Güncelleme Tarihi:
* “Ankara’nın Dikmen’i” dizisiyle karşımızdasınız. Sizce seyirci bu hikâyeyi sever mi, ne düşünüyorsunuz?
- İlk bölüm çok sevildi. Zaten bunu tahmin edebiliyorduk, çünkü çektiğimiz tanıtım da çok beğenilmişti... Biz çekimler sırasında çok eğleniyoruz, umarım eğlencemiz bulaşıcı olur, izleyiciye de geçer. Çünkü hemen her sabah çok kötü bir gündeme uyanıyoruz. Biraz da olsa tebessüm ettirebilirsek, ne mutlu bize. Bir de Tükenmez Kalem ve Gani Müjde, senelerdir bu işin matematiğini oturtmuş, doğru işlere imza atmış bir ekip. Dolayısıyla bu dizinin yolunun çok uzun olacağını düşünüyorum.
* Size teklif Gani Müjde’den mi geldi?
- Evet... Gani Abi’yle senelerdir tanışıyorduk ve birlikte çalışmayı çok istiyorduk. Daha önce komedi yaptığımı biliyordu ve yeniden komedi yapmam gerektiğine inanıyordu. Bu projede buluştuk, çok da iyi oldu.
* Özlemiş misiniz komediyi?
- Çok özlemişim... Bir de çok ihtiyaç duyduğum bir zamanda geldi bu dizi. Çünkü Tiyatro Craft’ta “Enkaz” isimli bir oyun oynuyoruz. Bu oyunda terör mağduru bir kadını canlandırıyorum. Oyuna hazırlanırken rolüm için aylarca ağladım. Bu yüzden bir komedi oynayıp üzerimdeki ağırlığı atmak istiyordum. Tam o sırada Gani Abi’nin bir telefonuyla kendimi sette buldum. İlaç gibi geldi... Geçenlerde yorgunluktan hastaneye kaldırılıp serum yedim ama sevdiğim işi yaptığım için çok mutluyum ve çok iyiyim. İnsan işini yaparken yorulmaz...
AZ KALSIN TÜRKAN ŞORAY’I EZECEKTİM
* Dizide oynadığınız Tilbe nasıl bir karakter?
- Annesi opera sanatçısı, babası konsolos yardımcısı. Burak Kut’un oynadığı Latif’le evli, bir çocukları var. Piyano öğretmenliği yapıyor. Müziğe öyle tutkuyla bağlı ki, oğlunun adını bile “Sonat” koymuş. Konuşmalarında sanatı ve sanatçıyı vurgulamaya bayılıyor, belirli bir zümrenin içinde anılmaktan çok hoşlanıyor. Daha iyi koşullarda yaşamak için biraz da para peşinde olan bir kadın. Çünkü kocası Latif orkestrada zil çalıyor. Tilbe de “Keşke başka bir enstrüman çalsaydın” diye kocasına sürekli baskı yapıyor. Yani kocasını pasifize etmeye çalışıyor. Uzun lafın kısası dominant ve dediğim dedik bir kadın. Oğlunu da “proje çocuk” gibi yetiştiriyor.
* Tilbe’nin, Bülent Emrah Parlak’ın oynadığı Dikmen karakteriyle nasıl bir ilişkisi var?
- Seneler önce Tilbe ve Latif’in düğününde Dikmen sahneye çıkmış ve “Evlilik Aşkı Öldürüyor” adlı şarkıyı söyleyerek Tilbe’ye fenalık geçirtmiş. Tilbe sırf bu yüzden üç yıl psikiyatra gitmiş. Yıllar sonra Dikmen, Latif’in yaşadığı evde kalmaya başlıyor. Bakalım işin sonu nereye varacak. Çünkü Dikmen evin ortasında hamam terlikleriyle dolaşıyor, ayağını kokluyor, kısacası Tilbe’yi delirtiyor!
* Rolünüz için özel bir hazırlık yaptınız mı?
- Tilbe için piyano çalmayı öğreni-yorum. Hayatım boyunca en sevdiğim seslerden biri piyano sesiydi zaten. Tilbe’nin piyano öğretmeni olması, benim için çok büyük bir şans oldu. Çünkü bu sayede piyano öğrenmeye başladım. “Yeter Anne” dizisi için aikido yapmayı ve davul çalmayı öğrenmiştim, “Al Yazmalım” için de motor kullanmayı. Bir de sette araba kullanmayı öğrendim ama az kalsın tarihe “Türkan Şoray’ı ezen kız” olarak geçecektim! (Gülüyor)
* Nasıl yani?
- Arabayı geri viteste bırakmışlar. Çalıştırdıktan sonra geriye gitmeye başladı. Az kalsın Türkan Hanım’a çarpıyordum!
* Dizinin çekimleri sırasında senaryoda yazılan metne sadık mı kalıyorsunuz, yoksa arada doğaçlama yaptığınız oluyor mu?
- Yavaş yavaş doğaçlamalar başladı. Mesela Bülent tam kapıdan çıkarken “Ben bunu sana söylemezsem, çatlarım” durumu yaşıyorsa, içinden geçeni tutamıyor ve söylüyor. Tabii sonrasında hepimiz kahkahalara boğuluyoruz. Önemli olan da komikliğin doğal olması bence. Bu anların ortaya çıkması da çok güzel.
SUNUCULUĞA DEVAM EDECEĞİM
Geçtiğimiz yıl “Veliaht” programında dekolte krizi yaşamıştınız. O olaydan sonra sunuculuk tekliflerine karşı bir duvar ördünüz mü?
- Ben ilk defa o programda sunuculuk yapmadım. Dolayısıyla bundan sonra da sunuculuk yapmaya devam edeceğim.
Bu olayın kariyerinizi “iyi” ve “kötü” yönde etkilediğine dair birçok yorum yapıldı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- 15 yıldır işimi yapıyorum. Bundan sonra da aynı şekilde işimi yapmaya devam edeceğim. Hayatım aynı şekilde devam ediyor. Amacım işimi yapıp ayakta kalabilmek.