OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 18, 2005 00:00
ErdoÄŸan Ailesi, NevÅŸehir’in ÅŸarap firmalarından Kocabağ’ın sahibi. Åžarapçılık uÄŸruna geçmiÅŸte büyük bir trajedi yaÅŸadı aile. Baba Hasan ErdoÄŸan ve kızı Zekiye, ÅŸarabı Kapadokya’nın volkanik kayalarında depolamak istedi.Ä°ki yılda 12 küv kazdılar. 2 Mayıs 1972’de, küvde fermante olan ÅŸarabın kalıntılarını temizlerken bir işçileriyle birlikte zehirlendiler. Üçü de öldü. 16 yıl ÅŸarapçılığa ara veren aile ÅŸimdi Türkiye’nin en iyi butik ÅŸaraplarından birini üretiyor, uluslararası yarışmalarda altın madalyalar alıyor. KocabaÄŸ BaÄŸcılık ve Åžarapçılık da, son iki yıldır NevÅŸehir’in vergi ÅŸampiyonu. Ä°ÅŸte onların öyküleri...NevÅŸehir’in Sığırlı Köyü. Yıl 1968. Çiftçi Sarı Mehmet (39) ile eÅŸi Hatice (39) ErdoÄŸan’ın beÅŸi kız, sekiz çocuÄŸu var. Her ÅŸeyleri, 150 dönümlük baÄŸdan elde ettikleri üzüm. Ama alıcı bulmakta zorlanıyorlar. Kurutup satmaya çalışıyorlar; iklim uygun deÄŸil, olmuyor.19 yaşındaki Zekiye, evin en büyük kızı. Bütün kadınlar Zekiye’ye hayran. Yörenin okumuÅŸ ve başı açık tek kızı. NevÅŸehir Pratik Sanat Okulu mezunu. Kız çocuklarını okula göndermeleri için köy köy dolaşıp aileleri ikna ediyor. Ekin biçen kadınlar da Zekiye sayesinde orak ve tırpanla saatlerce güneÅŸ altında çalışmaktan kurtuluyor. Çünkü Zekiye babasına iki biçerdöver aldırıyor. Birinin direksiyonunda Zekiye, tarlalardaki üç günlük iÅŸi, birkaç saatte bitiriyorlar.Babasının saÄŸ kolu. Sarı Mehmet kızıyla gurur duyuyor. Bir gün babasına yeni bir fikir daha veriyor: ‘Üzümlerden para kazanmamız için ÅŸarap yapıp büyük firmalara satalım.’Baba kız, hemen o gün, kazma kürekle evin avlusundaki tüfleri (Kapadokya’ya özgü volkanik kaya) oymaya giriÅŸiyorlar. Ä°ki yıl boyunca çalışıp toplam 300 tonluk 12 küv (ÅŸarap deposu) elde ediyorlar. Ä°ÅŸ bununla bitmiyor. Pres makinesi, ÅŸarap pompaları almak gerekiyor. Borç harç bir yıl içinde onlar da alınıyor.BAÄžBOZUMU VERÄ°MLÄ° OLDUYıl 1971. Zekiye’nin önerileri ErdoÄŸan Ailesi’nin hayatını gittikçe daha da kolaylaÅŸtırmıştır. Bir önceki yılın baÄŸbozumu da yine onun sayesinde beklediklerinden verimli olur. Sarı Mehmet ve Zekiye’nin keyfine diyecek yoktur. Aileden saydıkları kimsesiz Ä°brahim de baba kızın iÅŸlerine yardım etmektedir.BaÄŸbozumunun ardından onlarca üzüm suyunu fermantasyon için küvlere bırakırlar. Bir süre sonra ÅŸarap haline gelir üzüm suyu. Ama alt taraftaki tahta tıpalar, ÅŸarap nüfuz ettiÄŸi için ÅŸiÅŸmiÅŸtir, yerlerinden kımıldamaz. Çaresiz, küvlerin üstündeki kapağı açıp kuyudan su alır gibi boÅŸaltırlar ÅŸarabı.Her ÅŸey, 1972’nin o 2 Mayıs günü yaÅŸanır. Fermante olmuÅŸ ÅŸarabı boÅŸaltmışlardır ama küvlerin içinde tortu birikmiÅŸtir. ‘Dipte biriken tortuları temizleyelim’ derler. Kimsesiz Ä°brahim merdivenden dev küvün dibine, üç buçuk metreye iner. Dakikalar geçer. Sarı Mehmet ve Zekiye seslenir, cevap yok. Sarı Mehmet tereddütsüz iner karanlığa. Ondan da ses yok. Zekiye, babasından ses gelmeyince durmaz, atar kendini içeriye. Sonrası derin bir sessizlik. Åžarabın fermantasyonu sırasında biriken zehirli gaz, üçünün de Azraili olmuÅŸtur.KomÅŸuya süt götüren Hatice ErdoÄŸan, dönüşte avluyu ıpıssız bulur. Åžarap deposuna girer, kimse yok. Kocasına, kızına, Ä°brahim’e seslenir; cevap yok. Küvlerin tepesine çıkar. Kapağı açık olan 12 numaralı küvün içindeki merdiveni görür, gidip bakar, kıpırtısız yüzü koyun yatan Zekiye’yi görür önce. Beyninden vurulur. Öyle bir feryat çıkar ki Hatice Hanım’dan, bütün köy toplanır.Hasan ErdoÄŸan, ÅŸimdi o günü anlatırken ‘Zekiye Ablam sanki gülümsüyordu. Sırtlarına üzümün kapkara tortusu bulaÅŸmıştı’ diyor.Ağıtlar eÅŸliÄŸinde köy mezarlığında topraÄŸa verilirler.Hatice Hanım, ÅŸarap deposuna bir daha adımını atmaz. Ãœzümü baÄŸdan Tekel’e satar. Yedi çocuÄŸuyla bir başına kalmıştır. Koca tarafından hiç akraba yoktur. BeÅŸ erkek kardeÅŸinden ise ufacık bir destek bile görmez. Kızlar okula devam eder. En küçük oÄŸlu Memduh üç yaşındadır henüz. Altı çocuk, baÄŸlarda mevsimlik çalışır, ortaokul ve liseyi bitirirler. Kızlar memur olur.Bu arada en büyük erkek çocuk Hasan, ticaret lisesinden arkadaşı Gülay’a aşık olur. 1983’te evlenirler. Büyüyünce yavaÅŸ yavaÅŸ iÅŸleri annesinden devralmaya baÅŸlar.Åžarap deposunu bir yıllığına büyük bir ÅŸarap fabrikasına kiralar. Fabrikada iyi ÅŸarap yapmanın teknik ve yöntemlerini öğrenir. Bir süre sonra da eÅŸi Gülay’la ‘Biz neden yapmayalım’ derler.16 YIL SONRA YENÄ°DEN1984’te kendi baÄŸlarının yanı sıra çevre köylerden tonlarca üzüm alırlar. Ancak elde sermaye yoktur. Büyük ÅŸirketlerin naktine karşın, köylü ‘Sarı Mehmet’in hatırına’ veresiye verir Hasan’a. ‘Babam, dürüstlüğü ve iyi niyetiyle çok sevilirdi. Bu itibarın desteÄŸini çok gördüm’ diyor Hasan ErdoÄŸan. Hasan, Doluca’ya iki yıl fason ÅŸarap satar. Kár etmediÄŸi halde köylüye borcunu sektirmeden öder.Ä°ÅŸler iyi gidince, üç erkek kardeÅŸ, 1988’de bir araya gelip, KocabaÄŸ BaÄŸcılık ve Åžarapçılık’ı kurar. Hasan ErdoÄŸan ÅŸirketin müdürü, Mesut baÄŸ sorumlusu, Memduh da pazarlama ve satış koordinatörü olur. KocabaÄŸ etiketiyle ÅŸarap piyasasına adım atarlar. Ä°sim, Kızılırmak Havzası’ndaki yüzyıllardır baÄŸlarıyla ünlü mevkiden gelmektedir. Aynı yıl, Uçhisar’daki mahzen kiralanır. Ä°ÅŸletmeleri artık büyümektedir.Bir süre sonra Ankara’daki Kavaklıdere Åžarapları ile iÅŸ yapmaya baÅŸlarlar. Firmanın Ankara’dan yolladığı uzmanlar, Kocabağ’a modern baÄŸcılık tekniklerini öğretmeye baÅŸlar. KardeÅŸ firma olurlar.Önceden kırmızı üzümde dimrit, beyazda keten köynek ve ahmetbaÄŸ türlerini üretirlerken, Kavaklıdere’nin yönlendirmesiyle kırmızıda kalecik karası, öküzgözü, boÄŸazkere, cabernet sauvignon; beyazda narince, emir ve misket üretmeye baÅŸlarlar. Geleneksel, yere yakın baÄŸ çubuklarında üzüm yetiÅŸtirirken, telle, yerden yüksek baÄŸ sistemine geçerler.Babalarının, ablalarıyla birlikte baÅŸlattığı macera, büyük bir trajedinin ardından bir baÅŸarı öyküsüne dönüşmüştür.Hatice Hanım’a gelince... 1994’te vefat ettiÄŸi güne kadar hep tedirgin yaÅŸar. Hasat sonrası oÄŸulları küvlerin bulunduÄŸu mahzene girdiÄŸi anda hep tetiktedir. Sabaha kadar gözünü kırpmadan kontrol eder. Ve çocuklarına hep Zekiye’yi örnek gösterir: ‘Babanızı kaybettiniz ama keÅŸke Zekiye başınızda olsaydı. YaÅŸasaydı hepinizden hayırlı olurdu. Babası için kendini ölüme attı.’GÃœLAY, ZEKÄ°YE’NÄ°N Ä°ZÄ°NDEHasan ErdoÄŸan’ın (üstte saÄŸda) eÅŸi Gülay (ortada), KocabaÄŸ Åžarap’ın her ÅŸeyi. Åžirketin emekleme yıllarında üzüm tarttı, köylülerin borçlarını, baÄŸda çalışan işçilerin yevmiyesini dağıttı. Degüstasyondan ÅŸiÅŸelemeye, satıştan ziyaretçi rehberliÄŸine her iÅŸi yaptı. ‘1987’de taşındığımızda Uçhisarlı hiçbir kadın çalışmıyordu. Bakkala bile gitmiyorlardı. Ev ve iki çocuÄŸun iÅŸleri bitince fabrikaya koÅŸuyor, ÅŸiÅŸeleme yapıyordum. 50 çalışanın yemeÄŸi, bulaşığı da benden soruluyordu.’ Gülay ErdoÄŸan’ın annesi de NevÅŸehir’in ilk çalışan kadını. Hem de okuma yazması olmadığı halde. EÅŸinden boÅŸanınca dört çocuÄŸunu müstahdemlik yaparak okutmuÅŸ. Gülay Hanım, ÅŸimdi iÅŸi yavaÅŸ yavaÅŸ çocuklarına bırakıyor. Gıda mühendisliÄŸi okuyan büyük oÄŸlu Mehmet (solda), ÅŸimdiden baÄŸların sorumluluÄŸunu almış bile.Ä°KÄ° YILDIR NEVÅžEHÄ°R VERGÄ° ÅžAMPÄ°YONUErdoÄŸan Ailesi, 1995’ten bugüne 300 dönüm baÄŸ aldı. En kaliteli omçaları (asma kütüğü) dikip, organik koÅŸullarda yetiÅŸen üzümlerden ÅŸarap yaptılar. KocabaÄŸ Åžarapları’nın bin tonluk kapasitesi olsa da her zaman 300 tonluk bölümünü kullanıyorlar. Åžarabı meÅŸe fıçılar yerine Kapadokya’ya mahsus tüflerde bekletiyorlar. 300 ton ÅŸarap, 400 bin ÅŸiÅŸe demek. Yüzde 75’i kırmızı. ‘Bölgedeki sekiz ÅŸarap firmasının, belki de Türkiye’nin en küçük firmasıyız. Hep en küçük ama en iyi olacağız’ diyor ErdoÄŸan Ailesi. Küçük kalacağız, diyorlar ama KocabaÄŸ, bu haliyle bile 2003 ve 2004’te NevÅŸehir’in vergi ÅŸampiyonu oldu. Hasan ErdoÄŸan, geçen yılki ödül törenine ‘Vergi vermeyenleri de çağırın’ dedi ve gitmedi. Â
button