Güncelleme Tarihi:
Geçtiğimiz gün Türkiye’de bir konuşma yapan Amerikalı evlilik ve aile terapisti William Jack Hiebert, dikkat çekici bilgiler paylaşmış. Mesela “Türkiye’de insanlar sadece birbirleriyle değil, aileleriyle de evleniyor” demiş. Bir de kayınvalide baskısı saptadığını söylemiş. Bir Amerikalının böyle tespitleri olması size de ilginç geldi mi?
Bülent Parlak: Ben topu hemen evli olan arkadaşımıza atayım...
Özge Borak: Bence biz millet olarak kalabalığı seviyoruz. Birlikte sofraya oturalım, hep birlikte olalım istiyoruz. Ben de kalabalık bir ailede büyüdüm ve kalabalık sofraya oturmayı severim. Güzel gördüğüm bir şey bu. Ama karşıt görüş için bir şey diyemeyeceğim...
Kayınvalidenin baskısı konusuna ne diyorsunuz?
Özge: O biraz insan faktöründen...
Bizde genelde kayınvalideye “anne” diye hitap etmek öğretilir, siz yaşadınız mı böyle bir şey?
Özge: Demeyen de var. “Abla” diyen, “teyze” diyenler var. Hatta kendisine “anne” diye hitap edilmesini istemeyen kayınvalideler de var. Bu da insanlara göre değişir.
Sizin kayınvalidenizle ilişkiniz nasıl?
Özge: İyi bizim, iyi.
BİRİ EVLENDİRİYOR DİĞERİ BOŞATIYOR
O zaman gelelim yeni diziniz “Bir Yastıkta”ya. Henüz çok yeni bir dizi, nasıl geçiyor sette günler?
Bülent: Gayet iyi. Güzel bir aile sit-com’u “Bir Yastıkta”. Set ortamımız da çok keyifli. Bir anda sıcak bir ortam yakaladık, bunun bize çok faydası oluyor çekimlerde.
Kartal ve Ahsen’in ailesinde kadın hâkimiyeti mi var?
Bülent: Aslında hâkimiyetin zamanla el değiştirdiği normal bir Türk ailesi. Biz erkek egemen bir toplum gibi görünürüz ama aslında evde daha çok kadının sözü geçer. “Kadının dediği olur” gibi kavramların üzerinden mizah öğelerini çıkarmaya çalışıyoruz.
Diziyi henüz izlememiş olanlar için canlandırdığınız Kartal karakterinden biraz bahseder misini? Ne iş yapıyor mesela?
Bülent: Kartal, düğün salonu işletmecisi. Karısı Ahsen ise boşanma avukatı. Biri evlendiriyor, diğeri boşatıyor! Çatışmaları bol bir çift yani...
Çatışması bolsa esprisi de bol olur. Siz Kartal’da nelere gülüyorsunuz mesela?
Bülent: Benim en çok güldüğüm, karısına karşı sevgisi, saygısı. Fakat biraz geri kalmışlığı da var. Karısı okumuş, kendisi çok okuyamamış, biraz mahalle kültürüyle büyümüş. Bunların yarattığı çatışmalar beni güldürüyor.
AHSEN’İN BABASI DAMADINI SEVMİYOR
Özge Hanım, Ahsen’in hangi yönü sizi güldürüyor?
Özge: Kartal, biraz çocuk gibi. Doğal olarak Ahsen dört çocuklu bir evde gibi. Devamlı ortalığı toparlama, ara bulma halinde. Ara bulma çabası, beni çok güldüren bir şey.
Bülent: Sürekli iddiaya girmeleri de beni çok güldürüyor. Mutlaka bir iddiaya giriyorlar ve hep de Kartal’dan çıkıyor bu fikir.
Ahsen ve Kartal nasıl bir araya gelmiş? Zıt kutuplar birbirini çeker durumu mu var?
Bülent: Aynı mahallenin çocukları. Beraber büyümüşler, beraber okumuşlar. Kartal bir yere kadar okuyabilmiş, Ahsen devam etmiş. Mahallede başlayan bir aşkları var.
Özge: Ahsen’in babası bu eğitim farkı yüzünden Kartal’ı sevmiyor. Hâlbuki kendisi de aynı durumda. Karısı öğretmen emeklisi, kendisi ise eskinin sıhhiyecisi. Yine de sevmiyor damadını. Sevmiyor da demeyelim de bir çatışma var aralarında.
Dizinin ismi de eskileri anımsatıyor. Önceden tek bir yastığı olurmuş çiftlerin. Şimdi eşinizle tek yastık kullandığınızı düşünebiliyor musunuz?
Özge: Yok, biz ayrı yastıklarda bir ömür birlikte olalım diyoruz. Aynı yastıkta zor. (Gülüyor) Eskidenmiş o...
ARTIK GÜLMEK İSTEDİM
Özge Hanım, siz ilk kez bir sit-com işine dâhil oldunuz. Sit-com daha mı rahat diğerlerine göre?
Özge: Evet, çok rahatmış sit-com’da çalışmak.
Peki neden sit-com’u tercih ettiniz?
Özge: Artık biraz gülmek için komedi işi yapmak istedim.
Oyuncular çoğu zaman kendi dizilerini izlemediklerini söyler. Siz izliyor musunuz?
Özge: Ben izliyorum. Bir tek geçen hafta izleyemedim, çünkü oyunum vardı ama tekrarını izledim. Hem diziyi sevdiğim hem de kendimi eleştirmek istediğim için izliyorum.
ŞEHİR TİYATROLARI’NA DAHA FAZLA TAHAMMÜL EDEMEDİM
“Kabare” oyununuz sona erdi. İleride devam edecek misiniz?
Özge: Yok, ben Şehir Tiyatroları’na veda ettim.
Neden?
Özge: Birincisi, çok karışık bir dönem. 8 yaşından beri Şehir Tiyatroları’ndayım, orada büyüdüm. Çok sahneye çıktım. Ama ortada bir hak hukuk meselesi var ve daha fazla bu duruma katlanamayacağımı fark ettim.
Neydi o mesele?
Özge: Kadrolu değildim.
8 yaşından beri kadroya giremediniz mi?
Özge: Hayır. Bunun nedenini de bilmiyorum.
Sistem nasıl işliyor Şehir Tiyatroları’nda?
Özge: Kendi kendilerine “Şu kadar kadro veriyoruz” diyemiyorlar. Belli bir sayı geliyor, o sayıya göre kişiler kadroya yerleştiriliyor. Bir tek ben değil, birçok arkadaşım aynı durumda. Yapılan işçi sözleşmeleri de tek taraflı. İnsanlar zor durumda. Televizyonda iş bulabilmenin bir şans olduğuna inanıyorum ve ben bu şansım olduğu için taşın altına elimi koyabildim, ayrıldım ama bu şansı yakalaşamamış arkadaşlarım hâlâ oradalar.
Ayrılık çok üzdü mü sizi?
- Tiyatro benim en büyük aşkım. Hüngür hüngür ağlayarak veda ettim. Ama tiyatro hayatıma veda ettim demek değil bu. Tiyatro olmadan yapamam zaten.
ATA’NIN FİLMİNDE BEN DE VARIM
Yakın zamanda bir sinema filmi projeniz var mı?
Bülent: Olacak inşallah. Bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Ben de bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Netleştiği zaman daha detaylı konuşuruz.
Özge: Ata (Demirer) bir şeyler yazıyor. Yeni yazdığı filmde ben de olacağım. İnşallah biterse, bu sene çekeceğiz.