Güncelleme Tarihi:
Bir süredir “Lale Devri”nin Azra’sı olarak izleyici karşısına çıkıyorsunuz. Devam eden bir projeye katılmaya sizi ikna eden neydi?
- “Lale Devri” çok iyi giden bir proje, Avşar Film de çok güvenilir bir yapım şirketiydi. Ayrıca bana teklif edilen Azra karakterini çok sevdim, hatta bayıldım. Çok hırslı, tutkulu... Onu sevmem, diziye dahil olmamdaki en önemli etkenlerden biri.
Siz de Azra gibi hırslı mısınızdır?
- Yok canım, ben o kadar hırslı değilim. Hiçbir zaman beni tehlikeli şeylere yönlendirecek kötü bir hırsım olmadı. Durmam gereken yeri bilirim.
Bu proje sizin daha ön plana çıkmanızı sağladı. Belki henüz erken ama kariyerinizin dönüm noktası olarak görmeye başladınız mı?
- Kesinlikle, kariyerim açısından çok önemli bir dizi bu...
Sette ilk gününüz nasıldı?
- Çok oturmuş bir düzen var sette. O düzene sonradan dahil olduğum için tabi ki ilk anda zor geldi ama çabul alıptım. Çünkü o kadar huzurlu bir set ki aynı zamanda...
BEN SERENAY’IN ROLÜNÜ DEVRALMADIM
Bundan önce hangi projelerde yer almıştınız?
- Daha önce “Kaybolan Yıllar”, “Anneler ile Kızları” ve “Elde Var Hayat”ta rol aldım.
Oyunculuğa artık çok küçük yaşlarda başlanıyor. Hiç ilk adım için geç kaldığınızı düşündüğünüz oluyor mu?
- Hayır, çünkü oyunculuğun yaşı yok. Bir oyuncu gerçekten iyi hazırlanırsa, istediği yaşta istediği karakteri oynayabilir. Her senaryoda herkese göre bir cast var.
Serenay Sarıkaya’nın yerine diziye katılan kişi olarak anılmak sizi rahatsız etti mi?
- Hayır, etmedi. Serenay da dizinin kötü karakteriydi ama Azra ile Serenay’ın canlandırdığı rol bambaşka. Onun rolünü devralmadım ben sonuçta... Onun aşk tutkusu başkaydı, Azra’nın hırsı, tutkusu başka. Elbette dizinin o halini bilen, beklentisi o yönde olan bir seyirci kitlesi var. O karaktere, getirdiklerine alışmaları zaman alabilir. Bu kendi adıma ciddi sorumluluk ama bir yük değil. Kendimden de eminim.
Sinema ve tiyatroyla da ilgili misin?
- Evet. Özellikle bir sinema filminde rol almayı çok istiyorum. Hatta bunun en büyük hedefim olduğunu söyleyebilirim.
Nasıl bir karakterle bu hayalinizi gerçekleştirmek istersiniz?
- Hiçbir şekilde sınıflandırmak istemiyorum, yeter ki sinema yapayım.
Çoğu oyuncu kötü karakterleri canlandırmaktan -kendilerini zorladığı için- daha çok haz alıyor. Bu anlamda şans size gülmüş gibi...
- Aslında iyiyi de kötüyü de canlandırmak zor... Kötüyü oynamak daha zordur diye bir şey yok. Karakteri nasıl ortaya koyduğunuz, nasıl yorumladığınız önemli. Dolayısıyla bu sınıflandırmadan rahatsız oluyorum. Ama şu var; Azra çok renkli bir karakter. Tüm duyguları çok yüksekte yaşadığı için karakter daha çekici geliyor bana... O anlamda şanslı olduğum söylenebilir.
MODELLİK BANA GÖRE DEĞİLDİ, YAPAMADIM
1997 yılında Elite Model yarışmasında ikinci olmuştunuz. Modelliğe neden devam etmediniz?
- Yapmadım, yapamadım. Modellik bana göre değildi. O ruha sahip değildim.
Bunu yarışmaya katıldıktan sonra mı fark ettiniz?
- Test etmeden anlayamazsınız ya neyi yapıp yapamayacağınızı; bende de öyle oldu. Ve yapamayacağımı fark ettim.
Yarışmaya katıldığınıza pişman mısınız?
- Hayır, asla... Çok şey öğretti bana o yarışma.
GERİ PLANDA KALMAYI KENDİM İSTEDİM
Sizin yarıştığınız yıl Sedef Avcı birinci olmuştu, o oyunculuğa devam etti ve hızla yükseldi ama siz geri planda kaldınız... Neden?
- Geri planda kalmayı kendim tercih ettim çünkü spora devam ettim. Sporcuydum, voleybol oynuyordum.
Hâlâ devam ediyor musunuz?
- Hayır, 10 sene önce bıraktım. Daha doğrusu ciddi bir sakatlık geçirdiğim için bırakmak zorunda kaldım. Faruk Bayhan sayesinde de bu camiaya girdim.