Ayşe'nin gözlüğü

Güncelleme Tarihi:

Ayşenin gözlüğü
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 25, 1998 00:00

Ayşr ARMANEnformatif yazı...Ben söz dinlerim.Ama bazen kendimi bukalemun gibi hissediyorum. Onu yap diyorlar yapıyorum, bunu yaz diyorlar yazıyorum. Bazen de kendi istediğim şeyleri yapıyorum... Ne oluyor?Hadise!Kimilerinin hoşuna gidiyor ama kimi profesyoneller benden nefret ediyor. Son aldığım uyarı, Dünya Kupası final maçı münasebetiyle yazdığım yazıdan ötürü geldi.Enformatif yazı yazmam talep edildi.Geçmişte Cumhuriyetçi, bugün Yeni Yüzyılcı olan bir arkadaşım, yazdıklarımın modasının geçtiğini, okurların sıkıldığını belirtmiş. Benim gibilerin, hedonist stillerden vazgeçeceğini, aşırı ego büyümesine uzanan bu yolun yolcularının er ya da geç enformatif olmaya mecbur kalacaklarını da, güzel yazısına eklemiş.O çok enformatif olduğundan mıdır nedir, yazılarında kendi stili bir türlü ortaya çıkamıyor ve birkaç fikri aynı yazıda toparlamaya çalıştığı için ne demek istediği anlaşılamıyor. Bunu ben değil kendi yöneticileri itiraf ediyor, yoksa ben hiç öyle düşünmüyorum ama ben yine de onun ne demek istediğini anlıyorum...*Diyorum ya ben söz dinlerim.Allah‘ın Montparnasse‘ında ilk işim sokağa fırlayıp Paris hakkında enformatif olmamı sağlayacak, mümkünse içinde rakamlar ve istatistikler de bulunduracak kitap, dergi, broşür toplamak oldu. Bu arada söylemeyi unuttum şu an Paris‘teyim. Sadece enformatif olmak adına yazıyorum, yanlış anlamayın, yılın bu dönemi Paris pek bir hoş oluyor, kentin asıl sahipleri, çoğunluğu Amerikalılar’dan ve Japonlar’dan oluşan turistlere Paris‘i emanet ediyor, çekip, kimbilir nereye gidiyor. Meydan boş kalınca da, ortalık, şişman beyaz Amerikalılar’a ve indirimleri sonuna kadar değerlendiren çekik Japonlar’a kalıyor.İndirim de indirim ama...Yüzde 10 olmasına alışık olduğumuz tax free‘nin yüzde 13‘ünü geri alabiliyorsunuz, dahası turistseniz, zaten indirimde olan aşağı yukarı herşeyi, pasaportunuzu gösterdiğinizde bir yüzde 10 daha da ucuza alabiliyorsunuz.Ben yeteri kadar enformatif olamıyorum!Elimdeki kitaplara başvurup, sizi rakamlara boğacağım ve Jack Nicholson‘ın sol kol içine bacaklarımın arkasını değdirtip fotoğraf çektirdiğim için kızan bütün meslektaş abi ve ablalarımı rahatlatacağım...Enformatif olmak adına tekrar yazacağım.İsterseniz yavaş yavaş da konuşabilirim...Ben Ayşe. Enformatif bir kadın dergisi olan ve Hürriyet Dergi Grubu‘nun bir yayını olan Biba Dergisi‘nin yayın yönetmeni arkadaşım Simten‘le birlikte Paris‘teyim. Paris, Fransa‘nın başkenti. Paris‘te yaşayan erkeklerin çoğunluğu Fransız vatandaşı. Şu anda bir kısmı yok ama, burada oldukları dönemde onların aşkta ve sekste neleri tercih ettikleri üzerine bir araştırma yapılmış. Bunlar yeni erkeklermiş. Çünkü eğilimler Master and Jonhson ve Kingsley raporlarından bu yana epey bir değişmiş. Bu değişen eğilimler ve yeni elde edilen veriler çarşaf çarşaf yayınlanmış. Kapsamlı bir araştırma. Sonuçlarını biraz zor da olsa ele geçirdim. Gerçi sizler Le Pen‘in değerli fikirleriyle daha çok ilgilisiniz ama takdir edersiniz ki, a da ben eminim ki Yeni Yüzyılcı arkadaşım için de öyledir, aşk ve cinsellik insan hayatı için, en az yeni milliyetçi akımlar kadar önemlidir.*Bir kere artık Fransız erkeklerinin yüzde 40‘ı aşk yaptıktan sonra (Enformatif olma adına bir açıklama: Fransızlar sevişmek yerine aşk yapmak demeyi tercih ediyorlar) uyumak istedikleri belirtiyorlar. Yüzde 30‘u sigara içmeyi ya da birşeyler yemeyi, yüzde 15‘i ise beraber oldukları kişiye ilgi ve sevgi göstermeyi. Yüzde 10‘u yeniden sevişmek istediklerini ve yüzde 5‘i gitmeyi tercih ettiklerini söylüyorlar. Bütün Fransız erkekleri arasında bütün gece onu seyrederim diyen ise sadece yüzde 1‘lik bir kesim.İlginç değil mi?Uzaktan kumandayı elime alır, televizyon seyretmeye başlarım diyen Fransız erkeği yok!*İlgimi çeken başka bir şey, Fransız erkeklerinin neredeyse tümünün, ağız birliği etmişçesine asla gerçekleştiremeyecekleri fanteziler sorusuna verdikleri cevaplar. Enformatif olmak adına hemen söyleyeyim, sıralama şöyle; birinci sırada, başka bir erkeğin varlığı, hatta düşüncesi, sonra tecavüz, tokat, ve herhangi bir biçimde şiddet uygulamak...Peki ya sevişirken kendilerini rahatsız hissettikleri durumlar?Oynayan bir yatak, tamponunu çıkarıp yatağın kenarına atan, aynada sürekli kendi görüntüse bakan, sadece kendisiyle meşgul olan ve sevişme tam başlayacakken, tuvaletin yerini soran kadınlar.Bu araştırmayı yapanlar tabii yaratıcı...Aşk yaptığınız kişiyi, sevişirken hangi hayvana benzetiyorsunuz diye sorabiliyorlar. Biz de birine böyle bir şey sorsanız, sen benim sevgilime hayvan mı diyorsun diye sizi vurabilir.Oysa Fransız erkekleri uslu uslu cevaplamışlar.Kimi deniz kızı gibi abuk sabuk ne idüğü belirsiz bir şey söylüyor, kimi panter diyor, kimi yılana benzetiyor ama çoğunluk şu konuda hem fikir, görüntü, yüz ve beden biçimleri sürekli değiştiği için, benzetilecek şeyler de değişiyor...Panter, derken maymun, sonra bir ara inek ve tekrar panter gibi.İyi değil mi?*Ve tabii şöyle istatistikler de mevcut.Fransız erkeklerinin yüzde 68‘i çıplakken bedenlerini beğeniyor. 18-35 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 47‘si duruma göre arka arkaya sevişebileceklerini belirtiyor. Yüzde 12‘lik gibi bir oran da dehşetle itiraf ediyor: ‘‘Seksten sonra müthiş sıkılıyorum ve toz olup gitmek istiyorum.’’Enformatif olmaya devam etmek istiyorum.Anlıyorsunuz değil mi, büyüklerime yaranabilmek için...Gerçi onlar bu sefer de beni seks istatistikleri vermekle suçlarlar.Seks de aşktır, kiminle nasıl yapıldığına bağlıdır, desem de inanmazlar...Tanrım onların kimbilir ne sıkıcı bir hayatları vardır.Ama benim sıkılmaya niyetim yok, Paris‘teyim, dışarıda çok güzel bir hava var, ben laptop yerine Enki Bilal ve Manara‘nın band desine‘lerine dokunmak istiyorum. Bu cümle için de enformatif bilgi vermeme gerek yok değil mi? Sonra Roc‘in kırışıklık önleyici kremlerinden almak istiyorum, bir de bu şehre en az 30 kez gelmiş Simten‘i utandırıp her gördüğümüz otomatik fotoğraf çeken kabine ikimizin girmesi için zorluyorum, şarap içmeden önce, içtikten sonra, olağanüstü fotoğraflarımız var, Paris‘teki Amerikalılar gibiyiz ama çok gülüyoruz...Ama pardon...Siz ciddisiniz.Çok önemli meselelerle ilgilisiniz.İyi ya, öyle olun.Beni de rahat bırakın!*Haydi peki size son bir istatistik...Ciddi bilgiler, haber kaynakları, rakamsal veriler yazıları havalı hale getiriyor değil mi?Ama ya birgün ortaya çıkarsa onları yazmamın, hiç de zor olmadığı, insanlarla en kolay şeyin aranıza mesafe koymak olduğu...O zaman ben bile yardımcı olamam size.Neyse...Son rakamsal veri, enformatif bilgi, enformatif!Yeryüzünde en çok rağbet edilen sevişme pozisyonunun misyoner pozisyonu (erkek üstte, kadın altta) olduğu yazılır, çizilirdi ya, en azından Fransızlar için değişmiş, sadece yüze 8‘lik bir oran misyoner pozisyonunu tercih ediyor artık.Sıkı durun!Çünkü en rağbet edilen pozisyon tavşan pozisyonu haline gelmiş. Tavşan pozisyonu hakkında ne yazık ki enformatif bilgi veremeyeceğim, hayal gücünüzün devreye girmesini isteyeceğim, varsa tabii? Neyse tavşan pozisyonunu tercih edenler en azından Fransızlar arasında yüzde 46‘lık bir oran. Bir sonra en çok rağbet edilen ise Amazon pozisyonu...Lütfen bu Amazon posizyonu konusunda da benden yardım beklemeyin.Hem ben artık enformatif olmaktan sıkıldım, biliyor musunuz?Makus kaderinizle başbaşa bırakıp sizi, Montparnasse Bienvenüe metrosundan hayatın içine karışacağım...Ama söz, yolda bir kitapçı görürsem, içeri girip yeni milliyetçilik akımı üzerine bir kitap alacağım, sonra da sıkıcı sıkıcı yazılar yazacağım!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!