Güncelleme Tarihi:
“Firar” dizisinde gözü pek bir polisi canlandırıyorsunuz. Bu rolü kabul etmenizdeki nedeni öğrenebilir miyiz?
- Bu rolü, şimdiye kadar oynadıklarımdan oldukça farklı olduğu için seve seve kabul ettim.
Peki polis rolünün sizi zorlayan tarafları var mı?
- Bir emniyet mensubunu canlandırmak benim için gurur verici. Çekimler de çok keyifli geçiyor. Bazen kendimi rolüme kaptırıp ufak tefek yaralar alsam da zorlanmıyorum, çünkü rahmetli babam da polisti. Polislerin ne kadar zorlu şartlarda, nasıl çalıştıklarını biliyorum. Babam dolayısıyla silahlara da pek yabancı değilim. Her zaman soğukkanlı ve metanetli biri oldum.
FİRAR ETMEK BANA GÖRE DEĞİL
Hiç “hayattan” firar etmeyi düşündünüz mü?
- Hayattan firar etme isteği, pişmanlıkları ve keşkeleriyle yaşayan insanlara göre bir şey. Ben yaşadığım her şeyin haneme artı olarak yazılacağına inanıp, yaşamın her dakikasının kıymetini bilmeye çalışıyorum. Sadece babamı kaybettiğimde ayakta durmakta zorlanmıştım. Ama babam “İnsan her şeyi gerektiği gibi yaşamalı, acısını bile” derdi. Hayatta en çok gözyaşı döktüğüm gündür babamı kaybettiğim gün. O acıyı bile sakinleştiricilerle değil, yüreğimle yaşadım. Babam beni böyle yetiştirdi çünkü. Yani firar etmek bana göre olmadı hiç.
Başka bir mesleğiniz olsaydı, hayatınızda neler farklı olurdu? Ya da oyunculuğa adım atarken, ünlü olmaya hazır mıydınız?
- Hangi işi yaparsam yapayım hayatım bugünkünden farklı olmazdı. Tanınıyor olmak beni reel yaşamdan hiç koparmadı. Öyle olsa mutsuz olur ve bu işi yapamazdım. Şu anda da steril bir hayat sürmüyorum. Vapura, minibüse biniyor, pazar alışverişi yapmaktan büyük keyif alıyorum. Ailemle yaşıyorum. Bunlar olmazsa nasıl beslenir, birbirinden farklı karakterleri nasıl canlandırabilirim ki? Hepsi üzerimde eğreti durur.
İYİ Kİ BU İŞİ YAPIYORUM
“Aşk-ı Memnu” dizisi, Ortadoğu’da da ilgiyle seyredildi. Türkiye dışında da üne kavuşmak nasıl bir duygu?
- Harikulade bir duygu. Oradaki hayranlarımızla buluştuğumuz bir yemek daveti verilmişti. O insanların sevgisini, ilgisini anlatmak mümkün değil. İçtenliğin ne demek olduğunu en iyi anladığım ve “İyi ki bu işi yapıyorum” diye şükrettiğim günlerden biriydi o gün.
Örnek aldığınız oyuncular var mı?
- Türkan Şoray, Vahide Gördüm, Şener Şen, Uğur Yücel ve Arsen Gürzap... Yeri doldurulamayacak oyuncularımız. Hepsine büyük hayranlık duyuyorum. Özellikle Şener Şen ve Uğur Yücel’le oynamayı çok isterdim.
Bugüne kadar rol aldığınız film ve dizilerden sizi en çok etkileyen hangisi oldu?
- Oynadığım tüm karakterler özeldi, hepsini severek oynadım. Zaten karakterler çok içime sindiği için kabul edip oynadım. O yüzden hepsi özeldir benim için.
ALMANYA’DA TV FİLMİNDE OYNADIM
Çizdiğiniz bir kariyer planı var mı? Yoksa “Her rolü denerim ve seçici olmam” diyebilir misiniz?
- Ben fazla ince eleyip sık dokuyan biriyim. Kaliteli, kariyerime olumlu etkide bulunacak her projede yer alabilirim. Bu, yurtdışı için de geçerli. Almanya’da bir televizyon filminde rol almıştım mesela, o proje de kriterlerime uygundu, kabul ettim. “Az olsun, öz olsun” tam bana göre bir söz. Ağır ve emin adımlarla ilerleyip, insanların yolda gördüğünde korkmadan, çekinmeden tebessüm edeceği bir oyuncu olmak istiyorum.
Sizce başarı nedir?
- Bence başarı, izleyicinizin size yaklaşıp canlandırdığınız karaktermişsiniz gibi davranmasıdır.
HAYATIM SPOR
Boş zamanlarınızı ne yaparak geçirirsiniz?
- Hayatımın çoğu spor. Yüzmek benim için vazgeçilmez bir tutku, bisiklete binmekse adeta terapi. Fırsat buldukça at binmeye de çalışıyorum. Ne de olsa ata sporlarımızdan biri! Dostlarımla vakit geçirmeyi de çok severim. Ayrıca bulduğum her fırsatta sinema ve tiyatroya giderim.