Bağımsız sinema bağımsız değil

Güncelleme Tarihi:

Bağımsız sinema bağımsız değil
Oluşturulma Tarihi: Ocak 29, 2002 02:09

Yakında Brad Pitt ve Cate Blanchett'in başrollerini paylaşacağı bir bilimkurgu filmiyle birlikte yeni Batman'i yönetecek olan Darren Aronofsky, Bağımsız Film Festivali için İstanbul'daydı. Pelin Batu, yönetmenin ‘‘Bir Rüya İçin Ağıt’’ filmini izledikten sonra Aronofsky ile görüştü.

‘‘Pi’’ filminden tanıdığımız ünlü yönetmen Darren Aronofsky'nin son filmi ‘‘Bir Rüya İçin Ağıt’’ı İstanbul Bağımsız Film Festivali'nde seyrettim. Festivalin enerjik ve heyecanlı ekibi beni filmden sonra yönetmen ile tanıştırdı. Ne yalan söyleyeyim, filmi seyrettikten sonra, kiminle olursa olsun konuşacak durumda değildim. Bağımlılık ve yalnızlığın hüküm sürdüğü bu dünya beni ürkütmüş, üzmüş ve üşütmüştü. Aronofsky, yüzünde muzır bir gülümseme ile ‘‘Filmimden çıktınız herhalde, yeterince huzursuz oldunuz mu?’ dedi. Duygularımın yüzüme bu kadar yansıdığının farkında değildim ama onunla konuşmaya başlar başlamaz her şey silindi. Gülmek iyi geldi. Aronofsky, filmlerinden de kendini belli ettiği gibi, çok açık, zeki ve dürüst biri. Ona sıkça sorulan (ve beni de sinir eden) ‘‘Eğiliminiz neden hep hayatın karanlık yörelerine doğru?’’ sorusuna ‘‘Her şey bundan ibaret değil mi zaten’’ cevabı beni çok mutlu etti. Çünkü ancak kendiyle ve yaşam ile dalga geçebilen birisi hayatın bulutlarını ve çukurlarını dürüstçe yansıtabilir diye düşünüyorum. Sinema belki bir yalandır ama yalanın bile inandırıcılığı olması gerek.’’

Neden yönetmen olmak istediniz?

- Aslında üniversiye başladığımda ne yapmak istediğimi bilmiyordum.

Harvard'da ne okudunuz?

- Evet, orada sosyal-politik teori okuyordum. Oda arkadaşım animasyon öğrencisi idi ve sanırım o beni etkiledi. Yavaş yavaş yönetmenliğe yöneldim. Çok uzun sürdü!

‘‘Pi’’ ve ‘‘Bir Rüya İçin Ağıt’’ da karakterleriniz çok takıntılı. Siz de takıntılı bir kişilik misiniz?

- İş konusunda çok takıntılı olduğumu söyleyebilirim. Arkadaşlarım ‘‘Pi’’nin çok kişisel olduğunu söylüyorlardı ama ben ‘‘Pi’’yi yazdığımda bunu pek fark etmemiştim. Şimdi öyle olduğunu anlıyorum. Üç yıl Los Angeles da yaşadım ve çok yalnızdım. ‘‘Pi’’ böyle bir yalnızlığı anlatıyor.

‘‘Bir Rüya İçin Ağıt’’ta tüm bağımlılıkların bir olduğundan bahsediyorsunuz...

- Ben de herkes kadar ‘‘bağımlı’’ bir insanım. Bence bağımlı olmak insanlığın bir parçası. Film aslında umudu anlatıyor. Yarını yaşanır kılmayı konu alıyor.

Oyuncularınızı neye göre seçiyorsunuz? İçinizdeki ses mi sizi dürtüklüyor?

- Hayır, keşke öyle olsa idi ama değil. Biliyorsunuz Marlon komedi filmleri ile tanınır ve harika bir seçimdi. Çünkü garip ve beklenmeyen bir seçimdi. Bana bir yapımcı arkadaşım, ‘‘Oyuncular filmleri bulurlar, bu alın yazısı gibi bir şeydir’’ demişti ve ben de galiba buna inanıyorum. Şimdiye kadar oyuncu seçimimden çok memnun kaldım.

Siz şu anda bağımsız sinemanın harika çocuğu olarak görülüyorsunuz ama yakında bir Hollywood filmini yöneteceksiniz. Bağımsızlığınızı kaybetmekten korkmuyor musunuz?

- Bağımsız sinema sanıldığı kadar bağımsız değil. Her zaman kısıtlı bir bütçe ile çalışmak zorundasınız. Daha fazla paraya mal olan bir film çektiğinizde ise daha fazla bilet satmanız gerekiyor. Örneğin benim altmış bin dolara çektiğim ‘‘Pi,’’ kazanç olarak yüz kere geri döndü mesela. Ama daha pahalıya çıkacak bir film için seyircilerin isteklerini göz önünde bulundurmanız gerekiyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!