Güncelleme Tarihi:
* Burak, dünyanın en hayırlı işlerinden birini yapıyorsun, insanları eğlendiriyor, dans ettiriyor, ruhlarına iyi geliyorsun. Ödüllerin de var ama hakkında öyle pek derin bilgiler yok. Anlatsana biraz, kimdir Burak Yeter?
- 5 Mayıs 1982’de, Trabzon’da doğdum. Babam inşaat mühendisiydi. 13 yaşına kadar Trabzon’daydım, sonra babamın işleri dolayısıyla Samsun’a taşındık, 15 yaşında Kayseri’ye, 16 yaşında Ankara’ya ve ardından Antalya’ya yerleştik.
* Durmadan gezme konusunda hayatında pek bir şey değişmemiş. Bir gün Antalya’da çalıyorsun, ertesi gün Ankara’da, sonra İstanbul’da, derken Berlin’de. Senin leylekler yine havada yani.
- Tabii. Şehir şehir, ülke ülke dolaştığım halde adaptasyon sorunu yaşamıyorsam, bunu küçük yaşlarda ailemle sürekli gezmeme borçluyum.
* Ailenden de biraz söz eder misin?
- Annem ev hanımı. Üç kardeşiz; Burak, Burcu, Beyza. 3 B’yiz yani... Onlar Antalya’da yaşıyor, biri evli. Babam şu an Azerbaycan’da işleri dolayısıyla, ben de arada bir yardımcı oluyorum kendisine.
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ OKURKEN BİNA YERİNE BAR ÇİZİYORDUM
* Babana nasıl yardımcı oluyorsun?
- Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisli bölümü mezunuyum. Baba mesleğini sürdürdüm bir anlamda. Ama sınıfta herkes apartman, bina çizerken ben disko, kafe, bar çizerdim. Hocalarım hep “Bu çocuk DJ olacak, müzikle uğraşacak” diyordu. Nitekim yanılmadılar, tamamen müziğe yoğunlaştım ve mezun olduktan sonra master’ımı İngiltere’de ses mühendisliği üzerine yaptım.
* Nasıl başladı peki müzik tutkusu?
- Babam müzisyendi, kendi müzik grubu vardı. Hobi olarak sahneye çıkıyordu arada. Müziğe aşinalığım oradan geliyor. 2 yaşında bir org alındı bana, 5 yaşında gidilen akraba düğünlerinde çalıyordum. Hatta org başında videom bile var çocukluğumdan kalma...
* Hangi şarkıydı çaldığın?
- Dayımın düğününde Sezen Aksu’dan “Sen Ağlama”yı çaldım.
“Sen Ağlama” düğün şarkısı olarak hayli manidar olmuş tabii! Peki, master bitti ve sen?
- Bu işi profesyonel olarak yapma kararı alıp İstanbul’da amatör bir stüdyo açtım. O zamanlarda, yani 2000’lerde pop, R&B partiler düzenliyordum. Bütün kazandığımı da ekipmanlara harcardım. İyi ki yapmışım o yatırımı. Çünkü ekipmanın ne kadar iyiyse o kadar profesyonel yaparsın bu işi.
DJ OKULUM VAR, 6 YILDA 1700 DJ YETİŞTİRDİM
* Kırılma noktası neydi senin için?
- 2003 yılında düzenlenen MTV World DJ’lik yarışması... Türkiye’de düzenlenen ilk DJ’lik yarışmasıydı. Elektronik bir konsepti vardı, 560 DJ arasından birinci oldum. Hem kendimi daha profesyonel bir şekilde sergiledim hem de profesyonel stüdyo ekipmanları kazandım. Bu yarışmadan dört ay sonra Miller Master DJ Contest’te Türkiye ikincisi oldum. Ondan sonra diğer ödüller de geldi.
* Neydi farkın sence o 560 kişi arasında?
- Hip hop ile başlamam büyük avantajdı. Sadece müzik değil şov da yapıyordum. Müziği vokallerle de zenginleştiriyordum. Jüri üyeleri bunu fark etti, “bu çocuk gerçekten yeni bir şeyler katabilir” dediler herhalde. O sayede birinci seçildim. Zaten yarışmalarda hep birinciliği hedeflerim zaten.
* Egonun yüksek olduğunu düşünüyor musun?
- Tam tersine paylaşımcı olduğumu düşünüyorum. Ben bu işin okulunu açtım, herkese öğretmeye çalışıyorum. Yaptığım çalışmaları elimden geldiğince yetenekli öğrenci arkadaşlarla paylaşıyorum. Türkiye’nin en büyük DJ okulu benimki. 10 kişilik bir ekibiz. 6 yıl içinde 1700 öğrenci verdik. Yarısından fazlası Türkiye’nin en iyi kulüplerine çalıyor. Boynuz kulağı geçsin, ben onu istiyorum.
* Kaç yılında kurdun DJ okulunu?
- 6 yıl önce kuruldu. Mecidiyeköy’de bir stüdyomuz vardı, iki sınıftı. Ondan sonra bir okul daha açtık İzmir’de. Şu anda İstanbul, Ankara, İzmir, Bodrum, Kuşadası ve Eskişehir’de okullarımız var. Toplam 15 saatlik bir eğitim. Öğrenciler başarı gösterdiklerinde sertifika alınıyor. 7 den 7’e herkes katılabilir.
* Püf noktası nedir bu eğitimin? Ne öğretiyorsunuz?
- Bir anne ile çocuk gelmişti. Çocuğun eğitimi bitti, sonra annesi uğradı... “Ben de eğitim almak istiyorum ama oğlumun haberi olmasın” dedi. Eğitim aldı, sertifika verdik. Annenin kulağı oğlundan daha iyi! Yani bu işin yaşla hiçbir ilgisi yok, tamamen içten gelmesi lazım. Herkes DJ olabilir ama herkes yetenekli olamaz. DJ’lik çok güzel bir meslek aslında... Arkada orkestra yok, tek başınasınız ve yüzlerce insanı dans ettiriyorsunuz! Hatta bir stada 50-60 bin kişi dolduran DJ’ler var. Bunu yapabilen çok az pop star kaldı.
* Sence dünyanın ilk üç DJ’yi?
- David Guetta, Calvin Harris ve Armin van Buuren. Bunların herhangi bir şarkısını çaldığında reaksiyon çok yüksek oluyor.
DÜNYA SIRALAMASI İÇİN TIRMALAYACAĞIM
* Bu arada sen neden bir anda Amstardam’a taşındın? Bir şeyden mi kaçtın, başka bir şeyin peşine mi düştün?
- 7 yıl önce zaten yurt dışına taşınmıştım. Bir gün ev arkadaşıma “Ben Türkiye’ye döneceğim ve orada kariyerimi yapacağım” dedim. O İngiltere’de kaldı, dünya sıralamasında ilk 100’de şimdi... Adı Erol Alkan. Ben de Türkiye’de ödülleri topladım, başarılı işler yaptım ama şimdi sıra yurt dışında. Dört ay önce orada ev kurdum. Şimdi gidip geliyorum, sonrasında tamamen yerleşeceğim.
* Hedefin ne peki? Ne yaparsan tamam diyeceksin?
- Dünya sıralaması için tırmalayacağım. En küçük partisinde 2 bin 500 kişi olan konseptler bunlar. Geçenlerde Hollanda’da 7 DJ çaldık, ki ben 02.00-03.00 arası çaldım, yani en iyi saatte... Türkiye’den Burak Yeter diye lanse edildim. İnsanlar şaşırdı Türkiye’den kim geldi de en iyi saatte çalıyor diye. Sonrasında çok teklif geldi.
* Hiç Türkçe çaldın mı?
- Hayır, hiç Türkçe yok.
* Peki Türkçe müziği yurt dışına açmayı düşünmüyor musun?
- Tarkan, Ajda Pekkan ya da Murat Boz gibi bir isimle İngilizce bir parça yapıp sunmayı düşünüyorum. Tarkan bir dönem İngilizce albüm yaptı, Murat Boz İngilizce söyleyebilir, Ajda Pekkan İngilizce dışında Fransızca da çok güzel söylüyor. Bunları dünya platformuna taşımak istiyorum.
* Ajda Pekkan ile birlikte vinçte uçtuğunuz Kuruçeşme konseri çok konuşuldu.
- Ajda Hanım’ın ilk konserindeki konseptin geliştirilmiş haliydi o... Çok da pozitif eleştiriler aldık.
DUVARLARA ÇALDIĞIM BOMBOŞ PARTİLER DE OLDU
* Şapkasız bir Burak Yeter düşünemiyorum ben. Neden şapka?
- Çok seviyorum. Biraz da saygıdan ötürü... Atatürk’ü çok seviyorum ve bu şapka da Atatürk inkılaplarına bir saygı. Benim dedem subay emeklisi, asker ailesiyiz. Babam ve dedem evde takım elbise, kravatla dolaşırdı. Ben buna bir de şapka ekledim. Ailem başta olmak üzere herkes çok beğendi, tam bir beyefendi oldun dediler. Ufak yaşlardan gelen bir alışkanlık.
* Sahneyi yarıda bıraktığın oldu mu?
- İki elim kanda da olsa yine sahneyi bitiririm. Geçmişte çok az insanın geldiği, duvarlara çaldığım partiler de oldu. Ama ben işimi seviyorum ve saygı duyuyorum. Her koşulda en iyi şekilde yapar, bitiririm sahnemi.
TOPLESS KADIN DJ MODASI İYİ DJ’LERİ İŞTEN SOĞUTTU
* DJ’lik neden erkeklerin tekelinde? Mühendislik ve inşaat fakültelerinde de erkek ağırlıklıdır. Bu da biraz mühendislik işi diye mi?
- İyi kadın DJ’ler de var aslında. Berna Öztürk ve DJ Beyza’yı hep ayrı yere koyarım mesela. Ama topless DJ’ler çıktı, mankenler DJ olmaya başladı, iyi kadın DJ’ler de bu işten soğudu.
* DJ hayatı nasıl bir şey?
- Uykusuz kalıyorsun ve sürekli yollardasın. Ben stüdyomu otomobile, uçağa, otel odasına taşıdım. David Guetta, son üç albümünü kendi uçağında yaptı mesela. İş mobilleşti. Tekniğiniz varsa iyi bir mikrofonla ve sessiz bir odada dünyanın en iyi müziklerini yapabilirsiniz.
* Her gece başka bir yerde çalıyorsun. Her limanda bir sevgili midir DJ hayatı?
- Her limanda bir sevgili değil ama her limanda bir müzik.
* Özel hayatın nerede?
- Kaybolup gidiyor özel hayat işte. Annem çok baskı kuruyor artık “oğlum evlen” diye ama pek mümkün görünmüyor. Çok anlayışlı bir kadın olursa belki...
SON BEŞ DAKİKA RAHATSIZLIĞIMI YENEMİYORUM
* Müzik dışında ne yapıyor Burak Yeter?
- Bazen telefonlarımı kapatıp geziyorum. Almanya, İngiltere, İtalya, Amerika, alıp başımı gidiyorum.
* En mutlu anın?
- Sahnedeki ikinci şarkım. Sahneye çıkmadan önce çok heyecanlanıyorum. Hatta 3-4 yıl önce doktora gittim, panik atağım olduğu ortaya çıktı. Son 5 dakika rahatsızlığı diye bir şey... Bir an önce o play tuşuna elim gitsin diye sabırsızlanıyorum. Kalbim deli gibi çarpıyor. İkinci şarkıda bir şey kalmıyor ama. 10 kişiye de müzik yapsam, 10 bin kişiye de, aynı...
* Doktor ne dedi?
- Anlam veremedi.
* Önerdiği çözüm?
- Kendinle dalga geç dedi.
* Sen ne yaptın?
- Takmamaya çalışıyorum. Hatta şu n seninle konuşurken bile heyecanlandım.
* Konuyu değiştiriyorum o zaman. Geriye dönüp baktığında “yapmasam iyi olurdu” dediğin bir pişmanlığın var mı?
- Yaptığım her şey bana yol gösterdi. Doğru ve güzel işler yaptığımı düşünüyorum.
KOLTUKLARIN ÜZERİNDE DELİ GİBİ DANS EDİYORUM
* Burak Yeter nasıl eğlenir?
- İtiraf ediyorum; stüdyoda yalnız kaldığım zaman saat 6-7 gibi son ses açıyorum müziği ve koltukların üzerine çıkıp deli gibi dans ediyorum. Yeni bir şey yaptığımda da insanların reaksiyonlarını ölçüyorum.
* Nasıl?
- Çağırıp dinletiyorum. El hareketlerine, bacaklarına, reaksiyonlarına bakıyorum. Reaksiyon alamadığım yerleri geri dönüp değiştiriyorum. Yaptım bitti diyen bir aranjör değilim, insanların ne istediğini önemsiyorum.
* Kıskandığın biri var mı meslektaşlarından?
- Öyle bir kıskançlığım yok. Bir arkadaşım iyi bir iş yaptığında desteklerim.
FASIL ŞARKILARINI KULÜPLERE TAŞIDIM
* Burak Yeter, eski şarkıları günümüze kazandıran isim olarak da bir marka ayrıca. O, müthiş bir projeydi.
- Öyle bir durumum var ve çok başarılı şeyler yaptığımızı düşünüyorum. Fasıl şarkılarını kulüplere taşıdık. 7’den 70’e herkes dans ediyordu. Sonra da Ajda Pekkan’la devam ettim.
* Kral TV Müzik Ödülleri’nde En İyi Remix kategorisi de seninle açıldı. Böyle bir ödül yoktu daha önceden. DJ’lerin farklı konuma gelmesinde rolün büyük. Bu kategori nasıl doğdu?
- Ajda Hanım, Kral TV ve Gezegen Mehmet üçgeni diyorum. İyi ki varlar. “Oyalama Beni” çok başka bir şarkı. Gecede 70 şarkı çalıyorsam, “Oyalama Beni”de zirve yapıyoruz. Çocuklarımızın bile dinleyebileceği efsane bir remix oldu. Bu yıl Türkiye Müzik Ödülleri’nde Bengü’nün “Haberin Olsun” adlı parçası ile yeniden adayız. Ödüller bu işin en güzel meyveleri.
Prof. Dr. Özkan Pektaş (Psikiyatr): Narsizmini besliyor
Burak Yeter de her başarılı insan gibi idealist. Hep narsisizmini besleyecek tercihler yapmış. Geri planda olup ön plana çıkamamak gibi bir kaygı yaşamamış ki bunun en büyük sebebi de özgüveninin yüksek oluşu... İnşaat mühendisliği okumasına rağmen alkış toplayacağı, hayranlık görecei işlere yönelmiş. DJ’lik okulu da buna bir örnek... Eğitimcilik, insanlara bir şeyler öğretmek de kişinin egosunu besleyen bir durumdur. Çocukluk çağındaki hayat düzenini gezginliğiyle devam ettiriyor; kendini bir yere tam olarak ait hissetmeme durumu var.