Güncelleme Tarihi:
* Merhaba, hoş geldiniz...
- Hoş bulduk...
* Öncelikle “Dünya Müziğinin Sıra Dışı Sesleri” başlıklı bir proje için davet aldığınızda ne hissettiğinizi sormak istiyorum...
- Avea, seçilmiş, sıra dışı müzisyenleri çağırıyor. Bizi de seçip çağırdıkları için çok memnunum tabii. Umarım bu seçim Türk halkının da hoşuna gider. ınşallah komşu ülkemizde de Fransa’daki kadar seviliriz.
* Mugamın özelliği nedir?
- Mugam aslında tüm ülkelerde var. Kökeni de çok eskilere dayanıyor; 9’uncu, 10’uncu yüzyıla kadar gidiyor. Ben Türkiye’deki örneklerini de taş plaklardan dinledim mesela... ıran’da, Türkiye’de, Hindistan’da da var olan bir sanat ama zamanla ülkelerin kültürlerine göre farklı formatlar kazanmış.
* Peki, hangi enstrümanlar kullanılıyor bu müzikte?
- Balaban var, nagara var, tar var. Bir de sizde kemençe denilen bir enstrüman var.
* Balaban, ney ile aynı mı?
- Hayır, ikisi farklı aletler ama sesleri birbirine yakın.
* Ya diğerleri bizim bildiğimiz hangi sesleri andırıyor?
- Tarın sesi udu andırır. Nagara da davula benzer fakat elle çalınır.
ÖDÜLDEN SONRA ADIMIZ AVRUPA’DA DA DUYULDU
* Müzik hayatınıza 1977’de başladınız. Yaklaşık 13 yıl Sovyetler Birliği’nde mugam sanatıyla uğraştınız. O dönemler nasıldı?
- O dönemlerde mugama televizyonda pek yer verilmiyordu. Çok fazla icra edilmiyordu ve konserler de sınırlıydı. Buna rağmen halk bu sanatı devam ettirdi. Onlar için ayrı bir önemi olan bu sanatı koruyup kolladılar, yaşattılar. Düğün derneklerde hep söylendi, icra edildi...
* Peki,şimdilerde ilgi nasıl?
- şimdi tabii biz daha rahat çalışıyoruz. Cumhurbaşkanı ılham Aliyev ve eşi Mihriban Hanım, mugama, halk müziğine ve yaşlılara çok büyük hürmet gösteriyor. Müziğimizin tüm dünyaya yayılması için de ellerinden geleni yapıyorlar...
* Nitekim siz dünyaya çoktan açılmışsınız...
- Evet... Mesela benim Fransa’da bir menajerim var. Unesco’dan da bir ödül aldım. Gerçi bizim haberimiz yoktu böyle bir ödül alacağımızdan, tabii ki çok mutlu olduk. Bu ödülden sonra konserler için davetler gelmeye başladı, adımız Avrupa’da duyuldu. En önemlisi de sanatımız duyuldu...
KIZIMIN BU İŞE GİRMESİNİ İSTEMEDİM
* Dünyaca ünlü bir DJ’le, David Vendetta ile single da yapmışsınız. DJ müziğiyle çok zıt değil mi sizin tarzınız?
- Böyle başarılı bir gençle çalışmak benim için güzel deneyim oldu. Üstelik bu sayede gençler de halk müziğine ilgi duymaya başladı.
* Türkiye’de “Gençler halk müziğiyle ilgilenmez” gibi bir önyargı var, peki Azerbaycan’da durum nasıl?
- Bu hep böyle olmuştur, her toplumda halk müziğine ilgi pop müziğe olandan daha azdır. Ama genç-yaşlı ayrımından öte, yaptığımız müzik kimin ruhuna hitap ederse o dinler diye düşünüyorum. Bu müziği öğrenmek isteyen gençler de var. Biz her durumda çalmaya, söylemeye devam ederiz. Bir de dinleyiciyi çekmeyi bileceksin.
* Kızınız Fergana Qasimov da sizin izinizden geliyormuş...
- O daha 14 yaşındayken başladık birlikte çalışmaya.
* Siz mi yönlendirdiniz onu?
- Hayır, aksine ben ilk başlarda pek istemedim, ona “Bu işi yapma, bir kız için ağır iş” dedim ama beni dinlemedi. Çok istedi mugam ile uğraşmayı, çok fazla karşı koyamadım. O da ülkemizde sevilen bir sanatçı oldu. Çeşitli festivallerden davet alıyor, tek başına da konserler veriyor.
KONSER NOTLARI
* Konseri Azerbaycan Başkonsolosu Hasan Zeynalov ve üst düzey protokol de izledi.
* Alim Qasimov ve kızı Fergana’nın performansı dakikalarca ayakta alkışlandı.
* New York Times’ın “yaşayan en büyük sanatçılar” arasında gösterdiği Alim Qasimov, konser sırasında “İstanbul’un bu büyülü atmosferinde şarkı söylüyor olmaktan çok mutluyum. Gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim” dedi.