Bach’la Break dans

Almanya Berlin’de yaşayan Vartan Bassil ve dört arkadaşı sokakta break dans yaparken tanıştı. Henüz 15 yaşındaydılar ve hayata dair çok sözleri vardı. Hepsini, danslarına aktarmak için 1993’te Flying Steps’i kurdular. Dansları, adımları ve hareketleri diğerlerinden hep farklı oldu. Üstelik sadece dans etmiyor, gösterilerine mutlaka hikaye de ekliyorlardı. Facebook ya da Youtube’un olmadığı bu dönemde kendilerini tanıtmak için şehir şehir, ülke ülke gezip önlerine çıkan her yarışmaya katıldılar. Sonuç beklediklerinden çok daha fazlasıydı: Dört kez dünya şampiyonluğu. Dansları farklıydı ama Michael Jackson, James Brown, break beats, hip hop ve rap müzikleri diğer gruplarla aynıydı. Ta ki 2009’a dek...

BALERİNLERİN YAPTIĞINI KAFAMIZLA YAPIYORUZ

Flying Steps’in dönüm noktası, Almanya’da sıra dışı operalarla tanınan Christoph Hagel’le tanışması. Berlin metro istasyonu, techno club ya da sirk gibi pek çok farklı mekânda operayı sahneye taşımış, klasikle moderni bir araya getirmeyi seven bir direktör Hagel. 2009’da Flying Steps’in dansını izledikten sonra da, farklı bir iş çıkacağını hissettiğinden onlarla çalışmak istedi. Aklındaysa tek bir soru vardı: “Müzik nasıl olmalı?”
Grubun kurucusu Vartan Bassil’le konuştuktan sonra onların da farklı bir müzik tarzıyla iş yapmak istediklerini öğrendi. Danslarını izleyince aklından neler geçtiğini anlatıyor: “Flying Steps’in dans tekniği çok ilginç. Hepsinde bir kurgu var. Öncelikle her dansçı ayrı ritim ve figürler üzerinde çalışıp, çoğu zaman birbiriyle kapıştıktan sonra işin sonunda bir bütüne dönüşüyor. Bu durum hemen Bach’ı hatırlattı. Onun fügleri de böyledir. Notalar, sesler birbirleriyle kapışır ama sonunda bütünleştiklerinde armoni oluşur.”
Bach’la break dans yapma fikri, Bassil’i de çok heyecanlandırdı: “Aklıma ilk gelen, balerinlerin ayaklarıyla yaptıklarını kafamızın üzerinde yapabileceğimizdi. Sıra dışı olacaktı. Ayrıca klasik müziğin en güzel yanı, ritminin sürekli değişmesi. Yavaş yavaş ilerlerken aniden hızlı geçişler yaşanıyor. Bu da dansı, daha izlenebilir kılıyor.”

Klasik müziği sevdiriyoruz/ CHRISTOPH HAGEL

Önceki yıllarda Berlin metro istasyonu, techno club ya da sirk gibi pek çok farklı mekânda operayı sahneye taşımış, klasikle moderni bir araya getirmeyi seven bir direktör Christoph Hagel. Red Bull Flying Bach’ta da aynısını yapıyor klasikle moderni buluşturuyor. Sahnede dans eden rapçilere Hagel’in çaldığı piyano ve Sabina Chukurova’nın çaldığı klavsen eşlik ediyor. Kimi zaman DJ’den Bach ve hip hop’ın karıştırıldığı bir müzik geliyor. Hagel onları zorlayan tek şeyin Bach’ın keskin ritimleri olmayan fügleri olduğunu söylüyor: “Bach’la break dansı birleştirmek, klasik müziğe çok fazla ilgi duymayan genç nesli salona çekmek için harika bir fikirdi. Son bir yıldır izleyici kitlesinden de başarılı olduğumuzu anlıyoruz. 7’den 70’e kadar herkes aynı salonda bu gösteriyi izliyor. Genç nesil klasik müzikle, eski nesil de sokak dansıyla tanışıyor. Özellikle Leipzig’deki ünlü Bach festivalinde yaşlıların ayakta alkışlaması, görülmeye değerdi. Hepsi izlerken kendinden geçti.”

Biz de sanat yapıyoruz / VARTAN BASSIL

- Christopher Hagel, “Bach’la break dans” dediğinde ne düşündünüz?
-  Klasik müzik dinleyenlerin muhtemelen çoğu daha önce break dans izlememişti. Sokaktan alıp gerçekten sanat gibi göstermek hedeflerimiz arasındaydı. Yüksek kültüre ulaşmanın en iyi yolu da Flying Bach gösterisi oldu. Hagel’ın düşüncesi de klasik müziği break dans sevenlere ulaştırmaktı. ?imdi gençler Bach dinliyor, orta yaş break dans izliyor.
- Dansın ruhuna aykırı değil mi?
- Kesinlikle değil. Çünkü biz ruhumuzu değiştirmedik. Sadece yaptığımız işin aslında ne kadar yüksek seviyede olduğunu gösterdik. Pek çok insan bizim free style dansçı olduğumuzu düşünüyor. Ama aslında her hareket ve adımımızın bir tekniği var. Kafamıza göre dans etmiyoruz. Her gün disiplinli bir şekilde çalışıyoruz. Biz de sanat yapıyoruz.
- Bach’ın notalarıyla dansınızı nasıl uyuşturdunuz?
- Bach’ın füglerini anlattı Christoph bize. Yüksek, orta, düşük sesler vardı. Gösteride, dansçılar bu sesleri temsil ediyor. Bunun dışında örneğin ‘altı adım’ı ya da ‘kafa dönüşü’nü notaların nasıl değiştiğine ya da hızlanıp yavaşladığına göre ayarladık.
- Red Bull Flying Bach’ta break dans gösterilerinden farklı  olarak bir hikaye akışı var.
- Bizim ekibin diğer gruplardan farkı bir hikâyesi olması. Bu kez de konu başlığı, ‘Flying Steps Bach’la dans etmeyi öğreniyor.’ Dansçılardan biri öğretmen oluyor ve Bach eşliğinde nasıl hareketler yapmaları gerektiğini anlatıyor. Bu sırada break dansla alakası olmayan, daha estetik ve klasiğe yakın bir kadın dansçı onlara katılmak istiyor. Gruba dahil oluncaya kadar kapışmalarını izliyoruz. Kadın dansçı Yui Kawaguchi’yi eklememizin amacı Bach’a daha yakın olabilmekti. Ayrıca aynı müzikte ayaklarıyla estetik bir şekilde dans ederken, biz kafamızın üzerinde dönerek aradaki farkı daha net bir şekilde anlattık.