Güncelleme Tarihi:
Üç yıl önce Goldoni’nin ‘La Serva Amorosa’sında seyrettiğim Hirsch, Florian Zeller’in yedinci ve en iyi oyunu ‘Le Pere’de başrolü oynamak için sahnede.
İlk kez ‘Le Pere’de Andre isimli baba rolünü oynamak için sahneye çıkan 87 yaşındaki Robert Hirsch, hayatının sonbaharındaki bir adamı, Isabelle Gelinas ise bu adamın kızını canlandırıyor.
Kızı, gün geçtikçe bozulan sağlığı karşısında babasına tek başına yaşayamayacağını söylese de o hiç oralı olmuyor. Yaşlılığı ve hafızasıyla ilgili problemlerini kabullenmeyen Andre, hırçınlaşabilen huysuz, egoist bir adam. Kızının yardım elini kabul etmeyen Andrei, dünyanın kendi etrafında döndüğünden emin...
Ölüme yaklaştığını kabul etmeyen baba, kızına hiçbir yere gitme niyetinde olmadığını, çünkü ilk önce kızını gömeceğini ve bunun kendisi için bir onur meselesi olduğunu söylüyor...
Andre’nin bu kadar zor bir baba olmasının sebebi yaşlılık ya da ölüm korkusu değil. Sahip olduğu ve henüz bir çözümü olmayan alzheimer hastalığı.
Geçen zaman, yaşlılık ve alzheimer nedense bugün, bizim kültürümüzde pek konuşulmayan tabu konular. Son zamanlarda özellikle Fransız kültüründe birçok sanatçı yaşlılık meselesiyle ilgili eserler verip geçen zamanı irdeliyor. FFlorian Zeller’in yazdığı ‘Le Pere’ (Baba) oyununda nerede olduğunu kestiremeyen, boşlukta bocalayan, acı çektiği için farkında olmadan acı çektiren, zavallılaşabilen, yakınlarını tanımayan, korkunun eşiğindeki bir adamı izliyoruz. Robert Hirsch, Florian Zeller’in yazdığı ve nüansları olan bu büyük rolde belki de hiçbir oyuncunun çıkamayacağı zirvelere çıkıyor.
Bu trajediyi seyrederken baba rolünde Robert Hirsch ne kadar hainleşse de seyircilerin sempatisini de kahkahalarını da kazanıyor. ‘Le Pere’le Robert Hirsch hepimizin babası, büyükbabası oluyor. Oyunun sonlarında annesinden merhamet dileyen baba, seyircilerin kalbini kırıyor...
Gözü yaşlı seyirciler tiyatrodan çıkarken yaşlanmanın, geçen zamanın ve hastalıkların bilincinde artık. Hayatın bizi ne zaman köşeye kıstıracağını düşünürken öfkeli gözleri, narin, çocuksu, hain, despot halleriyle Robert Hirsch, oyunun sonunda uzunca alkışlanan yazar Florian Zeller, genç yönetmen Ladislas Chollat ve diğer başarılı oyuncular bir bir gözümüzün önüne geliyor. 20 Eylül akşamı izlediğim ‘Le Pere’ oyununu bu kadar net hatırlayabildiğim için belki de çok şanslıyım. En azından şimdilik...
Geleceğin yıldızları
Palma Violets: Londralı dört gencin kurduğu Palma Violets, yaklaşık yedi aydır İngiltere’de verdiği konserlerle şimdiden 2012’nin ve geleceğin en büyük gruplarından biri olarak anılıyor. Geçen günlerde ‘Best of Friends’ ve ‘Last of the Summer Wine’ şarkılarının yer aldığı ilk CD’sini çıkartan gruba daha şimdiden Rock ’n’ Roll’un yeni kurtarıcısı gözüyle bakılıyor.
Jonathan Boulet: Sydney’den gelen ve şimdilik sadece ülkesinde tanınan Jonathan Boulet, 23 yaşındaki bir kaykaycı-kanguru-akrobat-müzisyen. Müziği alternatif rock, pop, punk ve jungle tarzlarının karışımı. Bu yıl çıkan ikinci albümün adı ‘We Keep the Beat, Found the Sound, See the Need, Start the Heart’. Bütün enstrümanları kendi çalan Jonathan’ın albümündeki ‘You’re A Animal’ ve ‘Hallowed Hag’ şarkılarında özellikle davuldaki büyüye dikkat.
Bu adam bu akşam 1 numara olacak
2009’da İngiltere’de katıldığı ‘X Factor’ yarışmasının elemelerinde Stevie Wonder’ın ‘Superstition’ şarkısını seslendirdiği ilk andan beri İngilizler Olly Murs’den vazgeçemiyor. Yarışmayı ikincilikle bitirmiş olsa da Olly bugün İngiltere’de mutlu insanların pop müziğinin en büyük yıldızlarından. Kendi şarkılarını yazan Olly, 2010 ve 2011’de yaptığı iki albümle beş milyonun üzerinde satış rakamını yakaladı. Olly Murs’un yeni şarkısı ‘Trouble Maker’ın bu akşam bizim saatimizle 20.55 civarında BBC’nin (Radio One’da) açıklayacağı İngiltere listelerine 1 numaradan gireceğini iddia ediyorum!