Mustafa KÜÇÜK
Oluşturulma Tarihi: Mart 18, 2006 00:00
Efsaneye göre, I. Mahmud’un annesi Saliha Sultan’ın yıldızı, mahalle çeşmesinin başında ağlarken parladı. Burada kendisini gören Valide Sultan tarafından saraya alındı. II. Mustafa’nın gözdesi, I. Mahmud’un annesi oldu. Azapkapı’daki o çeşmeyi hiç unutmadı.
Oğlunun padişahlığı sırasında buraya yapılan görkemli çeşme ve sebil ile İstanbul’a damgasını vurdu. Taş ve varak işleriyle dikkat çeken çeşme, geçtiğimiz günlerde onarılarak, yine musluklarından su akar hale geldi.
1600’lerin sonu. İstanbullular su ihtiyaçlarını mahalle çeşmelerinden taşıyarak karşılıyorlar. Küçük kız, boyu kadar bir testiyle, Azapkapı’daki kırık dökük çeşmenin başında. Dizini destek yapıp, testiyi doldurur. Ama testi dolunca o kadar ağırlaşır ki dizinden indirmeye çalışırken, yalağa çarpıp kırılır. Küçük kız, bir yandan kırıkları toplarken, bir yandan ağlar.
Bu sırada, çeşmenin karşısında bir saray arabası durmaktadır. İçinde Girit Resmo kentine yerleşmiş Venedikli Verzizi ailesinden gelen Rabia Gülnuş Sultan vardır. İmmetullah ya da Emmetullah adıyla da anılan sultan, Valide-İ Cedid diye de bilinmektedir. Hayırseverliği dillere destandır.
Çeşme başındaki kızı seyreden Valide Sultan dayanamayıp arabadan iner. Küçük kızın başını okşayıp, daha güzel bir testi alması için para verir. Ancak kız parayı almaz. Cevabı ilginçtir: Ben testiye üzülmüyorum ki. Kendime kızıyorum. Kocaman oldum ama eve hayrım dokunmuyor. Söyleyin, eğer çeşmeden su bile getiremiyorsa, Saliha neye yarar?
Valide Sultan çok etkilenir. Saliha’nın çeşme yakınındaki konaklardan birinde besleme olduğunu öğrenir. Küçük kızı saraya yerleştirir. Saliha haremdeki cariyeler tarafından eğitilir. Becerikliliği ve merhametiyle haremde sivrilir. Nakışları ve şiirleri de dillere destandır. Gel zaman git zaman, padişah II. Mustafa’nın eşi olur. İlerleyen günlerde padişah annesi de olacaktır...
TİNERCİLERİN MEKANI OLDU
Saliha Sultan, o çeşmeyi ve İstanbulluların su taşımak için çektiklerini hiç unutmaz. Ancak yıllarca, yıldızının parladığı, yaşamının değiştiği çeşmeyi yenileyemez. Bir gün oğlu I. Mahmud’a Azapkapı’ya bir çeşme yaptırmak istediğini söyler. Padişah sorar: Nasıl bir çeşme olsun? Saliha Sultan cevaplar: Orasını mimarlar bilsin. Yalnız küçük kızlar testilerini kırmasınlar yeter.
Çeşme 1732-33 yıllarında Hassa Mimarbaşı Kayserili Mustafa Ağa tarafından Lale Devri üslubuyla inşa edilir. Çeşme tamamlanırken, Tophane semtine Taksim Maslağı’ndan suyolu da döşenmiştir. O gün Azapkapı’daki çeşmenin yanı sıra 40 çeşmeye daha su verilmiştir.
Çeşme 1910 yılında onarım için sökülür. Ancak I. Dünya Savaşı yıllarında onarım durur. 1952’ye gelindiğinde bu görkemli çeşme yeniden ele alınır. Mimar Kemal Altan’ın başlattığı çalışmayı, Mimar Ali Saim Ülgen tamamlar.
1970’lerde çeşme yine kaderine terk edilmiştir. 1990’ların sonunda ise Saliha Sultan’ın yıldızının parladığı nokta artık tinercilerin mekanıdır. Süslemeli parmaklıkları çalınmış, semt halkı tarafından "Azapkapı’nın azap çeken çeşmesi" diye anılmaya başlamıştır.
15 USTA ÜÇ AY ÇALIŞTI
Saliha Sultan Çeşmesi yıllar süren terk edilmişliğinden sonra bu yıl onarıldı ve çeşmelerinden yeniden su akar hale geldi. Çeşme, geçmiş dönemin kültürünü ve Saliha Sultan’ın hayırseverliğini, modern dünyanın insanlarına anlatıyor.
Kuveyt Türk Katılım Bankası ve Vakıflar Genel Müdürlüğü işbirliğiyle restore edilen çeşmenin onarımında 15 usta çalıştı. Baran İnşaat’ın sahibi Burhanettin İrikmen ile Mimar Sevgi Gemici yönetimindeki ekip, 135 bin YTL’ye mal olan restorasyonu üç ayda bitirdi.
Mimar Murat Özdemir’in verdiği bilgiye göre çalışmalar sırasında kubbe tamamen yenilendi. Dış cephedeki mermerler ve bezemeler temizlendi, eksik olan musluk, ayna ve oturak taşları ile çalınan pencere parmaklıkları aslına uygun olarak yapıldı. Kubbe ve kitabeler, Almanya’dan getirilen 8 bin YTL’lik 300 defter altın varakla bezendi. Avlu ve iç kısımlar da elden geçirildi. Çeşme ve sebilin eskiden su deposu olarak kullanılan bölümü tamamen temizlendi. Buranın önümüzdeki günlerde hediyelik eşya dükkanı olarak açılması planlanıyor.
KUBBELER, SULTANIN GÖĞÜSLERİ
Unkapanı Köprüsü çıkışında, Sokullu Mehmet Paşa Camii’nin arkasındaki çeşme Lale Devri üslubuyla yapıldı ve döneminin görkemli eserleri arasında yer alıyor. Dört yanı mermer kaplı. Altı köşeli değirmi şeklinde bir sebilden ibaret olan çeşmenin kubbelerinin, Saliha Sultan’ın göğüslerinden esinlenerek yapıldığı da rivayetler arasında. Taş işçiliği ve varaklarıyla dikkat çeken çeşmenin gravürlerinde Barlett ve Flandin imzaları var.