Atina sahnelerinde bir Türk kızı

Güncelleme Tarihi:

Atina sahnelerinde bir Türk kızı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 17, 2009 00:00

İzmirli Fide Köksal, Yunanistan’da bir popstar yarışmasına katılınca önünde yeni bir hayat başladı. Şimdi Atinalıları "Zeytinyağlı Yiyemem Aman" şarkısıyla eğlendiriyor, televizyon dizisinde bile rol alıyor.

Yurdışında kariyer yapan kaç Türk sanatçısı var bilmiyorum ama bir Türk kızı, Atina’nın en ünlü müzikhollerinden birinde haftanın üç günü hem Türkçe hem İngilizce hem Yunanca şarkılarla Yunan başkentinin eğlence hayatına ayrı bir renk katıyor. Adını ilk kez Yunanistan’da ikibuçuk yıl önce popstar tarzı bir yarışmada duymuştum. O zamanlar röportaj talebime, program yapımcıları "sorularınızı yazılı olarak geçin" deyince "yahu başbakan mı?" diyerek kızıp vazgeçmiştim.

Birkaç hafta önce bu diyarda gecelerin "imparatoru" sayılan Yorgos Mazonakis ile sahnelerin hanımefendilerinden Natasa Teodoridu’yu dinlemek için gittiğim "Botanikos"da "Nerdesin beni unuttun demişsin" şarkısını dinlediğimde gayri ihtiyarı gözlerimi sahneye çevirdim. Üç yıl önceki o yarışmacı kızdı sahneye büyüyen. "Zeytinyağlı yiyemem aman" ile sürdürdü programını; ardında da peş peşe Yunanca şarkılar sıraladı. Bu defa da müzikholdeki kalabalık ve garsonların olumsuz tavrı yüzünden ulaşamadım kendisine.

TV DİZİSİNDE İZMİR TÜRKÜSÜ SÖYLEDİ

Takdime gerek yok, Yunanistan’ın en büyük yazarlarından Dido Sotiriyu’nun insanlık dolu "Benden Selam Söyle Anadolu’ya" kitabı televizyon dizisi olarak çekildi. Çok ama çok da izleniyor. İçli bir İzmir türküsü okşadı kulaklarımı geçenlerde. Gayri ihtiyari ekrana baktım; yine o kız. Yarışmadaki, müzikholdeki Türk kızı. Meğer dizinin yapımcısı kitapta olmamasına rağmen, sırf şarkı söylesin diye senaryoda "Selin" adında bir kahraman yaratmış.

Ha unutmayayım. Geçen Noel arifesinde de yine önde gelen televizyonlardan birindeki eğlence programında, şarkı söyleyen ve dans eden de yine aynı kızdı.

Fide Köksal ile ropörtaj vakti gelmişti artık. Atina’nın Nişantaşı’sı Kolonaki meydanında buluştuk. Ta en baştan başladık, bugünlere geldik ve yarınları konuştuk:

ANTENA TELEVİZYONU BENİ TÜRKİYE’DE BULDU

Atina’ya nasıl yolunuz düştü?

-İzmirliyim. 18 Mayıs 1982’de doğdum. Marmara Üniversitesi İngilizce Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na girdim. 2006’da ikinci sınıftayken Yunan Antena televizyonu bir müzik yarışması için adaylar bulmak amacıyla Türkiye’ye geldi. Yarışmacı olarak seçildim. Atina’ya gelişim öyle. İki ay kalıp Türkiye’ye döndüm. Yarışmaya katılan 8 yarışmacı için Yunanistan turnesi düzenlendiğinde tekrar davet edildim ve o gün bugün Atina’dayım.

Sahne hayatınız nasıl başladı?

-Önce Panos Kiamos’dan (ünlü pop şarkıcı) teklif geldi. Sonra da diğer sanatçılardan. Atina’da hiç işsiz kalmadım. Rodos ve Selanik’te de sahneye çıktım.

İyi para kazanıyor musunuz?

-Fena sayılmaz. İlk başlarda menajerlerden biraz ağzım yandı. Anlaştığımız parayı ödemedikleri oldu. Artık menajerim yok. Sanatçı arkadaşların çoğunu tanıyorum.

Yunanca biliyor musunuz?

-Öğrendim çok da zor olmadı. Bir senede söktüm.

İki buçuk yılda burada insanları tanıdınız. Türkler ile Yunanlıları kıyaslar mısınız?

-Genelleme yapmak istemem ama Türk insanı daha yardımsever, kibar ve duyarlı.

Yunanlı sevgiliniz oldu mu?

-Oldu. Daha doğrusu sevgilim Yunanlı.

Ona Türkiye’yi, Türkleri anlatabildiniz mi?

-Çalışıyorum...

Bir Türk olarak karşılaştığınız zorluklar ne?

-Çalışma izni almam dert. Her defasında bürokratik güçlüklerle karşılaşıyorum.

Hangi sanatçılarla sahneyi paylaşmak istersiniz?

-Türkiye’de kesinlikle Sezen Aksu. O kadına hayranım. Yunanistan’da da Haris Aleksiu ve Yiannis Parios.

İki ülkede müzik çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

-Türkiye’deki albüm çalışmaları prodüksiyon olarak Yunanistan’dan daha başarılı. Albümlerdeki müzik kalitesi, estrümanların kalitesi daha iyi.

Hedefiniz ne?

-Hem Türk hem Yunan televizyonlarında yayınlanacak belgesel tarzı bir dizi. Türkiye’yi ve Yunanistan’ı karış karış dolaşıp her bölgenin şarkılarını söylemek, danslarını oynamak, yemeklerini pişirmek, insanlarıyla konuşmak istiyorum. Böyle bir proje iki halkın gerçek anlamda kültür yakınlaşmasına katkı sağlayacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!