Güncelleme Tarihi:
Saydım, evde tam 8 ayna var. Taşınabilir aynalar elbette buna dahil değil. Ayna denen meret M.Ö 6000’den beri hayatımızda olduğu için, görmezden gelmek hemen hemen imkânsız. Üstelik günümüz kültürü tamamen imajlar üzerine kurulu. Yani ‘ayna orada dursun, ben bakmam’ demekle olmuyor. Medusa’nın gözleri gibi, kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Aynasız bir gün geçirecekseniz, hepsini örtüyle kapatmak gerekiyor.
Benim açımdan aynasız yaşamak, kahvesiz yaşamaktan dahi güç. Egosantrik bir karakter olduğumdan, ayna karşısına geçip kendimi izlemelere doyamadığımdan değil. Makyaj delisi de değilim. Benimki artık işin suyunu çıkarmış özgüven eksikliğiyle alakalı. Arada bakıp her şeyin yolunda gittiğinden emin olmam lazım.
Aynayla ilişkimize dair kafa yormam, uzakdoğu seyahatleriyle başladı. İlk kez Hindistan’da fark ettim, Nepal ve Tibet’te bu amatör sosyolojik teorinin kuramını yaptım. Batılılaşmamış Doğu, Batı gibi (bizi de bu grupta sayıyorum) ayna saplantılı bir hayat yaşamıyor. Bu cilalı yüzey onlar için sadece fonksiyona yönelik bir anlam ifade ediyor. Her lavabonun başında ayna bulamazsınız oralarda. Dükkânlarda da belki bir ayna olur, o da işinizi ancak görecek kadardır. Otel lobileri aynayla donatılmaz. Batılılar için tasarlanmış otel odalarında bol ayna olur sadece. Biraz zaman geçirdiniz mi sizin de aynayla bağınız gevşemeye başlar ki, ne büyük mutluluktur.
Gelelim aynasız günün deneyimlerine...
Sabah yüz yıkarken ayna şart değil. Tabii elinize küçük bir sivilce takılmazsa. Ne olduğunu göremezseniz, gün içinde elinizle yoklaya yoklaya onu devleştirmek işten değil.
Ayna olmasa da mütevazı bir makyaj yapılabiliyor. Allık, ruj hatta rimel. Pudra ve fondöten sakat. Yeterince iyi yayamazsanız, palyaço gibi dolaşabilirsiniz. Üstelik benim gibi yalnız yaşıyorsanız, ilk tepkileri çok geç olduğunda, sokakta karşılaştığınız insanlardan alırsınız. Ondan sonra düşün dur, bu kadın bana niye tuhaf tuhaf bakıyor diye.
Saçlar için en iyisi toplamak. Vasat ama en azından bir faciaya yol açmadığından emin olarak dolaşılabilir.
Bir aynan olmadığında başkalarını ayna olarak kullanmaya başlıyorsun ve bu da işleri daha beter hale getiriyor. Tüm sübjektif yorumlara açık hale geliyorsun. Saçının iyi göründüğünden emin olsan, o gün saçına dair müstehzi yorumlar yapan iş arkadaşını duymazdan gelebilirsin. Ama sen nasıl göründüğünden emin değilken, karşındakini yok saymak neredeyse imkânsız. Bunun başarabilen birinin de aynalarla zaten işi yoktur, deney yapmasına gerek kalmaz.
Günün sonunda kafama takılan iki soru var: 1. Önemli bir randevunun olduğu günde bu deneyi yapmak sosyal intihar sayılır mı? 2. Ben bu deneyi, dış görünüş saplantılı toplum eleştirisi olarak yaptıysam, aynasız makyaj yapacağım diye niye debelendim? Bu bir çelişki değil midir?