Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2004 00:00
FRANSA eski Başbakanı Michel Rocard, Finlandiya eski cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari, Avrupa Parlamentosu’nun radikal üyelerinden Emma Bonino.AB Komisyonu eski komiseri Hans van den Broek, İngiltere başbakanı Tony Blair’in danışmanı ve London School of Economics’in Dekanı Anthony Giddens, Avusturya eski Dışişleri Bakanı Albert Rohan, AB Komisyonu eski başkanlarından Marcelino Oreja Aguirre, Polonya eski Dışişleri Bakanı Bronislaw Geremek, Aşağı Saksonya Başbakanı Kurt Biedenkopf.Yukarıda adlarını saydığım bu kişiler, AB ülkeleri nezdinde Türkiye’nin üyeliği için lobi faaliyetlerinde bulunmak üzere biraraya geldiler.Onları buluşturan çatının adı ‘Türkiye Bağımsız Komisyonu’.Avrupa’nın değişik coğrafyalarından, değişik siyasi akımlara mensup bu saygın isimleri Türkiye için biraraya getirme fikri Soros’un Açık Toplum Enstitüsü’nün Türkiye temsilciliğinden çıkıyor.Projeyi British Council de destekliyor.Bu yılki Davos Ekonomik Forumu sırasında bir akşam yemeğinde konuşma fırsatını bulduğum George Soros Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini desteklediğini zira Türkiye’nin dahil olduğu bir Avrupa’nın daha güçlü olacağına inandığını söylemişti.İstanbul’daki Açık Toplum Enstitüsü Genel Müdürü Hakan Altınay’dan öğrendiğime göre, Soros Birleşmiş Milletler’de biraraya geldiği Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e benzer şeyler söylemiş.‘Türkiye Bağımsız Komisyonu’nun kurulması Soros’un meseleye gerçekten önem verdiğini bir göstergesi.Komisyon için seçilenler Türkiye’nin üyeliğine inanmış ve Avrupa kamuoyunu bu yönde etkileyebilecek kişiler.Meselá, yaklaşık bir yıl Avrupa Anayasasını hazırlayan eski Fransa Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing’nin başlattığı ‘Türkiye Avrupalı olamaz’ tartışmasını hatırlarsınız.Michel Rocard o günlerde pek çok yayın organında Türkiye’nin üyeliğini savunan yazılar yazmıştı.Rocard gibi komisyonun diğer üyelerinin Avrupa kamuoyu üzerinde hayli etkili.Havel ile birlikte Doğu Avrupa’nın ‘bilge kişisi’ gözüyle bakılan Geremek, 1 Mayıs’ta AB üyeliğine alınacak Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya kamuoyları, Martti Ahtisaari ise üyeliğimize pek de sıcak bakmayan İskandinavya kamuoyu için önemli.Peki ‘Türkiye Bağımsız Komisyonu’ ne yapacak?Komisyon iki hafta önce Brüksel’de toplanmış.Toplantıya katılan Hakan Altınay ‘Herkesin aynı frekansta olması beni son derece mutlu etti’ diyor.Önümüzdeki 7-8 Mayıs tarihlerinde Brüksel’de yeniden biraraya gelecek olan komisyon üyeleri temmuz ayının ilk haftasında Türkiye’ye geliyorlar. Burada çeşitli çevrelerle temaslarda bulunduktan sonra ağustos ayında bir rapor hazırlayacaklar.Eylül ayı ise raporun Avrupa kamuoyuna sunulacağı ay olacak.Bizzat Avrupalıların lobimizi yapmaları son derece yerinde bir karar. Bu gelişme 2004 Aralık’ta şansımızı artırabilir.Metropolitan Müzesi’nde bir Türk mücevher tasarımcısıBİZANS’ın mirasçısı mıyız, değil miyiz?Geçen hafta Moskova’da Puşkin Müzesi’ni, Kurtarıcı İsa Katedrali’ni ve diğer küçük müzeleri gezdiğimde gözüme ilişen Bizans eserlerini incelerken aklımda hep bu soru vardı.Bizans İmparatorluğu bu topraklarda bin yıla yakın hüküm sürmüş büyük bir uygarlık.Eğer bu uygarlığın mirasçısı isek neden İstanbul’da bir Bizans Müzesi yok? Neden Bizans sergileri ve panelleri gerekli sıklıkta düzenlenmiyor?Rusya ziyareti nedeniyle kendi kendimle bir Bizans hesaplaşmasına girdiğim tam bu günlerde New York’taki ünlü Metropolitan Müzesi ‘Bizans: İnanç ve Güç’ sergisine kapılarını açmış durumda.Metropolitan’ın 27 yılda üçüncü kez düzenlediği bu muhteşem Bizans Sergisi’nin açılış töreninde Fener Rum Patriği Bartholomeos hazır bulunmuş.Sergide aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 30 ülkeden 350’ye yakın parçayı görmek mümkün.Eserlerin çoğu kiliselerden, manastırlardan geliyor.4 Temmuz tarihine kadar izlenebilecek serginin Türkiye açısından bir önemi daha var.Mücevher tasarımcısı ve üreticisi Urart Firması Metropolitan yetkilileri tarafından davet edilmiş.Urart’ın ‘Bizans’a Bakış’ koleksiyondan 1500’e yakın mücevher, ev ve ofis aksesuvarı müzenin hediyelik mağazalarında satışa sunulmuş.Geçtiğimiz yıl da Metropolitan’ın ‘İlk Şehirlerde Sanat’ sergisine katılmış olan Urart’ı hepiniz tanırsınız ancak yine de firmayla ilgili ilginç bulduğum bazı bilgiler vermek istiyorum.32 yıllık bir geçmişi bulunan Urart, merkezi İsviçre’de bulunan TMCI Şirketler Grubu’na ait bir Türk firması.Urart Firması’nın Yönetim Kurulu Başkanı Erol Sağmanlı, İsviçre ile Türkiye arasında mekik dokuyor.TMCI Grubu’nun diğer şirketlerine gelince...TMCI Padovan SPA, İtalya’da şişeleme, içecek ve meşrubat için makine ve fabrika tasarımı, TMCI Technindustria yine İtalya Parma’da donmuş gıdalar, soslar üreten makinelerin tasarım ve üretimini, Newpack Division ve TMCI Chemtec ise İngiltere’de gıda endüstrisi için tasarım yapıyorlar.Mücevherden donmuş gıda makinesi tasarımına kadar tasarım üzerinde bu kadar yoğunlaşmış başka bir grup var mı bilmem?
button