Güncelleme Tarihi:
İyi eğitimli, okumuş, ekonomik düzeyi yüksek kadın ve erkekler. Doyasıya flört ettikten sonra geç yaşlarda evlenmeye karar veriyorlar. Örnek aile olmayı başaran çift, doğacak çocuklarını da mükemmel yetiştirmek istiyor. Ancak bir kez çocuk olunca aynı tuzağa düşülüyor. Kendine güveni yerinde, dışa dönük, başarıya şartlanmış, egosu güçlü bir çocuk yetiştirmeye çalışırlarken bir süre sonra dizginler çocuğun eline geçiyor. Akşam pişirilecek yemekten, hafta sonu programına, televizyonda seyredilecek kanaldan, misafirliklere kadar artık herşey çocuğun isteğine göre ayarlanıyor. Evde alışılmışın aksine babanın değil ufaklığın borusu ötüyor, ailenin reisi çocuk oluyor. Psikologlar, çocuk merkezli yaşamı, her evde farklı derecelerde görülen bir vaka olarak tanımlıyor. Ancak onların da kabul ettiği bir gerçek var ki, dünya çocukerkil bir topluma doğru gidiyor.
Süreyya Şahinoğlu: (Biyokimya uzmanı)
Üç yıl gece çıkmadık
Elif doğmadan hayatımız değişti. Henüz öğrenciyken hamile kaldım. Babam gibi genel cerrah olmak isterken, doğacak çocuğuma daha fazla vakit ayırabilmek için ihtisasımın yönünü değiştirdim. İlk altı ay ücretsiz izin aldım. Anneanne ve babaanneler başka şehirlerde yaşadığı için imdat borusunu çekince yardıma koşan bir yakınımız yoktu. Bakıcı üstüne bakıcı değiştirdik. Kızım Elif bugün 9 yaşında. İçimize sinmediği geceleri bakıcıyla yalnız bırakmadık. Üç yıl ne sinemaya, ne de bir bara gittik. Arada bir hastanede nöbetlerim vardı, çocuğum beni görmemezlik etmesin diye eşim onu yanıma getirirdi. Elif'in okulu için 15 yıl yaşadığımız Erenköy'ü bırakıp karşı tarafa taşındık. O istiyor diye tatilimizi çocukla gidilebilecek bir yere göre ayarladık. Evde Elif ne isterse o yemek pişiyor. Televizyonda Elif yatana kadar onun istediği kanalları seyrediyoruz. Ancak saat 21.30'dan sonra kumanda bizim. Kendimize ayırabileceğimiz zamanı Elif'le geçirmeyi tercih ediyoruz. Ve bundan kesinlikle pişmanlık duymuyoruz.
Zeki Şahinoğlu (Jinekolog):
Kongrelere nöbetleşe gidiyoruz
Kızımız doğunca hayatımızı ona göre ayarlamada bir sakınca görmedik. Eskiden tıp kongrelerine eşimle birlikte giderdik. Şimdi nöbetleşe gidiyoruz. Birimiz mutlaka Elif'le birlikte kalıyor. Okula başladıktan sonra da okul merkezli yaşamaya başlıyorsunuz. Ailecek beraber olmayı, üç kişi beraber olmayı özlediğimiz için bütün programlarımızı Elif'le birlikte yapıyoruz.
Ayşegül Yılmaz( Bankacı)
Sosyal hayatımız bitti
Ayşegül ve Yavuz Yılmaz evlendikten 12 yıl sonra çocuk sahibi oldular. Ayşegül doğurduğunda 37 yaşındaydı. Selin bugün 2 yaşında. Bir yaşına kadar eline attığı tüm oyuncaklar kaynatıldı. Kendi yatağının dışında hiçbir yere kendine ait örtüsü olmadan temas ettirilmedi. Çiftin sosyal hayatları tamamen bitti. Büyük bir bunalım yaşadılar ve ilk kez hayatlarında kavga ettiler: ‘‘Geçtiğimiz dönemdeki çocuk merkezli hayatımız biraz olsun hafifledi. Yine de herşeyi ona Haftasonu tatilimiz çocuğa yönelik, akşamlarımızı ondan ayrı geçirmiyoruz. Gece onunla daha çok ilgilenmek için yatılı kadın tutma fikirini kabul edemiyorum. Oysa işim ağır. Bankacıyım, hesap işleri konsantrasyon istiyor. Yine de geceleri çocuğum için uyanmayı angarya olarak görmüyorum. Ancak çok yoruluyorum. Eski yaşantımızı özlüyoruz ama bundan sonra Selin'siz bir hayat yaşayamayacağımız için arada nadiren de olsa kızımızı bakıcıya bırakarak yine eskisi gibi dışarıya açılmaya gayret gösteriyoruz’’
Uzmanlar ne diyor
Çocuğa yetki sunuluyor
Belli bir yaştan sonra çocuk sahibi olanlarda yüksek bir beklenti gelişebiliyor. Ve sağlıklı anne-baba-çocuk ilişkisini göremeyebiliyoruz. Kontrolsuz bir biçimde yetki çocuğa sunuluyor. O hep manolyaların arasında büyüdüğü için arkadaşlarından da aynı ilgiyi bekliyor. Anne baba çocuğun üzerinde otorite uygulamanın sakıncalı olduğuna inanıyor. Çocuğun dilediği gibi davranmasına izin verirken, aileyi çocuk yönetiyor. Genelde üst gelir düzeyindeki ailelerde görülüyor. Doyumsuz çocuklar yetişiyor. Dizginler çocuğun elinde. Bir fanusun içinde yapay koşullar oluşturarak büyüttüğünüz çocuğunuz büyüyüp dış dünyayla karşılaştığında hayal kırıklığına uğruyor. Sosyalleşemiyor bir türlü. Gerçekçi bir ortamda yetiştirilmediği için arkadaş grubuna, okul ortamına adaptasyonu çok güç veya mümkün değil. Bir bütün sene okulun karşısındaki kahvede çocuğunu bekleyen anneler tanıyorum. Çocuk okul fobileri yaşamaya başlıyor. Kusma, mide bulantısı gibi tepkiler gösteriyor. Evde anneannnesiyle oyun oynamayı yeğliyor.
Çocuk istiyor diye ayrı yatakta yatıyorlar
Çocuğunuzun her isteğini kendi haklarınızı kısıtlayarak yerine getirirseniz, şu veya bu şekilde birgün çocuğunuza bunu yansıtır, emeğinizin karşılığını istersinz. Klasik laf: Senin için saçımı süpürge ettim! Çocukerkil aile, bugün ataerkil ailenin yerine geçmiş bulunuyor. Evin içinde verilen bütün önemli kararlar çocuğa göre planlanıyor. Çocuk gece evde bakıcısıyla kalmak istemiyorsa, anne-baba dışarı çıkmıyor. Anne-baba çocuğun televizyon, bilgisayar saatlerini ayarlayamıyor, çocuğun istediği programlar seyrediliyor. Hem maddi, hem manevi ne kadar güçlü olursanız olun, çocuğunuza yetemiyorsunuz.
Türkiye'de çocukları istediği için ayrı ayrı yatan anne babaların sayısının ne kadar arttığını biliyor musunuz? Çocuk anneyle yatmak istiyor, baba başka bir odada kalıyor. Özellikle 17 Ağustos depreminden sonra bu oran çok arttı. Çocukerkil yaşam evin bütün düzenini altüst ediyor.
Halbuki çocuk ‘‘Hayır’’ın anlamını öğrenmeli. Ailede kural öğrenmeyen çocuk anaokuluna gelince bocalıyor. Çünkü karşısına kurallar çıkıyor. Çocuk için bunu kabullenmek çok zor. Çünkü istediğinin olmasına alışmış. Bu sefer daha çok kırılıyor, inciniyor.
Anne babalar kural koyun
Sınır çizilmeli, çocuk neyi nereye kadar yapacağını, özgürlüğünün nereye kadar kullanabileceğini bilmeli
Çocuğun kuralları öğrenmeye başladığı 3-6 yaş arasında kurallar konmaya başlanmalı. Gerekiyorsa anne-baba oturup bir anayasa hazırlamalı.
Kurallara uymadığı zaman ceza, kurallara uyduğu zaman ödül verin. Asla rüşvet vermeyin.
Anne ve babanın kuralları aynı olacak. Evde tek ses çıkacak.
Çocuğunuza arkadaş değil, anne-baba olmak zorundasınız
Çocukerkil bir aile misiniz?
Eğer bu soruların çoğuna evet diyorsanız evin
hakiminin kim olduğunu yeniden düşünmelisiniz.
Hangi kanalın izleneceğine çocuğunuz mu karar veriyor?
Çocuğunuz oyun, ders, dinlenme zamanlarını kendisi mi ayarlıyor?
Gideceğiniz yerleri çocuğunuz istediğinde erteliyor ya da iptal ediyor musunuz?
İstediği oyuncak ya da diğer şeyleri her zaman alıyor musunuz?
Çocuğunuzun sizi dinlemediğinden sık sık yakınır oldunuz mu?
Koyduğunuz kuralların uygulanmadığını düşünüyor musunuz?
Verdiğiniz cezaları uygulayamaz mı oldunuz?
(Hazırlayan:
Doç Dr. Bengi Semerci)