Ateş dokunmasa bile...

Güncelleme Tarihi:

Ateş dokunmasa bile...
Oluşturulma Tarihi: Haziran 24, 2003 09:23

Yukarıdaki yazıyı toparlamaya çalışırken aklıma takıldı. Zeytin ağacı niye, hemen hemen bütün dinler ve kültürlerde, böylesine kutsaldır? Büyük dinlerin doğduğu bölgenin zenginliğidir de, ondan mı? Ama uzakdoğu da ayrı bir önem verir zeytin ağacına... Açıp baktım, Semboller Sözlüğü bir fikir veriyor insana:

Haberin Devamı

*

Barışı, doğurganlığı, gürlüğü, arınmayı, gücü, zaferi hatta mükafatı remzeder zeytin ağacı.

Eski Yunan’da Athena’nın sembolüdür zeytin. Homeros’un Demeter’e ithaf ettiği ilahiye bakarsanız, tanrılar katında adeta kutsaldır zeytin. Hemen bütün Doğu ve Batı’da benzer bir sembolizması vardır zeytin ağacının. Eski Roma’da Jüpiter’in ve Minerva’nın ağacıdır mesela.

Bir Çin efsanesine göre, zeytin ağacı panzehir içerir, bu sebeple koruyucu gücü olduğuna inanılır.

Japonya’da güleryüzün, eğitimde, sivil ve askerî girişimlerde başarının sembolü yani zafer ağacıdır zeytin.

Yahudi ve Hıristiyan inancına göre, zeytin barışın sembolüdür. Tufan sona erdiğinde, Tanrı’nın öfkesinin geçtiğini göstermek üzere, bir güvercin, ağzında bir zeytin dalıyla görünür Nuh Peygamber’e. Ortaçağ’da altının ve aşkın da sembolüdür zeytin. Angelus Silesius, Melik Süleyman Mabedi’nin tasvirinden esinlenerek, “Kapında altın renkli zeytin ağacını görebilsem, sana tereddütsüz Tanrı’nın Mabedi diyeceğim” diye yazar.

Bir başka inanç, bu kutsal ağacı İbrahim Peygamber’e ve Kıyamet’e kadar eksilmeyeceğine inanılan konukseverliğine bağlar. Yani zeytin ağacı “Seçilmişler Cenneti’nin” sembolüdür bu anlamda.

Müslümanlıkta zeytin “merkezdeki” ağaçtır, dünyanın ekseni, Evrensel İnsan’ın yani Peygamber’in simgesi. Kutsal ağaç, Nûr’a bağlanır bu sembolizmada, zeytin ağacının meyvesi, lambaları beslediği için. İsmailî gizemciliğine göre “Sina’nin üzerindeki zeytin ağacı” İmam’ın simgesidir: Hem dünyanın ekseni, hem Evrensel İnsan, hem de Nûr’un kaynağı...

Şanı Yüce Kuran’da Nûr Suresi (24/35) der ki :

“Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun sıfatı, sanki içinde ışık bulunan penceresiz bir hücredir. O ışık bir cam muhafaza içindedir. Cam da sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Bu ışık, güneşin doğusunda ve batışında gölgelenmeyen, mubarek bir zeytin ağacının yağından yakılır. O’nun yağı, kendisine bir ateş dokunmasa bile, hemen ışık verir. Bu ışık, nur üstüne nurdur. Allah, dilediği kimseyi nuruna kavuşturur. Allah insanlar için böyle misaller verir. Allah her şeyi bilir.”

*

Böyle “kutsal” olmasa bile... asırlık ağacımızı söküp satacak hale gelmedik daha...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!