Güncelleme Tarihi:
Ailenizin küçük bir ayakkabı fabrikası olduÄŸunu biliyorum. Ayakkabıların ortasına mı doÄŸdunuz?  Â
- Tamamen öyle. Annemin ten kokusuyla ayakkabının deri kokusunu hep birbirine karıştırmışımdır. Annem imalatta çalıştığı için hep deri kokardı. Ben de çocukken fabrikada koşar koşar yorulur, derilerin üstünde uyurdum. Biliyor musunuz ben de deri gibi koktuğuma inanıyorum...
Küçükken ne olmak istiyordunuz?             Â
- Rock star. Bir grup kurduk ve ben davulcu oldum. J. Hendrix, Queen, The Doors ve Rolling Stones yıllarıydı. Uzun saçlarım vardı, küpe takıyordum. Müziği, fantezilerimi gerçekleştirmenin bir yolu olarak görüyordum. 24 yaşına kadar hayatım serserilik yaparak geçti. Otostop ve müzikten başka hiçbir şeyle meşgul olmuyordum. Müzik yapmadığım zaman bir yerden bir yere gidebilmek için baş parmağımı havaya kaldırıyordum, o kadar. Amerika’yı, tüm Avrupa’yı hatta Ortadoğu’yu bile dolaştım. Ailem bu durumdan hiç mutlu değildi. Ama ne yazık ki ben, ilk gençlik yıllarımda uçarı ve deliydim.
Ne oldu da aile mesleğini devraldınız?
- Bolonya Dams Üniversitesi’nde gösteri sanatları üzerine eğitim aldım. Okuldan mezun olana kadar dünyaca ünlü bir müzisyen olmak istiyordum. Ama okul bitince ve yapacak iş bulamayınca ayaklarım yere bastı. Yine sanatla ilgili bir şey yapmalıyım dedim ve annemle babamın yaptığı çorbaya tuz biber atmaya başladım. Çorbanın lezzetlenmesi çok hoşuma gitti. Ayakkabıda klasiğin dışına çıkıyordum ve bu bana inanılmaz bir haz veriyordu.
Neden ilk yıllarda yalnızca bir tek erkek ayakkabısı üretiyordunuz?
- Çünkü annemle babamın fabrikası erkek ayakkabısı üretiyordu. İlk yıllarda onların teknik desteği ile benim yaratıcılığım birleşti ve Cesare Paciotti markası doğdu.
ÊAslında siz çocukluğunuzdan beri isminizin dünya çapında bilinmesini istiyordunuz değil mi? Müzikle olmadı bari ayakkabı markası ile olsun dediğinize bahse girerim.
- O zaman bahsi siz kazanırsınız. Teşhisiniz çok doğru. Kendime müzik dışında bir yol açarak isteğime ulaştım. Herkese de öneririm.
Erkek ayakkabısı tasarımının kısırdöngü olduğuna inanılır. Siz ne yapıyordunuz da klasiğin dışına çıkıyordunuz?
- Rock müzik yaparken kullandığımız müzik aletlerinden ilham alıyordum. Aletlerdeki metal aksesuvarları ayakkabılarda kullandım. O zamanlar kaliteli ayakkabı denilince akla klasik İngiliz ayakkabı geliyordu. Kimse farklı, marjinal ve trendy ayakkabıyı kaliteli deriden yapmayı düşünmemişti. Değişik ayakkabılar sadece gençlere yönelik ve ucuz olmalıydı. Beatles tarzı botlar gibi... Ben onu yaptım. Severek giyebileceğim ayakkabılar tasarladım. Onları çok kaliteli malzemeden ürettim, üst düzey fiyatlara sattım ve başarılı oldum.
Gianni Versace, Dolce Gabbana ve Roberto Cavalli gibi markalar defilelerinde sizin tasarladığınız ayakkabıları kullandılar ve bu sayede ününüz yayıldı. Sizi ilk kim keşfetti?
- Beni önce Gianni Versace farketti. "Kim bu genç çocuk, ayakkabıları çok güzel" dedi ve defilelerinde kullanmaya başladı. Arkasından diğerleri geldi.
O zamanlar bu markaların kendi ayakkabı koleksiyonları yok muydu?
- Yoktu. Sonradan benim ayakkabılarıma çok benzeyen şeyler yapıp satmaya başladılar. Ama yine de defilelerinde benim ayakkabılarımı kullandılar. Sonra anladım ki, benden esinlenmek için bu taktiği uyguluyorlar. Defile bahanesi ile benim yeni koleksiyonumu herkesten önce görüyorlar ve çok benzerlerini kendi etiketleri ile üretiyorlardı. Çok kıskandım ve hırslandım. Bütün anlaşmalarımı feshettim. Artık hiçbir markanın defilesine ayakkabı vermiyorum.
Kadınlar için ayakkabı tasarlamaya yoğun istek üzerine mi başladınız?
- Evet. 20 senedir kadın ayakkabısı da yapıyorum. Ve şu anda kadın ayakkabılarımız daha meşhur.
Sizin ayakkabılarınızı giyen kadın, sizin ayakkabılarınızı giyen erkeğin karısı mı?
- Hayır, kız arkadaşı, sevgilisi. Arada çok küçük bir fark var ama siz ne demek istediğimi anlarsınız.
BENDEN SONRA OÄžLUM
Dünyada ismiyle ünlü olan iki üç ayakkabı tasarımcısından birisiniz. Sizin Manolo Blahnik ve Christian Louboutin’den ne farkınız var?
- Blahnik gerçek bir usta. Son yıllarda yalnızca Amerikan kadınına yönelik ayakkabılar yaratıyor. İddiasız, alçak topuklu ve konservatif tasarımlar. Avrupalı kadınlar daha seksi ayakkabılar istiyor. Bana göre Louboutin de Manolo’nun açtığı yoldan gidiyor.