Derleyen: Azize Bergin
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2005 00:00
En uyumlu ailelerde bile zaman zaman sorunlar yaşanır. Özellikle çocuklar ilk gençlik çağına girdiklerinde, aile içinde işler karışır. Kızlar, anneleriyle çatışmalar yaşarken, erkekler de babalarının neredeyse hiçbir düşüncesini kaale almaz. Ebeveynlerle çocukları arasında yaşanan bu gerginliğin nedenlerine gelin şöyle bir göz atalım.
Aileye bir kız çocuk katıldığında, belki de bu işe en çok anne sevinir. Kızını giydirip süslemek, ona büyük keyif verecektir çünkü... Kız evladın her zaman annesine ve diğer aile bireylerine daha yakın olacağı inancı da annenin sevinci artırır.
Gerçekten de kız çocuk okul çağına gelinceye kadar annesinin dizinin dibinden ayrılmaz. En büyük isteği, annesine benzemektir. Bazen annesinin topuklu ayakkabılarını, elbiselerini giyip, ayna karşısında kendini izler.
Ama çocukluk çağı sona erdiği zaman, kızın gözünde annenin tılsımı bozulur. Bir zamanlar büyük hayranlık duyduğu, giyimine kuşamına bayıldığı annesini artık küçümsemeye başlamıştır.
Anne genç olmasına gençtir ama kızının gözünde çoktan yaşlanmıştır! Annenin düşüncelerini saçma bulmaya başlar. Kılığını kıyafetini eleştirir. Annesiyle sokağa çıkmak bile istemez.
Kız çocuğun babayla ilişkisi ise tam tersine yıllar geçtikçe düzene girer. Genç kızın hayalindeki beyaz atlı prens, babasına benzemektedir. Baba-kız arasındaki bağlar işte bu dönemlerde iyice güçlenir. Babanın da kızına karşı daha yumuşak davranması, ikili arasındaki ilişkiyi güçlendirir.
Ancak baba-kız arasındaki bu yakınlaşmayı, genç kızın hayatına giren bir delikanlı bozabilir. Baba, hiçbir erkeği kızına layık görmez çünkü...
Kız çocuk büyüdükçe neden annesiyle olan ilişkisi bozulmaya başlar peki? Bu sorunun birçok farklı yanıtı var...
Kız evlat, yaşı ilerleyip kişiliği geliştikçe, annesinin modeli haline gelmekten ürker. Annenin onu kendi kalıplarına sokma çabaları, genç kızı annesinden uzaklaştırır.
Kızın babaya yaklaşmasında da farklı nedenler rol oynar. Babanın kızına daha yumuşak ve anlayışlı davranması, evde baba-kız ittifakının doğmasının nedenidir.
EVDE ANA-OĞUL İTTİFAKI KURULUR
İster kırsal kesimde, ister kentte olsun, bir erkek için erkek evlat ona verilebilecek en değerli hediyedir. Oğul küçük bir bebekken annesinin de gözbebeğidir.
Oyun çağına gelinceye kadar annesine düşkünlüğü devam eder. Fakat oyun çağında babayla daha çok vakit geçirmek ister. Babasının mucizeler yaratan güçlü biri olduğunu düşünür.
Baba traş olurken, oğul onu izler, hatta gizli gizli traş makinesiyle oynamaya çalışır. Yaşı ilerlerken babasının hareketlerini taklit etmeyi sürdürür.
Fakat çocukluk dönemi geride kalırken delikanlı babasının gerçekte dünyaları ona hediye edebilecek kişi olmadığını fark etmeye başlar. Babasının tutumu onu öfkelendirir. Öğütlerini dinlemek bile istemez. Giderek fikir ayrılıkları oluşur. Ve baba-oğul düşman kardeşlere dönüşür! Babanın da bu durumun oluşmasında payı vardır.
Oğlu kendi başına güçlü bir kişilik oluşturmaya çalışırken, baba kendisine benzemek istemeyen oğluna tepki gösterebilir.
Sonuçta, baba-oğul arasındaki gerginlik giderek artar.
Bu kez anne, oğluyla kocası arasında kalır. Onlara arabuluculuk yapmak ister.
Bu arada annenin gözünde oğlunun değeri iyice artmıştır. Evde ana-oğul arasında bir ittifak kurulur. Baba, oğlunun isteklerine karşı çıktıkça, anne harekete geçer.
SORUN YOKSA SEVGİSİZLİK Mİ
Genç kızın annesine baş kaldırması, onu küçük görmesi bir sevgisizlik belirtisi sayılmamalı. Aynı şekilde delikanlının babasına karşı çıkması, onunla arasındaki ilişkiyi kopma noktasına getirmesi de sevgisizlikten kaynaklanmaz. Sadece gençler, artık anne ve babalarından farklı bağımsız birer birey olduklarını anlamışlardır.
Anne ve babalarına olan sevgileri değişmemiştir. Sadece nasıl anne ve baba, çocuklarının kendileri gibi olmalarını istiyorlarsa, çocuklar da ebeveynleri için aynı isteği duymaktadırlar.
Bu tür çekişmeler, gençlerin kendi ayakları üzerinde durmaya hazır olduklarını gösterir.
Evdeki sorunlara bakıp ‘Bu çocuklar bizi inkar ediyorlar. Onlar için yaptığımız fedakarlıkları silip atıyorlar’ diye düşünülmemeli. Aksine gençlerin kişilik sahibi olmalarına sevinilmeli.
Elbette ebeveynlerle çocukları arasındaki kuşak farkı şu veya bu şekilde etkili olacaktır.
Bunun sevgi eksikliğiyle bir ilgisi yoktur. Gençlere kızmak yerine onların kişiliklerini geliştirmelerine yardım etmek gerekir.