginie Ledoyen. Apres l'Ondee adındaki klasik parfümün üretimine devam edilmesi için LVMH'ın Yönetim Kurulu Başkanı Bernard Arnault'yu mektup yağmuruna tutan ünlüler, yakında yüzüncü yılını kutlayacak olan bu kokunun ortadan kalkmaması için mücadele edeceklerini açıkladılar.

Bugüne kadar tam 300 parfüm üretmiş olan Guerlain'in klasikleri arasında hálá üretilenler var. 1853'te III. Napoleon'un eşi İmparatoriçe Eugenie'nin adına Eau de Cologne Imperiale'i yaratarak meşhur olan Guerlain ailesi daha sonra Shalimar (1925), Vol de Nuit (1933), Ode (1955), Champs Elysees (1959), Chamade (1969), Nahema (1979), Samsara (1989) gibi parfümler yarattı. Geçen yıl emekli olan Jean-Paul Guerlain, anılarını ‘‘Les Routes de Mes Parfums’’ (Parfümlerimin Yolları) adıyla bir süre önce yayımladı. Bu kitapta, yaşayan en büyük parfüm ustalarından biri kabul edilen ve 3 bin kokuyu birbirinden ayırabildiği söylenen Jean-Paul Guerlain, babası, büyükbabası, büyükamcaları ve büyük büyükbabasından hep usta-çırak ilişkisiyle edindiği mesleki beceriyi anlatıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!